Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde özellikle Kürt kökenli seçmenin iradesini ipotek altına almaya çalışan BDP'nin referandum sandığını boykot kararının arkasında tek hesap yok. Birden fazla hesap var ve bunların hiçbirinin kuyruğu birbirine değmiyor. Onun için... Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in, "Boykot yüzde 60 olur. Yüzde 51'in altına düşerse BDP ve benim meşruiyetim tartışılır. Gereğini yaparım" sözü boşuna değil. SONAR'ın son anketi dün sabah saatlerinde elimize ulaştı. Anketin analizi dikkat çekici... Diyor ki: - Evet oranının yüksek çıkmasında en etkili bölge Güneydoğu ve Doğu Anadolu. BDP'nin boykot çağrısı Kürt seçmenlerin dörtte biri üzerinde etkili oldu. Bölgedeki diğer Kürt seçmenlerin dörtte üçü, yani büyük çoğunluğu AK Parti'nin etkisi ile "evet" oyu kullanacak. Bu tespit, BDP'nin Kürt seçmenleri temsil ettiği iddiası ile tezat. Analizi öne çektik. Oranları da verelim: Evet 44.18 Hayır 44.41 Boykot 4.12 Kararsız 7.28 SONAR diyor ki, "Hayır oylarının önde çıkmasında kadınlar etken olacak." ** Boykot oranı önemli. Kürt seçmenlerin yüzde kaçının sandığa gitmeyeceği hayli belirleyici. Emin olun, seçim gecesi en az "Evet" ve "Hayır" oyları kadar, "Boykot" oylarına da bakılacak. Net bir hesabı olmasa da toplam oylar arasından ayıklanmaya çalışılacak. "Boykot" oylarının anketteki gibi "dörtte bir"de kalması Osman Baydemir'i bitirir mi? Bitirir. Fakat mesele bu değil. Avrupa Birliği, "Kürt Sorunu"na Türkiye gibi bakmıyor. "Azınlık Hakları"na yaslanan bir tarafı var. İşte Kürtler, makul bir "sandığa gitmeme oranı" yakalarsa Avrupa'da Türkiye'nin başını ağrıtmaya çalışacak. Bunu Hükümet de biliyor.