2009-2010 sezonunun en etkileyici maçlarından ikisi
Inter’in 9 kişiyle
Sampdoria’ya, 10 kişiyle Barcelona’ya karşı kazandığı soğukkanlı zaferlerdi. Özellikle Şubat’taki Inter-Sampdoria maçında ilk yarıda iki stoperi birden kırmızı
kart görüp 9 kişiyle mücadele etmek zorunda kalan Mourinho’nun
Sneijder-Eto’o-
Milito üçlüsünün hiçbirini çıkarmadan oyuna kora kor devam edebilmesi derslikti. Bir o maçlardaki Inter’e, bir de son iki günkü
Nijerya ve
Almanya’ya bakıyorsunuz, aradaki kadro/hoca tecrübesi farkı açıkça görülüyor. Nijerya 10 kişi kaldığı andan itibaren dünyanın sonu gelmiş gibi maçtan kopuyor, Almanya da şoku atlatana kadar mağlup duruma düşüyor bile...
Tabii son 76 yılın en
genç Almanya Milli Takımı’nın sahada olduğunu düşününce problemdeki Löw payını azaltıyorsunuz. Ama yine de 15 gün önce Bosna’ya 2
penaltı golü atmış, buz gibi soğukkanlı
Schweinsteiger sahadayken; 5 dakika içinde iki gol kaçırmış ve yüzünde “yine olmadı, olmuyor” ifadesi olan
Podolski’ye penaltı attırdığı için Löw’ü de sorgulamadan edemiyorsunuz! (Ayrıca, takımın birinci penaltıcısının sezonun kaybedenlerinden/mutsuz Podolski olması da tartışılabilir)
* * *
Kazanan Sırplar da olağanüstü
futbol oynamadı ama Antiç’in gerek maç önü, gerek maç içi hamlelerinin durgun takımına bir hareket getirdiği açık. Santrforlarının hepsi kötü olunca sayısını bire düşürüp orta sahasını bir artıran Antiç’in bu hamlesi iş gördü; zira üçlü orta saha, kanatlardaki Jovanovic ve Krasic’i özgürleştirdi.
Yine de Sırplar’ın galibiyetinde Antiç’in payının yanına iki çeyrek daha eklemek lazım:
İspanyol Undiano’nun Klose’ye gösterdiği kart, tarihe geçecek düzeyde yumuşaktı. Bir de Mesut’un 55-60 arası attığı iki olağanüstü pası (ve penaltıyı) değerlendiremeyen Podolski’ye de Sırpların teşekkür etmesi gerek.