TATİLDE olduğum günlerde DTP Diyarbakır’da miting yaptı. Osman Baydemir’in tahrikçi lafları bir kenara,
Aysel Tuğluk’un şu sözlerini özellikle önemsedim:
“Eğer bu süreç de tıkanırsa, o zaman başka seçenekler de tartışılır.
Kürtler de ayrılığı tartışmaya başlayabilir!”
Aysel Tuğluk hukuk okumuştur. Bu birikimiyle zaman zaman gerilimi düşüren, ortamı yumuşatan “akılcı”, hesaplı, kitaplı yazılar yazmıştı. Yukarıdaki sözleriyle ise Tuğluk, Kürt milliyetçiliğinin “duygularını” ağzından kaçırmıştır.
Meselenin zorluğu da buradan geliyor, bu tür hareketler “akılcı” değil, taşkın “duygusal” hareketlerdir.
PKK hareketinin bütün yayınlarında görülen, Pan-Kürt bir devlet kurma
hedefidir; çok uzun vadeli, birçok aşamalardan geçerek ulaşmayı düşündükleri bir hedef...
Nüfus mübadelesi!
Aysel Tuğluk “
Kürtlerin ayrılığı tartışmaya başlamasından” Türklerin korkacağını sanarak gözdağı vermek istedi galiba... Halbuki “ayrılma” fikri, yavaş ve marjinal boyutlarda olsa da Kürtler arasında da kendini göstermeye başladı!
Örnek mi,
Mümtaz Soysal’ın “mübadele” önerisi...
Soysal “Kesin Çözüm” yazısında, Türkiye’deki ayrılıkçı Kürtlerin
Kuzey Irak’a gönderilip karşılığında Iraklı Türkmenlerin getirilmesini önerdi. (
Cumhuriyet, 17
Ağustos)
Mümtaz Soysal’a göre, Kuzey Irak’ta petrol olduğu için “ekonomisi bizimkinden daha sağlam olur”du, onun için bizdeki ayrılıkçı Kürtler de oraya gitmek isterdi. Karşılığında da Türkmenler buraya getirilirdi! (Akşam, 6
Eylül)
Bu fikrin ilk sahibi Mümtaz Soysal değil, Kürt milliyetçisi Kemal Burkay’dır. İşte Burkay’ın sözleri:
“Batı illerinde yaşayan Kürtleri alabiliriz
Kürdistan’a. Çünkü Kürdistan zengin.
Petrol olanakları var.” (Oral Çalışlar,
Öcalan ve Burkay’la Kürt Sorunu, sf. 111)
Tabii Soysal Türkiye’den
toprak vermeyerek, Burkay ise Türkiye’den toprak alarak nüfus mübadelesi yapıyorlar ama ikisi de yaşanabilecek insani faciaları tahmin edemiyorlar! Ve, “petrol” faktörünü de çok abartıyorlar!
Duygusallık böyle maddi gerçeklere ve akla aykırı düşüncelere yol açabiliyor.
Açılım’ı tıkamak!
Asıl tehlikeli olan, Türklerle Kürtler arasında derin duygusal uçurumlar açan vahim olaylardır ve günümüzde “
açılım”ı Öcalan’ın şahsi ikbaline indeksleyerek tıkamaktır!
DTP, “açılım”ı Öcalan’la pazarlık şartına bağlayarak bu çılgınlığı yapıyor maalesef.
Hiçbir demokratik rejim, Öcalan gibi biriyle pazarlık yapamaz. Bunu istemek, çözümsüzlüğü dayatmaktır! Türklerle Kürtlerin birlikte yaşamasını zorlaştıracak feci toplumsal dinamikleri tetiklemektir!
Evet Öcalan, Tuğluk’u o laflarından dolayı azarladı. Ama Öcalan şahsi hesabına göre ‘
siyaset’ yapar.
Yunan mahkemesinin huzurunda “Kürt ve Helen kültürlerinin akraba olduğunu, İslamiyetin Kürtleri köleleştirdiğini, kapsamlı bir Kürdistan savaşını bütün dünyanın destekleyeceğini” falan söyleyen de Öcalan’dı. (Özgür İnsan Savunması, sf. 18, 34, 116)
Türkiye’de mahkeme huzurunda “
Atatürk milliyetçiliği çerçevesinde kültür milliyetçisiyim” diyen de Öcalan’dı. (Aslan Tekin, İmralı’daki Konuk, sf. 496)
Siyasi laflar bir kenara, eğer Türklerle Kürtler duygusal olarak birlikte yaşayamayacakları noktalara sürüklenirse korkunç
felaketler yaşarız. Asıl mesele bu “duygular” meselesidir.
Yarın devam edeceğim.