Futbol olayı başka...
O işi uzmanları yorumluyor,
teknik-taktik vesaire...
Bu son
Almanya-
Türkiye milli maçının, sahadaki
futbolun dışında yüzlerce anlamı vardı...
İnanın bu yaklaşımda mübalağa yok.
Bu yorum, "Bir maç gördüm, bakışım değişti" tahlili de değil.
Zira siz görseniz de görmeseniz de baksanız da bakmasanız da su akıp yatağını buluyor.
İşte maçın ve maç sosyolojisinin nokta nokta analizi:
1. Maç öncesinde milli duygular fena halde öne çıktı. Almanlar ne kadar sakinse, Türkler o kadar heyecanlıydı. Bu,
Berlin caddelerine de taştı. Bayraklar, sloganlar,
araç konvoyları vesaire... Almanlar bır
akın tepki vermeyi, nazire yapmayı... Dönüp bakmadı bile...
2. Türkler ne kadar şamata yaparsa yapsın, Almanlar'ın tavrı şu oldu: Maç sokakta değil sahada kazanılır. Öyle de oldu...
3. Kuşkusuz
Mesut Özil, maçın
kilit adamıydı. Golünü atarak profesyonelliğinin gereğini yaptı. Aşırı bir sevinç gösterisi yapmayarak "milli" hassasiyetini gösterdi. Ama bu tavrı işe yaramadı. Türk taraftarlardan ağır küfürler işitti. Kim ne derse desin; Mesut Özil'in bu maça çıkması ve gol atması, Alman vatandaşlığının manen tescilidir. Uyruğu, tek başına belgeye dayalı olmaktan çıkmıştır.
4. Berlin
Olimpiyat Stadı 76 bin kapasiteli... 40 bini Türk'tü deniyor, doğrudur...
Şeref tribününe göre, sol
kale arkası Türkler'e, sağ kale arkası Almanlar'a ayrılmıştı. Bunun dışındaki tribünler karmaydı. Almanlar ve Türkler karışık oturdular. Türkler akın yapınca Türk bayrakları, Almanlar akın yapınca Alman bayrakları açılıyordu. Hiçbir taşkınlık,
kavga olmadı. Girişte de çıkışta da... Alman taraftarlar aynı soğukkanlılıkla stadı terk ettiler. Bu da enteresandı.
5. Alman taraftarlara ayrılan kale arkası tribünde, maç başlar başlamaz ilginç bir şey oldu. Taraftarlar kendilerine dağıtılan flamaları kaldırarak tribüne boydan
boya "heimspiel" yazdılar... Yazı, birkaç saniye kaldı, sonra flamalar indi. Verilen
mesaj çok netti: Kendi evimizdeyiz (veya iç saha maçı)... "
Almanya Berlin'de deplasmana çıkıyor" yorumlarına daha güzel bir karşılık verilemezdi. Sessiz, vurucu, kısa ve öz...
6. Kimse Mesut Özil'e kızmasın... Almanya'ya ilk gurbetçi kafilesi 1961'de gitmiş. Şöyle böyle 50 yıl oldu... İlk nesil önemli ölçüde devreden çıktı. Bugün ikinci ve üçüncü nesil Türkler yaşıyor. Birkaç yıl içinde dördüncü nesil devreye girecek. Yani artık,
Türkçe bilmeyen,
Türk vatandaşı bile olmayan Türk asıllı Almanlar'a alışmamız gerekiyor. Bu, globalleşmenin, sınırların kalkmasının, yeni dünyanın bir gerçeği... Almanya'da asimile olan Türkler gerçeğini bir kenara yazın, çok konuşacağız...
Tribünler'i en iyi anlatan kare
Almanya-Türkiye maçı... Ağırlıklı olarak Türk taraftarların bulunduğu bir bölümdeyiz... Hemen sol tarafımızda bir çift var.
Erkek Türk, kız Alman... Erkeğin boynunda Türk Milli Takımı'nın kaşkolü, kızda Alman Milli Takımı'nın kaşkolü dikkat çekiyor. Kare güzel, hemen cepten fotoğraflıyoruz... Almanlar gol attıkça kız çok mutlu oluyor ama sevinci ölçülü... Erkeğin keyfi yok, takımı 3-0 yeniliyor. Maçın bitimini beklemeden kız arkadaşına "çıkalım" diyor. Kız anlayışlı, "peki" diyor ve stadı terk ediyorlar.