Eski
Genelkurmay Başkanı
Org. Hilmi Özkök'ün bu konuda peş peşe yaptığı açıklamalar günlüklerde anlatılan “
muhtıra girişimleri”nin varlığını doğruluyor.
Özkök, günlükler hakkında Hurşit
Tolon'un sorguda sarf ettiği, basına yansıyan cümlelerine atıfta bulunuyor:
Tolon “günlüklerin kendisiyle ilgili kısmında yanlışlık olmadığı için tekzip etmediğini” söylemişti.
Hilmi Özkök, buradan hareketle Milliyet'e şöyle diyor:
“Bakıyorum, benimle ilgili bazı bilgiler de doğru. Örneğin,
Şura toplantısında olduğumu yazıyor. Evet, o tarihte Şura toplantısındaydım.
Tarih tutuyor. Bunun gibi bazı tarih ve yer bilgileri de doğru…”
Özkök'ün burada sözünü ettiği “Şura Toplantısı” 3
Aralık 2003 tarihli YAŞ
hazırlık toplantısı…
O toplantıda bazı
kuvvet komutanları “Hükümete muhtıra vermeliyiz” çıkışı yapmışlardı. Şener
Eruygur “Söylenecekler söylendi. Her şey elden gidiyor” diye konuşmuş;
Hurşit Tolon hükümete ağır ifadelerle bindirmişti.
* * *
Özden Örnek Paşa'ya ait olduğu kanıtlanan günlüklerin varlığını kabul etmeyenler veya muhtıra girişimlerini inkar edenler ile
Ergenekon örgütüne toz kondurmayanlar aynı kişiler…
Bu portreler arasında Cumhuriyet'in patronu “Gizli
Washington Portakalı”
İlhan Selçuk'un özel bir yeri var.
Selçuk, arka arkaya yazdığı yazılarla Özkök Paşa'nın son çıkışlarına fena halde bozuk çalıyor.
Özkök'ün
darbe günlükleri için “Ne vardır, ne de yoktur derim” şeklindeki açıklamasının kendi üslubu içinde nazikçe “günlüklerin varlığına işaret ettiği” gerçeğini
İlhan Selçuk'un algılamaması mümkün mü?
Selçuk, işine gelmeyen bu cümleyi “bir varmış bir yokmuş”la eş değer tutarak Özkök'ün “
masal anlattığını” söylemeye çalışıyor; utanmaksızın…
Org. Özkök'ün daha önce “Böyle bir şey yok. Olsa askeri
savcılık müdahale ederdi” dediğini öne sürerek kafa karıştırmaya da yelteniyor, İlhan Selçuk…
Kast ettiği sözler, kısa bir süre önce Fatih Çekirge'nin Özkök'e atfen Hürriyet'te yayınlanan cümleleri…
Özkök, orada gerçekten böyle mi söylemişti?
Dünkü Hürriyet'te Çekirge, Org. Özkök'ün kendisine gönderdiği “Yanlış anlamayı düzeltme” başlıklı bir e-maili yayınladı!
Özkök Paşa, bakın ne diyor: “Ben size anılarda bahsi geçen olayların 'ne olduğunu ne de olmadığını' ifade ettim. Yanlış yorumların önlenmesi için en kısa zamanda gazetenizdeki köşenizde bunu düzeltmenizi istirham ederim.”
Yani? Eski
Genelkurmay Başkanı, “Özkök Paşa, Çekirge'ye günlüklerin olmadığını söyledi” şeklinde yorumlanan ilgili yayının yanlış olduğunu ifade ediyor.
Mesajından anlaşılan o ki: Özkök Çekirge'ye telefonda, günlüklerin anlatıldığı dönemdeki olayların o zaman karşılık bulması halinde onlara askeri mahkemelerin bakması gerektiğini, şimdi ise
sivil savcıların iddialarının adı geçenlerin emeklilik dönemlerini kapsadığını söylemiş…
Kaldı ki, Özkök'ün son açıklamaları günlüklerin varlığını kanıtlamaya yetti.
İlhan Selçuk, gazetesinde Org. Özkök'ün yıpratılması için 2003 baharında “Genç Subaylar Tedirgin”
kampanyasını başlatmamış mıydı? O kampanya, 2003'ün sonbaharında ileri bir safhaya gelen “muhtıra girişimleri”nin öncü atağıydı.
Hilmi Özkök, mütevazılığından dolayı “Değilim” dese de; “akil” kişidir.
Onun “akil kişi” ve de “demokrat bir
paşa” oluşundan ciddi biçimde rahatsızlık duyarak kendisine inceden saldıran İlhan Selçuk ise iyice bunaldığı bir dönemde –
Kasım 2006- “AKP hükümetini düşürmesi için” Başkan Bush'a sütununda “Açık Mektup” yazmıştı.
Selçuk'un “gerektiğinde”
gömlek giyer gibi giydiği “
Amerikan Karşıtı” söylemi “kamuflaj”dır:
Zat-ı şahanelerinin “Gizli Amerikancı” olduğu gerçeğini kralı gelse değiştiremez!
“Ters Köşe Stratejisi”ni bilmeden bu mevzuları anlamak mümkün değildir.
Dört darbenin ardındaki gücün ABD-NATO olduğu “yüzde yüz gerçek” iken, son dönemdeki “başarısız darbe girişimleri” uzaydan gelmiş olmalı!
Darbe operasyonlarını “çaktırmadan” destekleyip, deşifre edildiğinde yok sayanlarla; Ergenekon'a toz kondurmayanlar kimler peki?