Seçime giden Türkiye


Kamuoyu günlerdir, televizyonlarda partilerin aday listelerinde yer alan isimlerin tartışılmasından bıkmış olmalı. Seçime giden Türkiye'nin önünde, üzerinde durulması gereken daha ciddi konuların varlığı ortadayken, partiler oluşturdukları listelerle Türkiye'nin içinde bulunduğu toplumsal, ekonomik ve siyasal konjonktürün sorduğu sorulara hangi cevapları verebilecektir, asıl bunu araştırmak gerekir. Eğer siyaset kurumu, partilerle kurduğu ilişki üzerinden bu tür sorulara cevap verecek yeteneklere sahip değilse, o zaman hem partiler sisteminde hem de kaçınılmaz olarak siyaset kurumunun sorun çözme kabiliyetinde bir zaaf ve güç kaybının söz konusu olduğu söylenebilir. Böyle bir durumda hangi partinin listesinden kim aday olursa olsun, ne değişir? Sosyal krizin işaretleri Seçime giden Türkiye'nin nasıl bir konjonktür içinden geçtiğini anlamak için ,öncelikle toplumsal sürece bakmak gerekir. Benim Türkiye'nin toplumsal değişim sürecinden yaratıcı dönüşümlerin ortaya çıkmasına dönük beklentilerimin yüksek olduğunu tahmin edersiniz. Zaman zaman da belirttiğim üzere, Türkiye bu değişim süreciyle birçok sorunun üstesinden gelecek dinamiklere ulaşmıştır. Bunun yanında, her değişimin özellikle köklü, radikal değişimlerin yarattığı imkânların karşısında, ciddi sorunların ortaya çıkmasına da sebep olduğu göz ardı edilemez. Sık sık duyduğumuz şiddet olayları, bunlar içinde kadına ve çocuğa yönelik cinayet ve istismar vakaları, boşanma oranlarının evlenme oranlarının üzerinde seyretmeye başlaması, intihar sayısında Türkiye tarihinde görülmemiş bir noktaya ulaşılmış olması ve benzeri gelişmeleri dikkate aldığımızda, yeni bir toplumsal durumla karşı karşıya bulunulduğu fark edilecektir. Bu toplumsal sorunların, nitelik ve nicelik olarak yarattığı görüntü bir kriz tablosudur. Toplumlar, ekonomik veya teknolojik niceliklerle ilgili sorunlarını, belli rasyonel politikalarla çözme gücüne sahiptirler. Toplumsal hayat içinde, sosyal gelişme sürecinin yarattığı sorunlar, marjinal olmaktan çıkıp yaygınlaşma eğilimi taşıyorlarsa, toplum birçok kurumunda sorun yaşamaya başlar ve rasyonel çözüm üretme gücünü yitirebilir. Günümüz Türkiye'sinde, seçim öncesi parti söylemlerinde böyle temel bir sosyal meselenin farkında olunduğuna dair herhangi bir ipucu bulmak çok kolay değildir ve yaşanılan sosyal bunalıma dair bir projeye sahip olunmamasının Türkiye'ye nasıl ağır bir bedel ödeteceği bile anlaşılmamaktadır. Büyüme yeter mi? Partilerin seçime dönük söylemelerinde ekonominin ağırlıklı bir yer tutması çok rastlanan bir durumdur. Türk ekonomisinin dünyanın 16. büyük ekonomisi haline gelmiş olması, yaşanan küresel krizden sonra %9'a yaklaşan büyüme oranıyla birçok ülkeyi geride bırakması, ülkenin ekonomik potansiyelinin nasıl harekete geçtiğini ortaya koyan göstergelerdir. Bununla beraber Türk ekonomisinde, tasarruf oranlarının hızla aşağıya doğru indiğini, bunun ekonomik büyümeyi sürdürmek için dış kaynak ihtiyacını, bir anlamda dışarının tasarruflarına bağımlılığı zorunlu hale getirdiğini unutmamak gerekir. Takip edilen iktisat politikalarının, ithalata bağlı bir büyümeyi teşvik ettiğini, ihracatta rekor kırmak istenirken, ithalatta nasıl rekora yol açıldığını, 2011'in ilk iki ayında ihracatta yaşanan %22 artışa rağmen neden ithalatın %46'lık artış gerçekleştirdiğine bakmak gerekir. Bu politikaların sürmesi halinde 2010 yılında 71 milyar dolar olan dış ticaret açığının, 2011 yılı sonunda 80 milyar doları bulmasından endişe edilmektedir. Kısaca vurgulamak gerekirse, seçime giden Türkiye'nin ekonomisi ümitlerin yanında endişelerin de bulunduğu, fırsatların yanında sorunların artma ihtimalinin uzak olmadığı, bir ekonomik tablo ortaya koymaktadır. Ayrıca gelir dağılımı, yoksulluk ve işsizlik sorunlarının yarattığı felaketin yansımaları toplumsal krizin içerisinde de görülebilir. Seçime giden partiler hangi büyüme modelleriyle, hangi sosyal politikalarla, kısaca hangi siyaseti üreterek bu sorunlara cevap aradıklarını ortaya koymak durumundadırlar.
<< Önceki Haber Seçime giden Türkiye Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER