Erken kaybettiğimiz usta
gazeteci
Teoman Erel, bir meslek büyüğüm olarak, kulağımda küpe olsun diye, öğütleriyle beni de beslerdi. Bunlardan biri belleğimde asılı kalmış: "Bir şeyi en iyi anlatmanın yolu o şeyi isimlendirmektir; ilk isim koyucu sen olursan, o şey senin tanımladığın gibi tartışılır gider..."
İncelendiğinde görülecektir, pek çok kişi ve kavramla ilgili ilk tanımlamaları yapan kişiydi 'Teleks' adlı sütunun yazarı...
'Beyaz Türk' konusu fena halde gündemimize girdi ya, öğüdü kulaklarımda çınlayıp duruyor. Asilzadesi bulunmayan, burjuva
sınıfı oluşmamış, en zenginlerin iki nesil öncesi ağır-
işçi olan bir
toplumda kimler 'elit' sayılacak? Zencisi pek nadir bir toplum bizimki, kime 'beyaz' denilecek?
Rahmetli
Ufuk Güldemir,
Cumhuriyet'in
Washington temsilcisiyken kaleme aldığı '
Teksas-
Malatya' adlı Turgut Özal'ı anlattığı kitapta, 'beyaz Türk' kavramını Özal'ı bir türlü benimsemeyenlerle alay etmek amacıyla
icat etmişti. O sıralar Özal'ı iyi benimseyenlerden biri, pop sosyologumuz, şimdilerde kendisi gibiler için kullanıyor aynı kavramı...
Teoman Erel ona da aynı aklı vermiş olabilir.
Yalnız bir sorun var: Bütün dünyada bu tür 'elit' tanımlamaları
halktan kopuk grupları küçümsemek ve alay etmek için kullanılır; onları yüceltmek ve övmek için değil... Burnundan kıl aldırmayan, burnu büyük, içinden çıktığı kabuğu beğenmeyen tipler bizde pop sosyologun 'beyaz Türk' diye sunduğu 'elit'
takımıdır sosyoloji literatüründe.
Milovan Djilas'ın Komünist sistemi tahlil ettiği 'Yeni Sınıf' kitabı ile C. Wright Mills'in aynı yıl (1957) yayımlanan
Kapitalizm eleştirisi 'İktidar Seçkinleri' kitabında işlediği tipler, biri Komünist diğeri Kapitalist sisteme ait olmakla birlikte, aynı madalyonun iki ibretlik yüzünü teşkil ederler.
Edebiyata daha da keskin biçimde yansımıştır bu durum, hem de yalnızca Molier'in 'Kibarlık Budalası' tiyatro oyunundaki M. Jourdain'le değil, Jane Austen'in Emma romanındaki Mr. Elton'la da... Bizde de Ömer Seyfettin'in Efruz Bey
tipi odur işte. Geçen gün biri "Beyaz Türk = Burhan Altıntop" yakıştırması yaptı, '
Avrupa Yakası' dizisindeki tipten mülhem olarak...
Kavramı yeniden günlük kullanıma sokan pop sosyolog ise, son referandumda elleri 'Evet' demeye gitmeyenler için "Beyaz Türkler işte onlardır" diyor; gazetelere bakıyorum da '
Hayır' oyu verdiğini bildiğim nice yazar 'beyaz Türk' sıfatını benimsemiş görünüyor. Bu tipleme içine girmekten alınmaları gerekirken...
İşin aslına bakarsanız, halkın yüzde 42'sinin değil, ama medyada köşeleri tutmuş çoğu tipin 'beyaz Türk' olduğunda ben de hemfikirim. Kesinlikle halktan kopuklar ve içinden çıktıkları ortamı inkâr etmek onların temel felsefeleri.
Halktan nefret etmeseler öyle yazıları nasıl yazabilirler?
Bunların içinde halka en yakınlardan biri mizah yazarı Aziz Nesin'di, o da vefatına yakın halkın zekâsını küçümseyen bir takım lâflar etmişti. Bunların 'büyük' diye tanıttıkları yazar, halkımız için, 'bidon kafalı' dememiş miydi? Cumhuriyet gazetesinin yeni transferi yazar da 'göbeğini kaşıyanlar' sıfatını uygun buldu halkımız için...
Sonra da mostralık birkaç kişi dışında kendileri gibilerin
yönetim kademelerini doldurduğu partinin halktan oy alarak
iktidara gelmesini bekliyorlar. Halk ise, pek gazete okumadığı için kendilerinden nefret edildiğini ancak CHP'li yazarlar TV ekranlarını işgal ettikçe -yani yeni yeni- keşfetmeye başlayıp o cepheyi terk ediyor.
Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan olduktan sonra "Aaa, içimizden biri lider oldu" diye CHP'ye ilgi göstermeye başlayan halk, partinin oyunu yüzde 30 çizgisinin üstüne çıkartmıştı; şimdi oyun yeniden yüzde 20'lere inmesinin sebebini arayanlara bu tahlil de benim armağanım olsun: Bir çiçekle baharın gelmediğini bilecek kadar ârif olan halk,
baskı altında tutulduğu her halinden belli Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu yüzden sergilediği yalpalamaları müşahede ettikçe, adında 'halk' sözcüğü bulunsa da CHP'nin kendilerine yâr olmayacağını anladı. Anladı ve kaçıyor.
Anlamayanlara herbiri birer 'beyaz Türk' olan CHP'li kalemlerin tavrı anlatıyor zaten...
'Elit' veya 'seçkin' veya 'beyaz Türk' hepsi aynı kapıya çıkıyor ve başka
ülkelerde akıllı insanların "Aman ha, ben onlardan değilim" diye asla üstüne almak istemedikleri sıfatı bizde birileri
gönüllü sahipleniyor...
Başta kalafattan geçmek üzere kızağa çekilmiş
amiral gemisinin rütbeleri sökülmüş kaptanı olmak üzere...
Türkiye hâlâ eğlenceli bir ülke Teoman Usta...