PAPAZI ÖLDÜRMEK, PAPAZI BULDURMAK

Her ülkenin cinayet tarzı kendine özgü:


Latin ülkelerinde kıskançlık cinayetleri yaygındır, karıya ya da dostuna, ya da ikisine birden bıçağı foş diye saplayıverirsin. İngiltere’de planlı programlı ince işler: Ceset şöminenin yanında, kullanılan zehir striknin ya da siyanür, ortalıkta bir de kuşkulu uşak... Aristokrat cürümü. Amerika’da mafya hesaplaşmalarından sonra “seri katil” modası çıkmıştı, Manson, Bundy falan, bir de beyin tümörü geliştirip çan kulesine çıkmak ve ona buna ateş etmek, sonra da oradan vurularak indirilmek... Gerçi “dizi şeklinde kadın kesmek” konusunda Fransa’da Landru, İngiltere’de Karındeşen Jack ve Christie ustaydılar ya... Almanya’da da Düsseldorf kasabı Peter Kürten vardır meşhur. Bizde “namusçuluk” da siyasi cinayet de yaygındı. Son yıllarda bir de “papaz öldürmek” çıktı. Gene bir katolik rahibi, Peder Franchini bıçaklanmış, gene bir genç yakalanmış. Bu rahip bu sefer ölmemiş. Peder Santoro kurtulamamıştı. Bir de Malatya’da protestan öldürenler var, fakat genellikle bir prototip çizebiliriz: Katiller genç, cahil, kafasız, dengesiz, faşo oğlanlar. Hepsi de köylü, daha doğrusu lumpene dönüşmüş, bozulmuş köylü. Gerekçelerini “misyoner faaliyetlerine karşı çıkmakla” açıklıyorlar. Bu arada Kurtlar Vadisi falan gibi “faşo gıdıklayan lumpen dizilerinden” etkileniyorlar. Ya dini hisleri, ya milli hisleri, ya da ikisi birden galeyana geliveriyor. Ya da öyle sanılıyor... Talat Paşa’nın ünlü deyimiyle, bu tür tetikçiler kenef kâğıtlarıdır, “kullandıktan sonra yallah kubura”... Biryerlerde bir “ağabeyleri” oluyor, ona varılsa da arkada bekleyen “daha büyük ağabeye” ulaşılamıyor, bilgiler ve bulgular karartılıyor, örgüt ya da örgütler ortaya çıkarılamıyor; katiller de yakalansalar bile gizli bir hayranlıkla, kanun karşısında olmasa bile vicdanlarda hoşgörülüyorlar. Öyle ya, Müslüman çocuk gâvuru vurmuş ya da doğramış! Sanki Arslan Yürekli Richard’a karşı çıkan Selahaddin-i Eyyubi! Bazı çevreler, utanmadan, bu papaz cinayetlerinde cinsel boyut da arıyorlar. Açıkça “papaz o biçim galiba, çocuğa sulanmış, yiğit delikanlı da sinirlenmiş” çamurunu atacak yürekleri olmadığından, bunu en azından düşündürtmeye çalışıyorlar. İşin siyasi boyutunu gözlerden kaçırmak için. Gizli bir el, Avrupa kamuoyunda “Türkiye Hıristiyanlar için tekin bir yer değil” kanısını uyandırmaya, daha doğrusu, bu eski saplantıyı canlandırmaya çalışıyor. Böylece, bizi Avrupa Birliği’ne sokmak istemeyenlerin ekmeğine kalınca bir yağ tabakası sürülüyor: Dün, Associated Press ajansı, “Türkiye’nin Hıristiyan vatandaşlarını koruyup koruyamayacağına dair endişelerin artacağından” sözediyordu. Eh, kendi vatandaşını koruyamayan turisti nasıl koruyacak, yarın birliğe girerse bize kimbilir neler yapacak, değil mi? Bu ekmeğe sürülen yağ, bilinçlidir. Mesele öyle köylü çocuğunun aptalca eylemi falan değildir. Gizli el, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesini istemiyor. Fakat Türkiye’de pek az kişide “karşıyız, girmeyelim” büzüğü olduğundan, işte böyle dolambaçlı yollardan çalışıyorlar. Gönül isterdi ki Türk milliyetçileri dürüst davransınlar ve tavırlarını suça yönelmeden ya da kimseyi yöneltmeden koysunlar. Ben yıllardır “hem biz giremeyiz hem onlar almazlar” diyorum, dilimde tüy bitti, birliğin en ateşli taraftarları bile gerçeği daha şimdi şimdi görmeye başladılar... Fakat bir kişi de çıksın da “zaten biz girmek istemiyoruz” desin, dişimi kıracağım yahu! Hayır... Hep “isteriz ama...” dümenleri. Lumpen oğlanlara papaz ya da Ermeni öldürterek varacakları noktanın, “imparatorluğun Hıristiyan azınlıklarını korumak bahanesiyle” altımızı oyan ve işlerimize karışan eski emperyalist geleneği canlandırmak olacağını göremiyorlar. Yarın adamlar “kiliselere gözlemci ve koruma göndermeye” kalkacaklar, bakalım o zaman ne tür bir hır çıkacak? Akıllı olun oğlum, akıllı.
<< Önceki Haber PAPAZI ÖLDÜRMEK, PAPAZI BULDURMAK Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER