Ankaragücü ligin şu anda en zayıf
takımı... Geçen
sezon Mesut Bakkal’lı son 11 haftada ligin en çok gol atan ikinci takımı olduktan sonra
Ziya Doğan’ın kasvetli düzenine belli ki alışamamışlar. Kadroları da çok dar, dün kulübede kalan 5 adamın Süper Lig’deki toplam maç sayısı 3 (yazıyla üç)! Stoper/ön libero Rajnoch, Melo’yu takip ettiği için (defakto) santrfor arkası oynuyor; zaten planlarını da sadece rakibi bozma üstüne kurmuşlar... Ama bu planın iş yapması için en az 45 dakika gol yememeniz lazım; 20’de kalenizde iki sayı görünce pek bir çareniz kalmıyor.
Böyle bir rakibe karşı Galatasaray’ı bütün olarak
analiz etmek zor. Yeni bir takım, birlikte oynama alışkanlığını artırdığı bir maç daha yaptı diyebiliriz ancak... Bir de bireysel gelişmelerden söz edebiliriz tabii...
* * *
Sarı-kırmızılılarda son iki haftada en fazla mesafeyi orta sahanın ortasını
Selçuk’la paylaşan Engin kat etti. Engin,
Eskişehir günlerinde Youla’yla
kavga ettiğinde Gineli gezgin onun için çok önemli bir şey söylemişti: “Eğer kendisini bu ekibin üstünde görüyorsa gidip başka takımda oynamalı”... Engin belli ki (en azından şimdilik) kendini bu takımla aynı düzeyde değerlendiriyor. Çok çabalıyor, performansını defans/ofans arasında ikiye bölüyor. Dün ikinci gol öncesinde Özgür Çek’ten kazandığı topla attırdığı gol adeta onun defansif zirvesi (Aslında bu noktada dikkat
çekici bir detay var. Selçuk göbeği Sabri’yle paylaşırken sol iç oynuyordu; Engin gelince sağ içe geçti. Bu rotasyonun her iki eski Trabzonlu’ya yaradığının altını çizmek gerek)...
Eskişehir maçının en fazla gol pozisyonuna giren adamı
Selçuk İnan, ofansif katkısını sürdürdü; (Nuri-
Hamit-Emre-Selçuk
Şahin-Mehmet Topal’ın hiçbirinin yüzde yüz sağlıklı olmaması nedeniyle) orta saha krizi yaşayan Hiddink’in de yüzünü güldürdü.
Dün Hiddink’i sevindiren bir başka adam da Kazım’dı. Riera’yla birlikte
savunmaya en fazla
yardım ettikleri maçı oynadılar. Umarım (Stoke önünde) defansif zirve yapan
Quaresma-Simao gibi Kazım-Riera’nın bu savunma istekleri kalıcı olur.