Kim doğru söylüyor, kim gerçeği yamultuyor


Yaşını başını almış biri neden ağzını bozar, doğru söylemediği kısa sürede ortaya çıkacağı halde neden gerçekleri yamultur? Bu soruyu psikiyatrist Prof. Aysel Ekşi'ye de sorabilirdim, ama şimdilik gazetemizin 'Pazar' ekinde hoş tahliller yapan psikolog Ceyda Şenel'e emanet ediyorum. Hürriyet başyazarı Oktay Ekşi'nin kan damlayan kaleminde ben 'dedikoducu', 'borazancıbaşı' ve 'gizli faşist' oluyorum; kendisiyle yapılan bir röportajda benden 'maraz' veya 'mariz' diye söz etmesine bakılırsa dili daha da keskin. Gerçekten üzerinde durulması gereken bir nokta bu 'ağzı bozukluk' konusu... Oktay Ekşi 27 Mayıs (1960) sonrasında darbeciler tarafından kurulan 'Öncü' adlı gazetenin en önemli isimlerindendi. Oradan 'Kurucu Meclis' üyeliğine getirildi, sonra 'mahalli kâtip' kontenjanından Türkiye'nin Londra Büyükelçiliği'nde göreve getirildi. Beş yıl kadar bir süre Londra'da yaşadıktan sonra benzeri bir süreçle Almanya'ya giden 'Öncü' kadrosundan Altan Öymen'le aynı gün Türkiye'ye döndü. Altan Bey de 'Öncü' yayın yönetmenliği sonrası Kurucu Meclis üyesi olmuş, basın ataşesi atanarak Frankfurt'a gönderilmişti. Bu noktada nâçizane bir teşekkürü Altan Öymen'e sunmak istiyorum. Mehmet Gündem'in pazartesi günü yayımlanan söyleşisinde 'Öncü' gazetesiyle ilgili sorulara cevap verirken -tezimi küçümsese bile- gerçekleri yamultmadığı için bu teşekkürüm... Onun ne dediğine girmeden önce Oktay Ekşi'nin "Türkiye'de bugün geçerli olan medya düzeni 27 Mayıs darbecileri tarafından kurulmuştur" tezimle ilgili söylediklerine biraz yakından bakmakta yarar var. Akşam'dan Nagehan Alçı'nın kendisine yönelttiği bir soruya cevap verirken sözü bana ve tezime getirip arkamdan resmen şu 'dedikodu'yu yapıyor Oktay Bey: "Aklına bir şeyi koymuş. '1960'lardan beri basın içindeki cunta köşeleri tutmuş, borusunu öttürüyor' diyor. Dönüyor, dolaşıyor 'Öncü gazetesinde Oktay Ekşi, Altan Öymen vardı' diye anlatıyor. Şimdi fotoğrafları çıkarayım, Öncü gazetesinde kimler varmış, görürsünüz..." Nagehan Alçı bu cevabın yanına parantez içinde şu notu düşmüş: "Bir tomar siyah-beyaz fotoğraf çıkarıyor. İçinde bugüne kalan Ekşi ve Öymen dışında kimse yok." Hımm... Simaları tanımayabilecek genç bir gazeteciye gösterdiği fotoğrafla ne yapmaya çalıştığını sizlerin idrakine bırakayım ve aynı konuda Altan Öymen'in dediklerine bakayım. Mehmet Gündem konuğuna isim isim soruyor: "Sizin yayın yönetmeni, Oktay Ekşi'nin istihbarat şefi olduğu Öncü'de Orhan Duru, Nilüfer Yalçın, Oktay Kurtböke, Mustafa Özkan, Mete Akyol, Mehmet Ali Kışlalı, Mustafa Ekmekçi, Yaşar Aysev, Erdoğan Tokatlı, Hıncal ve Öcal Uluç kardeşler yok muydu?" Ne demesini beklersiniz? Oktay Bey gibi "Yoktu" diyebilirdi, ama öyle yapmıyor Altan Bey, "Vardı" diyor... Mehmet Gündem kibar, biraz önce Öncü'nün Alparslan Türkeş'le ilişkisinin bulunmadığını söylemesine aldırmaksızın şu soruyu da yöneltiyor konuğuna: "Nilüfer Yalçın, Öncü için 'Alparslan Türkeş'in çıkarttırdığı bir gazetede biz çalışmışız ama haberimiz yoktu. Oktay Ekşi istihbarat şefimizdi, ben yazı işleri müdürüydüm, Altan Öymen yayın yönetmeniydi' diyor." Cevabı birlikte okuyalım: "Öncü'nün sahibi Ziya Tansu'ydu. Uzun süredir İktisadi Haberler Ajansı'nın da sahibiydi. (..) Türkeş gazete çıkarmak istemiş, bazı temaslarda bulunmuş. Ziya Bey'i de tanıyormuş, onunla da temas etmiş, Milli Birlik Komitesi içinde itirazlar olunca vazgeçmiş. Biz de başlangıçta bundan şüphe etmiştik. Ziya Bey'le konuşurken konu açıldı, yoksa o gazete bu mu dedik, alakası yok dedi. 'Size kimse karışmayacak' dedi, bunu belirten bir mukavele yaptık ve yayın yönetmenliğini kabul ettim. Ekip kurduk, birkaç ay çalıştık. "Ama bir süre sonra şu görüldü: Gazetenin idari yöneticileri, Ziya Bey'in yakınları… Onlar gazeteye bazı yazılar getiriyorlar. Yayınlanmasını istiyorlar. Bizim ilgili arkadaşlarımız bunu kabul etmiyorlar. Konuyu bana getiriyorlar. Yani, bir çekişme başladı gazetede… (..) Anlaşıldı ki, Türkeş ve arkadaşları Ziya Bey'le teması kesmemişler." Demek ki neymiş? Bir son not: 'Öncü' gazetesinin sahibi görünen Ziya Tansu'nun ağabeyi İsmail Tansu -sonradan anılarını 'Aslında Hiç Kimse Uyumuyordu' adıyla yayımladığı için biliyoruz- Türkiye'nin ilk özel harp subaylarındandı ve Kıbrıs'taki TMT'yi o organize etmişti. Altan Öymen'in "Ziya Bey'in yakını" dediği ve kendilerine "Şunu yayınlayın" diye haber ve yazı getiren Öncü'deki idari görevli İsmail Tansu'ydu. Oktay Ekşi bir de bu gözle bakarsa belki Nagehan Alçı'ya gösterdiği grup fotoğrafında İsmail Tansu'yu fark edebilir.
<< Önceki Haber Kim doğru söylüyor, kim gerçeği yamultuyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER