Provokatör


Ertuğrul Özkök, Başbakan'ın yeni Radikal'le ilgili sözlerini okuyup şöyle yorumlamış: - Erdoğan, Hürriyet için "Toplumu damardan yakalayan gazete" diyor. Hadi buyrun... Son günlerde Hürriyet'i "Babıâli filosunun" başından indirmek için bütün hasetliklerini ortaya koyan arkadaşlar için ne büyük hüsran. İster misiniz yarından itibaren Başbakan'a da takmaya başlasınlar. "Zamanı okuyamadı" desinler, "Değişime ayak uyduramadı" diye uydursunlar. Ya da "Çevresi iyi ama kendi kötü" türünden tuhaflıklara başlasınlar. Öyle ifrit olmuş haldeler ki, vallahi yaparlar... Bu cümleleri okuyunca, ister istemez, "Başbakan gerçekten böyle mi dedi?" diye düşünüyorsunuz. Başbakan'ın sözleri aynen şöyle: - Radikal yeni haliyle çok değişik olmuş. Hayırlı, uğurlu olsun. Türk basınına birçok açıdan fark getiriyor. Tabii önemli olan yapılan işin bir fark getirmesi. Doğan Grubu içinde birden çok yayın var. Mesela Hürriyet bir 'damar yakalamış.' Müslüm Baba diyor ya, bir damar yakalamak diye... Tabii kendi içinde değişik görüşte yazarlar var ama bir de manşete ne yazdığı var. Siz de herhalde bir damar yakalayacaksınız. Allah aşkına, yukarıdaki paragraftan Hürriyet için "toplumu damardan yakalayan gazete" yorumu mu çıkıyor? Hatırlayalım, Ertuğrul Özkök geçenlerde Alman Bild gazetesinde yazmaya başladı. İlk yazısında öyle bir cümlesi vardı ki, "yandaş medyayı" kışkırtması akla onu getirdi: - Risk almayı seviyorum. Mayınlı alanlara gireceğim. Bazen Almanlar'ı kızdıracağım, bazen de Türkler'i. Bazen Müslümanlar beni sevecek, bazen de Hıristiyanlar. Fakat bazen de iki kesimin de tepkisini çekeceğim. Çünkü iyi provoke ederim. Bir TV kanalı? Eski bir alışkanlık fakat maalesef sürüyor. Biri, bir kanala konuşuyor. Haber değeri var. Alıp kullanacaksın. Ama bunu yaparken, kişinin hangi kanala konuştuğunu gizliyorsun. Niye? O kanalın adını vermeyi hazmedemediğin için... Madem bu kadar hazımsızsın, o zaman o haberi de kullanmayacaksın. Habercilikte "5N-1K" kuralı vardır. İçinde şu soruların cevabı olmayan haber, eksiktir: "Ne, nerede, ne zaman, nasıl, neden ve kim?" Şimdi... Israrla, "Nerede" sorusuna cevap vermiyorsun, "Bir TV kanalı" deyip geçiştiriyorsun. Bunu herkes yapsın ama adı "5N-1K" olan bir program yapınca, daha bir ayıp oluyor. Parantez 10 yıl sonra yenilenmiş imajıyla arz-ı endam eden Ayşegül Aldinç'in gerçekte kaç yaşında olduğu tartışma konusu oldu. 48 mi, 51 mi? Bu vesileyle, Türk matbuatında eksik ve kasıtlı olarak belli bir haber türü için uygulanan "parantez içi yaş" meselesini hatırlatmak gerekiyor. Dünya basını ve özellikle global magazin medyası, haberde geçen kişilerin yaşını parantez içinde mutlaka belirtir. Bu en bilinen Hollywood starları için de böyledir, yaşı ile sorunu olan hanımlar için de... Bizde böyle değildir. Dünya basınından çevrilip sayfalara konulan haberlerde, "yaş parantezini" mutlaka görürsünüz. Haberin orijinali öyledir, çünkü... Fakat yerli haberlerde hiçbir ünlünün yaşı yazılmaz, yazmaya kalksanız hadise çıkar. Düşünebiliyor musunuz; Kadir İnanır (61), Ajda Pekkan (64), Gönül Yazar (78), Seda Sayan (51) diye yazıldığını... Daha o sabah magazin müdürünün telefonu çalar ve karşıdaki ses, "Sen benden ne istiyorsun, bir garazın mı var" diye sorar. Gazeteler üçüncü sayfa haberlerinde gösterdikleri "yaş" titizliğini, ikinci sayfada da göstermeli... Okuyucunun bilmeye hakkı var.

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER