Çünkü, çok değerli bir jeoloji bilgini olan Prof.
Şengör, felsefi ve siyasi fikirleriyle çok radikal bir 'taraf'tır!
Prof. Şengör'ün ÜAK üyelerine gönderdiği mektubu, önceki gün görüştüğüm iki rektörden öğrenmiştim. Dün
İsmet Berkan "Vahim Bir Mektup" başlığıyla bu mektubu
Radikal'de yayımladı. Gerçekten "vahim!" bir
mektup.
Önce şunu belirteyim: Prof. Şengör benim iyi bir dostumdur! Tanrı, din, metafizik,
tercih özgürlüğü gibi konuları aramızda tartışırız ama anlaşamayız.
Ben kendi
yetki alanımda Sayın Şengör'e hiç
yasak uygulamadım. "
Bilim ve Yanılgı" adlı kitabımda kendisinden geniş alıntılar yaptım; CNN TÜRK'te kendisiyle deprem jeolojisi, küresel
ısınma gibi konularda programlar da yaptım.
Öbür yanda, biliyorum ki, Şengör'e "
Taha Akyol gibi biriyle nasıl dost olursun, nasıl onun programlarına çıkarsın?!" diyen bağnaz-pozitivist bir 'cemaat' var. Başörtülü kızların üniversitede okumasına karşı 'pozitivizm cihadı'nı açan cemaat... Şengör'ün mektubu bu cemaatin 'aforoz', yani dışlama bildirisi gibidir.
Bilimi öğretmek?
Sayın Şengör özetle, "
Üniversitelerde de yasaklar olur... mesela kimse dünyanın düz olduğunu öğretemez" diyor.
Tamam ama bu kızlar üniversitede sizin öğrenciniz olduğunda siz onlara dünyanın düz olduğunu, Aristo fiziğini mi öğreteceksiniz?!
Bırakın onlar da herkesin öğrendiği bilimsel bilgileri öğrensin!
Sayın Şengör, "üniversitede bilim öğretme" görevi ile "öğrenme" hakkını karıştırıyor! "Bilimi öğretme" adına "öğrenme yasağı"nı savunuyor!
Sayın Şengör'ün felsefi itikadı onu totaliter bir bakışa yöneltiyor; kafasındaki "bilim" anlayışı totaliter olduğu için, her alanı kapsıyor, öğrenim hakkı, hukuk,
demokrasi gibi kavramların üzerinden silindir gibi geçiyor. "Hukuk rölatiftir" diyerek hukuku bir kenara itebiliyor.
Aynı anlayışı savunmak için Russel'ın şu sözlerini aktarıyor:
"Bilim dışında insanlığın hiçbir bilgi kaynağı yoktur!"
Burada da Sayın Şengör, "bilim" ile "değer"i karıştırıyor, aynı totaliter bilim anlayışı yüzünden!
Bilim ve değer
Evet, "bilimsel bilgi"nin bilim dışında hiçbir kaynağı yoktur. Fakat bir de insanlığın "değerler" dünyası ve bu "değerler hakkında bilgi" alanımız vardır. Din,
felsefe,
estetik, hatta hukuk ve siyasi doktrinler bu alandır.
Duygularımız, sezgilerimiz vardır. Bilimin
cevap veremediği alanlarda aklımıza takılan sorular vardır. Kaldı ki, rölatiflik ve indeterminizm bilim alanına bile girmiştir. Bilimin belirleyici vasfı olan "
deney, gözlem ve sınama" metotlarını her alanda geçerli kılmaya kalkmak, totaliter bir bilim anlayışıdır.
Bilimin "deney, gözlem ve sınama" metotlarıyla mesela "güzellik, iyilik, dürüstlük, merhamet" gibi değerler oluşturulamaz. Özgürlüklerimiz de "deney, gözlem ve sınama"dan değil, sübjektif dünyalarımızın kaynağı olan bu "değerler" alanındaki tercihlerimizden oluşur.
Biliyorum ki, Şengör'ün mümin Hıristiyan ve mümin
Musevi bilim adamı dostları vardır; Batı üniversitelerinde
ders veriyorlar!
Bırakın ders vermeyi, Şengör, başörtülü kızların bilim öğrenmesine bile karşı çıkıyor!
Sevgili Şengör; size jeoloji ve fizik kitaplarında rastlamadığınız bir 'değer'i hatırlatmak istiyorum: "İnsaf!"
Siyaset biliminde buna "demokrasi" diyorlar.