Geçtiğimiz iki hafta içinde Şampiyonlar Ligi’nde yedinci,
Avrupa Ligi’nde 7 ve 8’inci maç günleri oynandı; sporseverlerin güzel futbola uzun süreli açlığı sona erdi. Özellikle
Arsenal-
Barcelona ve
Inter-
Bayern maçları en güzel finalleri aratmadı; Dzsudzsak ve Lombaerts’in golleri internetten bulup izlenecek kadar akıllıcaydı. Eğer kaçırdıysanız, işte size 7’nci maç gününün önümüzdeki 5-10 yılın futboluna da etki edebilecek 7 güzeli...
7) Balasz Dzsudzsak
Geçtiğimiz
Perşembe günü
akşam 9 sıralarında PSV’liler için işler hiç iyi gitmiyordu:
Avrupa Ligi’ndeki
rakipleri
Lille’le ilk maçta 2-2 berabere kalmışlar ama rövanşta evlerinde 1-0 mağluplardı. İkinci devrede cılız ataklarıyla maçı çevirebilecek gol fırsatını bulamıyorlardı ki, sahneye çok zeki bir adam, Macar sol açık Dzsudzsak çıktı. Sağ çaprazdan kazanılan bir serbest atışta rakip defanstaki karışıklığı gördü, daha
baraj kurulmadan topu sağ
direk dibine gönderdi. O sırada barajla ilgilenen Lille
kalecisi Mouko çaresizdi; aynen
Şubat 2007’de Giggs’in benzer frikiğinde Lille’in o günkü file bekçisi Tony Sylva’nın çaresiz kaldığı gibi...
Bu akıllı serbest vuruşun gol değeri kazanmasında
hakem Iturralde Gonzalez’in de hakkını teslim etmek lazım. Eğer hücumcunun barajla ilgili şikâyeti (ya da özel bir durum) yoksa düdüğü havaya kaldırıp, adım sayıp oyunu neredeyse 1 dakika durdurma cinayetini işlemediği için...
6) Pedro Proença
Avrupa Ligi son 32 turundaki bir başka örnek hakem kararı da Portekizli Proença’dan geldi.
Beşiktaş-Dinamo ilk ayağının 56’ncı dakikasında Yussuf’un ağlara gönderdiği topta Hüsyev tam kale çizgisi üstündeydi. Yani kesinlikle aktif alandaydı/hareketliydi ve bacaklarını açarak topun ağlara gitmesine izin verdi.
Ama değişen ofsayt
kuralı,
oyuncu topa dokunmuyor/aktif alandaki bir savunmacıyı ya da
kaleciyi engellemiyorsa golün nizami olduğunu söylüyordu. Aynen 2
sezon önce F.
Bahçe-Arsenal maçında (topa koşan, sonra ofsaytta olduğunu fark eden) Walcott’un bacaklarının arasından Adebayor’a bıraktığı top gibi...
Galiba biz Türk sporseverlerin (hareketlendi, koştu, aktif alana girdi yanlışlarından kurtulabilmemiz için) bol bol Adebayor’un Fenerbahçe’ye, Yussuf’un da Beşiktaş’a attığı golleri izlememiz gerek.
5) Thomas Kraft-Julio Cesar
Ş.Ligi son 16 turu ilk ayağında Bayern’in Inter’i 1-0 yendiği muhteşem maçın kahramanı iki kaleci oldu. 22 yaşındaki Bayern kalecisi Kraft, üç olağanüstü kurtarışla galibiyeti takımına getirirken; dünyanın belki de 1 numaralı eldiveni Julio Cesar yaptığı büyük hatayla Gomez’e bir gol
hediye etti.
Maç sonrası Inter koçu Leonardo rakip kaleci Kraft’ı överken; yaptığı hata sonrası gözleri dolan Julio Cesar kendini cezalandırıp stattan eve yürüyerek gitti! Sadece bu iki büyük adam için bile bu oyun sevilir sanırım...
4)
Danny Miguel-Danko Lazoviç
Avrupa Ligi 7’nci maç gününde bu oyunu sevmenizi sağlayacak bir başka güzel gol de Zenitli Lombaerts’ten geldi. Young Boys deplasmanında durum 0-0 giderken Zenit, 20’de bir korner kazandı. Portekizli dâhi çocuk Danny köşe gönderine diktiği topa hafifçe dokundu, ama dokunmamış gibi yaparak ceza alanına doğru hareketlendi. Bu arada korner direği dibine gelen arkadaşı Lazoviç (sadece kendisinin anladığı) bu pası alıp oyunu devam ettirdi ve (YB savunmasındaki dengesizlikten faydalanıp) Lombaerts’e golü attırdı.
Bu arada biz geçtiğimiz hafta içini saçma hakem tartışmalarına
kurban ederken Avrupalı sporseverlerin bir diğer gündemi de Roda’nın (7 oyuncusunu ceza alanının dışında bırakarak) harika bir korner organizasyonuyla Groningen’e attığı goldü.
3)
Andre Villas Boas
Avrupa Ligi son 16 turu ikinci maçında Porto, Sevilla’ya 1-0 kaybetti ama bu mağlubiyet, Portekizli
teknik adam Villas Boas açısından tarihiydi. İlk maçı deplasmanda 2-1 kazanan Porto
kupada yoluna emin adımlarla devam ederken, 33 yaşındaki
teknik direktör Villas Boas da Avrupa kupalarındaki ilk yenilgisini aldı.
Hiçbir futbolculuk geçmişi olmayan, Robson’ın yanında çevirmenlikle başladığı kariyerini Porto,
Chelsea ve Inter’de Mourinho’nun yardımcısı olarak sürdüren Villas Boas, kıtanın yeni Mourinho’su olarak görülüyor. Ligde de 21 maçta 59 puanla namağlup lider olan Porto, Kupa 2’nin de büyük favorileri arasında...
2) Wolfgang Stark
Ş.Ligi’nin favorilerinden
Real Madrid’se 22 Şubat’ta Lyon deplasmanındaydı. O maçın bence en dikkat
çekici karesiyse 41’de Carvalho’nun savunmadan topu uzaklaştırmaya çalışırken meşin yuvarlağı tam 2 kez kendi eline vurdurmasıydı! Birinci vuruşunu yaptı, top eline çarpıp tekrar önüne düştü. İkinci defa topu uzaklaştırmayı denedi, bu kez de top öbür kolunda patladı! Pozisyonun enteresan tarafıysa şu: Carvalho’nun her iki elle teması da bilinçsiz olduğu halde hakem Stark, bu pozisyonu
hentbolla cezalandırdı.
Stark, kural kitabına göre haksız. Bana göreyse haklı... Çünkü bence zaten 13’üncü kural, çoktan bir revizyonu hak ediyordu.
Carvalho topa vurmak isterken (bilinçsiz bir şekilde) rakibine
tekme atarsa faul (ve bazen de sarı kartı) hak ediyor. Peki aynı Carvalho topa vurmak isterken bilinçsiz bir şekilde hentbola sebebiyet verirse neden oyun devam ediyor ki? İki öyküde de sebep Carvalho’nun kişisel hatası. Rakibin hiçbir dahli yok. İki öyküde de kontrolsüz hareket var. İki öykünün sonunda da hücum eden taraf zarar görüyor.
Stark o pozisyonda hentbol kararı verirken ne düşündü bilemiyorum, ama bence eğri gemiyle doğru bir sefere çıktı
Alman hakem...
1) Jack Wilshere
Bence sadece 7’nci maç gününün değil, sezonun belki de en güzel adamı Jack Wilshere... Arsenal’in 18’lik orta saha oyuncusu, Barcelona’ya karşı kazandıkları zaferin başrolündeydi. Orta sahayı adeta tek başına
Xavi-Iniesta’dan kaptı, takımına verdi. İkinci golü hazırlayıp galibiyeti de getirdi.
Şimdi Xavi 31 yaşına geldiği için, Barça onun alternatifi olarak
Fabregas’ı istiyor. Arsenal de Fabregas’ın alternatifi olarak Wilshere’i görüyor. Emirates’teki süper maçtan sonra da Küçük Xavi (Wilshere), Ortanca Xavi’den (Fabregas’tan), kendisi için Büyük Xavi’nin formasını almasını istemiş. Fabregas, Xavi’nin formasını Wilshere’e vermiş; o da babasını yanına alıp Xavi’nin formasıyla fotoğraf çektirmiş...
Benim tahminimse şu: Çok yakında Büyük Xavi, ortanca Xavi’yi (Fabregas’ı) Küçük Xavi’ye (Wilshere’e) yollayıp onun formasını isteyecek. Çünkü bu Wilshere’in forması gerçekten yaşından çok ama çok büyük...