ŞEVKET
Kazan CHP Genel Sekreteri
Önder Sav’dan gerçekten çok etkili “hukuki
yardım” almış...
Erbakan’ın sadık çevresinden
Mustafa Kamalak ve arkadaşlarının Sulh Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda, CHP ilçe kongrelerini kayyıma devreden
mahkeme kararları emsal olarak gösteriliyor!
Bu kararları CHP Genel Sekreteri’nden başka kim vermiş olabilir?
Hukuken iki nokta önemlidir.
* CHP ilçe kongrelerini kayyıma devreden emsal kararlar
Yargıtay denetiminden geçmemiş, mahallinde kalmış kararlardır. Halbuki Yargıtay içtihatları, mahkemelerin iç işleri hakkında
görevsizlik kararı vermesi gerektiği yönündedir.
* Bir
hukukçu olarak şunu da yadırgadım. Mahkeme, SP’nin kayyımlığını tarafsız bir heyete vermemiş, partiyi
Numan Kurtulmuş’tan teslim almak isteyen tarafa vermiştir. Kayyım tayini için talepte bulunan Mustafa Kamalak ve ekibine partiyi teslim etmiştir. Halbuki teamülde kayyım olarak tarafsız kişiler görevlendirilir.
Ağır yük
Geleneksel
bilgelikte “hırs-ı pirÓ” diye bir kavram vardır. Ahir ömründe, yaşına başına yakışmayan hırslara kapılanlar için söylenir. Bu kavramın somut bir örneğini Erbakan’da görüyoruz. Bir türlü köşesine çekilip camiasının ‘bilge büyüğü’ gibi davranamadı. Kumanda etmek, hükmetmek hırsından arınamadı...
Olgunlaşmış demokrasilerde
seçim kaybeden
genç liderler bile köşeye çekilirken, Erbakan bu yaşında böyle bir olgunluk gösteremedi.
Şimdi de hırsı uğruna partisini boğuyor!
SP’yi ele geçirse ne olacak ki... Kendisini tatminden öteye yapabileceği ne var?
Erbakan’ın ağır yükü altında SP’nin bir başarı göstermesi hayal bile edilemez?
Türkiye’yi 28
Şubat’a kim getirdi? Kaddafi’nin çadırındaki hazin duruma katlanan kimdi?
Yol ayrımı
Fakat Erbakan’ın hayallerinin haddi hesabı yok; onun için eskiden beri gerçekleri yanlış okuyup duruyor...
Şevket Kazan’ın Numan Kurtulmuş’a götürdüğü şu öneriye bakın:
- Cindoruk’u ve diğer
küçük partileri alalım bir
çatı partisi kuralım!
Kurtulmuş’un cevabı:
- 28 Şubat artıklarıyla
siyaset yapmak yanlıştır.
Doğru, 28 Şubat’ın DYP’yi parçalayarak kurdurduğu DTP’nin mimarı Cindoruk’tu!
Kurtulmuş ilkeli davranıyor, maruz kaldığı çirkin davranışlar karşısında vakar ve nezaketini bozmuyor. Kurtulmuş’tan önce SP’nin kamuoyunda bir izi var mıydı? TV’lerde bir SP’linin davet edilip görüşünün sorulduğunu görür müydük?
Genç insan olarak Kurtulmuş, uzun vadeli ve ilkeli bir siyaset geliştirebilir; bunun için de çalıştığı belli...
Ama Erbakan’ın buna sabrı da yok, tahammülü de...
Milli Görüş’ün “Ağabeyler” denilen ak saçlıları da ne kendileri olgun davranabildiler ne de “Hoca”larını frenlediler... Partilerini, tarihimizde hiçbir partinin düşmediği duruma kendi elleriyle düşürdüler.
Erbakan’ın emanetçilerinin “kayyım” sıfatıyla yönetecekleri kongreden ne çıkar bilmiyorum. Ama şu belli ki, Milli Görüş kesin bir yol ayrımında: Ya Kurtulmuş’la yenilenmeyi başarıp yeni siyasetleri deneyecektir... Yahut Erbakan çizgisinde tabii ömrünü siyaseten de noktalayacaktır.