İSLAM Konferansı’nın İstanbul’daki İSEDAK toplantısına 57 devlet katılıyor.
Sudan Devlet Başkanı El Beşir’in katılması ise bir
krize yol açabilecekti.
Çünkü El Beşir hakkında Uluslararası
Ceza Mahkemesi’nin
tutuklama kararı var.
Dün
akşam saatlerine kadar El Beşir’in gelebileceği düşünülüyordu. Saat 16.00 sularında İKÖ Genel Sekreteri Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu’na sordum, “Gelmeyeceğine dair bize intikal etmiş bir bilgi yok” diye
cevap verdi.
Çankaya ve
Dışişleri çevreleri de ‘keşke gelmese’ diye düşündüklerini belli eden bir tavırla “Gelmeyeceğine dair bir bildirim gelmedi” diyorlardı.
Biraz sonra El Beşir’in gelmeyeceği kesinleşti. Sudan’dan da açıklama yapıldı.
El Beşir’in
Türkiye’ye gelmesi büyük sorunlar yaratacaktı, bu krizi Cumhurbaşkanı Gül önledi! El Beşir’e “Gelmeniz sıkıntı yaratır” diye “gayri resmi
mesaj” ulaşmasını Gül sağladı.
Resmi planda El Beşir’in gelmesini normal karşılayıp, gayri resmi planda “gelmeniz sıkıntı yaratır” mesajının gönderilmesinde
inci siyaset var: Böylece hem Sudan devleti rencide edilmedi, hem El Beşir’in gelmesi halinde patlak verecek kriz önlendi.
El Beşir İstanbul’a gelseydi bile, Gül kendisiyle ikili görüşme yapmayacaktı; Gül’ün görüşmeler listesinde El Beşir yoktu.
Bunu Sudan tarafı da biliyordu elbette!
Ama
protokol gereği tokalaşmaları sırasında çekilecek fotoğraflar bile özellikle
Ermeni lobisi ile AB’deki Türkiye karşıtlarının kullanacağı bir malzeme olacaktı.
Türkiye’nin standardı?
El Beşir sorununun temelinde
Darfur’da yaşanmış vahşi olaylar var. Dün TRT’deki “Politik Açılım” programında
Başbakan Erdoğan,
Gazze ve Darfur’un farklı olaylar olduğunu, Darfur’da “soykırım” görmediğini söyledi. Bu doğru, zaten
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Darfur olaylarında “kasıt” unsurunu görmediği için El Beşir hakkında “soykırım”dan değil, “savaş suçu”ndan dolayı tutuklama kararı vermişti, geçtiğimiz mart ayında.
Uluslararası hukukta, kölelik, işkence, soykırım, savaş suçu gibi suçlar hakkındaki yasaklayıcı kurallar “jus cogens” yani herkes tarafından uyulması zorunlu (compelling) ‘üst norm’lar olarak görülüyor.
Türkiye gibi, UCM’nin yetkisini tanımamış olsanız bile, bu tür kararların yüksek bir ahlaki değeri ve siyasi etkisi var.
Onun için El Beşir’in Türkiye’ye gelmesi yüksek sesli tepkiler çekti.
Evet El Beşir, hakkındaki bu tutuklama kararı çıktıktan sonra
Mısır,
Arabistan,
Zimbabve gibi 7
ülkeye gitmiş ama Türkiye bu ülkelerin “standart”ında bir ülke mi olmak istiyor ki, El Beşir’in ziyaret ettiği 8. ülke olalım?!
Çok
şükür böyle bir görüntü önlendi, hem resmi planda Sudan da rencide edilmedi.
İKÖ’nün davetlisi
İKÖ Genel Sekreteri Prof. İhsanoğlu görüşmemizde Sudan’ın
doğal kaynaklar ve siyasi konum bakımından artan önemine dikkat çekti; doğru... Gerçekten, Türkiye’yi eleştiren ülkelerin Sudan’la
ekonomik ve siyasi ilişkileri hızla gelişiyor ve petrol bunda belirleyici bir faktördür!
Ama El Beşir o ülkelere şahsen gidemiyor!
İKÖ Genel Sekreteri İhsanoğlu’nun şu sözlerini bu açıdan önemli buluyorum:
- Bu bir İKÖ toplantısıdır. Türkiye düzenlemiyor, davetleri Türkiye yapmıyor, katılımcıları Türkiye belirlemiyor. Türkiye’nin yaptığı, sadece toplantının ev sahipliğidir. Toplantı Kahire’de falan da olabilirdi. Bu defa İstanbul’a tesadüf etti...
Bu önemli. El Beşir’in Türkiye tarafından davet edilmediği rutin İKÖ toplantısı için gelecek olduğunu, bunu da Türkiye’nin ince metotlarla önlediğini AB çevrelerine anlatmanın yararı var.
Türkiye elbette Sudan’la ilişkilerini Çin kadar,
Fransa kadar geliştirmeli ama bu Türkiye’nin benimsediği çağdaş
demokrasi ve hukuk “standart”larına uygun olarak yapılmalı.