ilişkilerimiz de çok yoğun değildi. Bu da normal; önemli olan, farklılıkları düşmanlık haline getirmemektir.
Çeşitli törenlerde karşılaştığımızda o nezaketini, ben saygımı hiç elden bırakmadık.
Kendisiyle son temasım dolaylı oldu.
Güneydoğu’da kız çocuklarının okuması için kız okulları açmak gerektiğini savunan bir yazı yazacaktım; “ilericilik” adına buna karşı çıkanları eleştirecektim.
Türkan Hanım’ın da bu konuda fikirlerinin olduğunu biliyordum. Telefonla konuşmaya sağlığı el vermiyordu. Değerli Tijen Mergen’den rica ettim. Türkan Hanım’la görüşen Tijen Mergen, onun şu sözlerini aktardı:
- Taha Bey yatılı kız okulları açılmasını bizim desteklediğimizi yazabilir. Bu sosyal bir ihtiyaçtır. Eskiden beri bu fikirdeyiz.
Madem ihtiyaç; okullaşmayı hızlandırmak için yatısız kız okulları niye açılmasın? İstatiksel olarak
kız öğrenci ortalamasının dikkat
çekici derecede düşük olduğu yerlerde kız okulları açmanın doğru olacağını düşünüyorum.
Kızların eğitimi
Birçok kimse gibi benim için de
Türkan Saylan’ın en saygıdeğer tarafı, kız çocuklarının eğitimi konusundaki büyük enerjisi ve başarısıdır.
Bu konuda “ayrımcı” bulduğum fikirlerini onaylamıyorum, fakat bugün
eleştiri günü değil.
Sadece şunu belirtebilirim: “Sorunlu” sayılan toplumsal kesimleri dışlamanın değil, sisteme çekmenin daha doğru olacağına inanıyorum.
Her neyse... Türkan Hanım’ın öğrenci seçimindeki tutumu ne olursa olsun, şu anda
ÇYDD 5500 öğrenciye burs vermektedir.
Binlerce
kız çocuğu onun sayesinde “kocaya satılmak”tan, “töre” mağduru olmaktan kurtulmuşlar, kendi ayaklarının üzerinde yükselecekleri bir geleceğe yönelmişlerdir. Bu başlı başına büyük bir
hizmettir.
Daha önemlisi, Saylan’ın bu başarısının Kemalist kesim icin “
sivil” bir örnek oluşturmasıdır.
Sivil örnek
Kemalizmin tarihinde önemli olan her şey devlet eliyle yapılmıştır;
köylü toplumunda anlaşılabilir bir şeydir bu... Fakat, ‘sakıncalı’ sayılan ne varsa devlet tarafından yasaklanması, ‘iyi’ sayılan ne varsa devlet tarafından yapılması ve yaptırılması düşüncesi kökleşmiştir.
Bu düşünce “
genç subaylar, zinde kuvvetler” retoriğine kadar uzanır.
Türkan Saylan, ÇYDD ile
Türkiye’ye ve bilhassa bu kesime bir “sivil inisiyatif” örneği oluşturdu.
Kızların eğitimi alanında sivil inisiyatif örneği ortaya koyan Türkan Saylan’la, darbeye karşı çıkacağı için belli bir kesim tarafından mitingde konuşturulmayan Türkan Saylan iki ayrı kişilik değil, aynı kişiliktir.
YÖK üyesiyken de kendi dünya görüşü yönünde çalıştı ama “tepeden
inme” gözüken telkin ve tekliflere karşı çıktı. Bunu en iyi YÖK’te beraber çalıştığı Burhan Şenatalar ve Aysel Çelikel bilir.
ÇYDD’nin “Cenazesinin siyasi boyutu olmayacak” şeklindeki açıklaması da onun ‘sivil’ tavrının bir devamıdır.
Birçok konuda farklı düşündüğüm Türkan Saylan’ın, günümüzde Atatürkçülüğü bir devlet eylemi değil, sivil bir toplumsal hizmet anlayışı halinde örneklendirmesi fevkalade önemli bir dönüm noktasını ifade ediyor.
Saygı ve rahmetle anıyorum.