Eylemleriyle 100'e yakın insanın canını alan Anders Behring
Breivik'in İslâm-karşıtı bir
Norveçli olduğu ortaya çıktığı andan itibaren dünya medyasını artan bir dikkatle izliyorum.
Eylemci Norveç'te yaşayan bir
Müslüman olsaydı herhalde en az on misli daha heyecanla verirlerdi bu haberi...
Tekil bir
eylem değil bu, bakarsınız başka ülkelerden arkası gelebilir...
Hayatının son beş yılını her ânını en ince ayrıntısına kadar planlamaya ayıran Breivik, üyeleri Batı dünyasının dört bir tarafına yayılmış bir
örgüt adına işledi cürmünü...
Oslo'daki eyleme '1. Yeni Haçlı Seferi' de diyebiliriz.
Breivik 2002 yılı
Nisan ve
Mayıs aylarında
Londra'da yapılan bir toplantıya katılmış...
Avrupa Tapınak Şövalyeleri toplantısına... "Toplantıya Norveç delegesi olarak katıldım ve beni 8. Şövalye yaptılar" diyor, şimdilerde herkesin haldır haldır okuduğu 1500 sayfalık manifestosunda...
Kendisine bazı uzun-erimli görevler verilmiş; bunlardan biri, toplantıda konuşulanlardan hareketle bir manifesto yazmakmış... "Bu görev iki kişiye verildi, biri bendim" diyor Breivik... Artık Avrupa'da bir Haçlı milliyetçiliği başlatacaklarmış... Çalışma biçimlerini de şöyle anlatıyor: "Herkesin bir kod-adı var, benimki 'Sigurd' (Haçlı); bağlı olduğum Üstad'ın ise 'Aslan Yürekli Rişar' anlamına 'Richard'; buradakilerin en genci benim."
'Şövalye' yapıldığında henüz 22 yaşında olmalı Norveçli 'Haçlı'...
On yıl kadar önce üstlendiği görevi cuma günü başarıyla yerine getirdiğini söyleyebiliriz. Onca yıl kendisini kem gözlerden saklamayı bildi. 1500 sayfalık manifestosunu kaleme aldı. Bomba için gerekli malzemeleri ve ölümcül silâhları temin etti. Günü geldiğinde de
bombayı patlattı, çocukları öldürdü...
Manifesto bildik 'İslâm-karşıtı' tiplerin yazıp söylediklerinin bulamacı... Breivik de bunun farkında. Bir yerde, "Üstlendiğim eylem yüzünden işleyeceğim günah yanında başkalarının düşüncelerini çalmamın lâfı mı olur?" diye soruyor... Kaleme aldığı metinde görüştüğü, düşüncelerini paylaşan onlarca isim sayıyor, ama kendisi gibi Londra toplantısına katılmış ve 'uzun-erimli eylemler' için hazırlanmakta olan 'Tapınak Şövalyesi' diğer kişilerden hiç söz etmiyor...
İşe bakın ki, Norveç yetkilileri, kolayca erişilebilen 'Manifesto'da isimleri geçen kişileri henüz sorguya bile çekmedi.
Belki de bir 'yalnız şövalye'dir Breivik, kendisine yakıştırdığı misyonu paylaşan başka birileri yoktur... Akla gelen ilk düşünce bu. Ancak yanlış bir düşünce. Breivik'in çok-uluslu bir örgütün savaşçısı olduğunu, kendisinden başka savaşçılar da bulunduğunu, onların da kendi çevrelerinde eylemlere hazırlandığını 'Manifesto'dan öğreniyoruz...
Meselâ 2009 Noel'inde kaleme aldığı şu satırlardan: "Bir İsveçli
Neo-Nazi örgütün ülkelerindeki A ve B grubundan hâinlere suikast girişiminde bulundukları iddiasını okudum. Bir Nazi armasını çaldıkları için yakalanmışlar. Hmmm... Bu tiplerin gerçekten Nasyonal Sosyalist mi, yoksa kültürel Marksist propagandaların bir unsuru mu olduklarını hep merak ettim. Belki de benim gibi Tapınak Şövalyesi'dirler, kardeş hücrenin mensupları??? Sanırım bunu isimleri yayınlanana kadar öğrenemeyeceğim."
Yine de kuşkulu. Şundan: "Eskimiş, geleneksel ve kolayca anlaşılabilir hiyerarşik bir askeri hücre
modeli kullanıyorlar; bu da onların bizim direniş grubumuzla ilgisi bulunmayan eski model bir yapı olduğuna işaret ediyor..."
Neye hazırlandığı anlaşılmasın diye günlük hayattan bütünüyle kopmamış Breivik; dostlarının yaş günlerine, çağrıldığı davetlere katılmış... Bir davette kendisi dışında hemen herkesin 'Şövalye' olarak savaşmaya
yemin ettiği kafa yapısında aydınlar olduğunu fark edince şunları düşünmüş: "Konuklardan birinin Norveç ve Avrupa Direniş Hareketi'yle irtibatlı bir örgütün Tapınak Şövalyesi olduğunu bilselerdi ne olurdu acaba? Herhalde hemen dışarı atarlardı beni. Bunu anlayışla karşılıyorum; çünkü böyle örgütlerle veya o örgütlerin üyeleriyle herhangi bir ilişkileri olsaydı kariyerleri sona ererdi..."
Türkiye'yi de yakın takibi altında tutmuş Norveçli Haçlı; kendisi gibi Tapınak Şövalyeleri'nin yeniden ortaya çıkmasını
Osmanlı İmparatorluğu'nun ihya edilmekte olduğu vehmine bağladığı anlaşılıyor. Manifestosu'na koyduğu '2083' tarihi Osmanlı'nın 2.
Viyana Kuşatmasının 400. yıldönümü zaten...
Silivri'de görülmekte olan '
Ergenekon' davasının özünü iyi kavramış: "Ergenekon neden hükümeti deviremedi?" sorusundan kendisine de pay çıkarıyor: "Gizli faaliyet için
şebeke çok büyük, mensupları çok cesur hale gelmiş...
Hücreler, birbirleriyle haberleşirken,
tedbir disiplinini elden bırakmışlar."
Norveç'te Anders Breivik ilk 'Güncel Haçlı eylemi' ile ortaya çıktı. Yayımladığı 'Manifesto' başka ülkelerdeki öteki Tapınak Şövalyeleri'nin kendisini takip edeceği izlenimini veriyor...