"
Plan yapmayın plan!.."
Bu kaygan toprakta plan tutturmak hakikaten zor.
Şu kargaşaya baksanıza:
Daha bir ay önce ilkokul çocuklarına bile elde
bayrak Barzani aleyhine yürüyüş yaptırılıyordu. "Harekâtın
hedefi o olmalı" deniliyordu. Şimdi hükümet, Barzani ile ortak eyleme hazırlanıyor.
Daha bir ay önce bölgede
PKK-ABD ittifakından söz ediliyordu.
Şimdi PKK, ABD'yi de hedef almakla tehdit ediyor.
Daha bir ay önce PKK, Barzani'nin şemsiyesi altındaydı. Şimdilerde Roj TV, 10 yıl önceki Barzani-PKK çatışmasında ölen bir kızı hatırlatan programlar yayımlayıp "O çatışma günlerini biz unutmadık, siz de unutmayın" demeye getiriyor.
* * *
Hesapların en fazla aylık yapılabildiği, planların günbegün değiştiği bir coğrafya burası...
Kürtçe üzerine en ağır yasakları koyan paşaların, daha üzerinden 10 yıl geçmeden "Hata yapmışız" dediği...
Onlar bunu derken Diyarbakır'da askeri birliklerin "Tek bayrak, tek dil" diye geçit yapabildiği...
Başbakan'ın "Parti
kapatmak yanlıştır. Dağa yönlendirirsiniz" demesinden 2 saat sonra
parti kapatma davasının açılabildiği...
Oyun kurması, oyuna getirilmesi kolay, ama oyunu tutturması zor bir coğrafya...
* * *
Şimdi belli ki
Washington merkezli yeni bir
çözüm arayışı var.
Önceki gece NTV'deki Neden programında, konuyu yakından izleyen uzmanlarla bu "plan"ı enine boyuna tartıştık.
Yasemin Çongar, 1999'da Amerika'nın Öcalan'ı
Türkiye'ye teslim ederken 2 koşul öne sürdüğünü anlattı:
"
Adil yargılama ve idam etmeme..."
Çongar'a göre,
Amerikan Dışişleri, o dönem bir koşul daha koymayı düşünmüş, hatta bunu kâğıda da dökmüştü:
"PKK'nın varlık zeminini ortadan kaldıracak, barışçı çözümü kolaylaştıracak, sosyal, iktisadi, siyasi adımların atılması..."
O kâğıt, Amerikan Büyükelçisi'nin de itirazıyla Ankara'ya sunulmamıştı.
Şimdi "mahrem
anlaşma" denilen şey, 99'dan kalan o kâğıt mı acaba?
* * *
Olabilir.
Washington'da bir "iş bölümü" yapılmışa benziyor:
Bir yandan ABD,
Kuzey Irak'ta, dün
Namık Durukan'ın Milliyet'te sıraladığı "PKK'yı tecrit önlemleri" üzerinde çalışıyor.
Öte yandan Türkiye, içeride Anayasa'dan başlayarak meşru
siyaset kanallarını açacak bazı demokratik açılımları,
silah bıraktırmaya dönük adımları gündeme getirmeye hazırlanıyor.
Varsa, böyle bir planın zayıf yanı, tipik Amerikan pragmatizmi kokması...
Mesela 2 taraftaki şiddet yanlılarını hesaba katmaması...
Hem PKK cephesinde, hem Ankara'da artık eski "tek başlılığın" söz konusu olmadığını, her güç odağıyla ayrı ayrı uğraşılması gerektiğini kavramaması...
O yüzden mesela DTP'li bir çözüm arayışı, anında DTP içinden bir sert çıkışa ya da DTP hakkında kapatma davasına toslayabiliyor.
Tabir caizse, sorun, Amerikan hamburgeri gibi altını üstünü çevirmekle şipşak hallolmuyor,
Kayseri mantısı yapar gibi her bir parçayla ayrı ayrı uğraşmayı gerektiriyor.
O yüzden, sorunun tarihi, siyasi, toplumsal ve iktisadi boyutlarını da gözeten,
yerli bir çözüme ihtiyaç var.
60'ların sağcılarının anlayacağı dille söylersek, "Bize plan değil,
pilav lazım."