ÖNCE
Cumhurbaşkanı Gül’ün dini lider
Hamaney’le görüşmesindeki önemli konulardan satır başları:
- Gül, görüşmenin çok samimi geçtiğini söyledi.
Nükleer meselede
İranlılar eskisine göre çözüm için daha bir istekli... Gül bunu çok önemli buluyor fakat bu konudaki kanaatini “ihtiyatlı iyimserlik” olarak tanımladı gazetecilere.
- Gül, Şii-
Sünni meselesinin
Irak ve Lübnan’da yeni sorunlara yol açabileceğini, Hamaney’in dini lider olarak iki tarafı yakınlaştıracak telkinlerde bulunmasını öneriyor. Hamaney kendi çocukluğunda herkesin iç içe olduğunu, mezhep gruplaşmalarının yeni çıktığını, iki inancı yakınlaştıracak telkinlerde bulunacağını “memnuniyetle” belirtiyor.
- Gül görüşmede, “bütün
İslam dünyasında meşruiyetin temeli
halk idaresi olmalıdır” diyor. Halk içindeki görüşlerin yönetimlere yansımasının önemini vurguluyor. Hamaney bu görüşlere katıldığını söylüyor.
- Hamaney iki
ülke arasındaki “muhabbet”i vurguluyor. Bu kavramı benimseyen Gül “
ekonomik ilişkilerimiz muhabbete uymuyor” diyor, serbest ticarete geçilmesini istiyor.
- Hamaney Tebriz’in Hamane köyünden, Azeri
Türkü. Gül’le görüşmede tercüman hata yaparsa, Hamaney
Türkçe olarak düzeltiyor.
Genel gözlemler
İran gezisindeki genel gözlemlerim...
Evvela tipik bir “gelişmekte olan ülke” manzarası, henüz
refah ve düzenli
toplum görüntüsü yok.
Tarih,
modern şehir ve yaygın varoşlar iç içe, kalabalık sokaklar, ‘kaotik
kent’ görüntüsü yaygın...
Kızlar, kadınlar sokakta, işte, her yerde;
otel resepsiyonlarında genellikle bakımlı ve dil bilen kızlar çalışıyor.
Başları kapalı ama hemen tamamı
Benazir Butto gibi örtünüyor; alnın üstünden saçlar açıkta yani... Yoğun makyaj yapıyorlar.
Yaşlı kadınlarda çadur denilen
siyah çarşaf görülüyor...
Peçeli hiç kimse görmedim;
peçe daha çok Arap ülkelerinde görülür.
Liberal muhalefet
Ülkede “patlamak üzere bir toplum” görüntüsü yok. Resmi yerlerden başka ara sokaklardaki dükkânlarda bile
İmam Humeyni ile dini lider Hamaney’in fotoğrafları var.
Ancak muhalefet sorunu küçümsenecek gibi değil. Biz Tebriz’deyken Tahran’da olaylar çıktığına dair haberler geliyordu.
Parlamentoda 223 milletvekili muhalefetin “
hain” olduğu yolunda önerge vermiş! İran hukukunda bunun karşılığı idam!
Elbette caydırıcı değil, aksine muhalefeti bileyici etki yapıyor.
Muhalefet liderlerinden Kerrubi meydan okuyor:
- Her türlü bedeli ödemeye hazırız!
Liberal muhalefetin önde gelen liderlerinden Kerrubi, “Hüccetül İslam” mertebesinde bir molladır, Şii din âlimidir. Özgürlük özlemi Şii İslam’ın liberal yorumuna yol açıyor.
Öbür
muhalif lider Musavi, mühendistir ve tecrübeli devlet adamıdır.
İran demokratikleşerek muhalefete
sistem için yer vermezse, gerilim zamanla çok artar ve nereye varır bilinmez.
Laik milliyetçilik ve Şii İran
İran
Dışişleri Bakanlığı’nın mimarisi çok önemli: Şah’ın “laik, emperyal Fars milliyetçiliği”ni yansıtıyor. Muhteşem bina tamamen İslam öncesi eski Pers figürleriyle, heykelleriyle donanmış; Pers imparatorluğunun kocaman arması en tepede hâlâ duruyor.
Aynı binanın karşısında yine Dışişleri Bakanlığı’na ait olan bina ise Devrim’in eseri. Kapısında, çini üzerine kûfi hatla şu yazıyor:
“Ne Şarkî, ne Garbî, Cumhur-i İslami!”
Birbirine karşı iki İran anlayışı. Halkta kökleri olan ikincisi; öteki Şah’ın fantezisiydi.
Tabii
Taliban barbarlığı İran gibi köklü bir
medeniyet ülkesinde düşünülemez. Pers eserleri, heykelleri İslam Cumhuriyeti tarafından da her yerde korunuyor. Tahran’da kaldığımız Espinas otelinin lobisinde dev gibi iki büyük Pers
kral ve kraliçesinin heykeli var. Pers kültüründe krallar, firavunlar gibi, yarı-tanrı idiler.
Şah İsmail’in şehri
İran eski bir medeniyet ama Şah İsmail’in Safevi mirası da muhteşem.
Tebriz’deyiz, Tebriz Şah İsmail’in 13 yaşında hükümdarlığını ilan ettiği büyülü şehir...
İsfahan’la birlikte Safevi medeniyetinin açık hava müzesi sanki.
Saraydaki Çaldıran savaşı resmi ve altındaki yazılar...
Cumhurbaşkanı Gül’ün Tebriz’de halk tarafından “Yaşasın
Türkiye!” sloganlarıyla, Türk ve
Azerbaycan bayraklarıyla karşılanışı...