En çok Arınç konuşuldu. Herkes onun dürüstlüğünü övdü ama onun “Milli Görüşçü” olduğundan kaygı duyanlar da az değil.
Cumhuriyet‘te
Orhan Birgit, benim “AKP, merkeze doğru” yorumumu “fazla saflık” diye eleştirdi. Birgit’e göre,
Bülent Arınç ve Ömer
Dinçer “Milli Görüşçü”dür, yeni
kabine böyle bir kabinedir! “Milli Görüş kökenli” bile değil, “Milli Görüşçü!”
Sayın Birgit’in bu yorumu, ömrünü verdiği siyasi geleneğin düşünme kalıplarına uygundur.
AKP gerçekten veya vahim olarak “merkez”e değil de iddia edildiği gibi “Milli Görüşçü” bir çizgiye yönelmişse, önümüzdeki yılları da
laiklik-irtica
kavgalarıyla heba edeceğiz demektir!
Onun için, zihnimizin içindeki kalıplarla değil, zihnimizin dışındaki karmaşık realiteleri anlama çabasıyla değerlendirmek gerekiyor.
Milli Görüşçü!
İslamcı düşünür
Ali Bulaç’a “Milli Görüşçü” denilebilir mi? Denilemez, Bulaç farklı bir İslamcıdır.
Eski
Milli Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelik hiçbir zaman “Milli Görüş”e katılmadı, aksine karşı oldu! Çelik DP, AP kökenlidir. Süleyman
Demirel ve
Tansu Çiller hareketinin içinden AKP’ye gelmiştir!
RP kökenli
Milli Savunma Bakanı Vecdi
Gönül’e kim “Milli Görüşçü” diyebilir?!
En kritik bakanlığa
Nimet Çubukçu’nun getirilmesindeki siyasi manayı görmezlikten gelmek mümkün mü?
Evet, Bülent Arınç “Milli Görüş kökenli”dir ama sadece
Erbakan’ın ‘sultanic’ otoritesine değil, “Milli Görüş”ün Batı düşmanlığına karşı da ilk
bayrak açanlardan biriydi. “Milli Görüş”ün tam tersine, Arınç,
Türkiye’nin yerinin AB olduğunu
savunmaktadır!
Görülüyor ki, karmaşık olguları “Milli Görüşçü” kalıbıyla damgalamak sağlıklı bir yaklaşım değildir.
Arınç bir “dini ve kültürel muhafazakâr”dır; isteyen bu yönden eleştirsin ama siyasi görüşleri itibarıyla “Milli Görüşçü” denilemez.
Laiklik tartışması
Arınç’a göre, laiklik “Anayasamızın ilelebet var olacak değişmez ilkesidir... Ancak günün şartlarına,
toplum yapımıza uygun olarak” yorumlanmalıdır.(
Milliyet, 23
Nisan 2009)
Arınç’ın siyasi görüşleri “Milli Görüş”e değil, liberalizme daha yakındır.
Görüş farkı ‘ilke’de değil, ‘yorum’dadır. Fakat ‘sivri dilli’ konuşunca laiklik karşıtı sanılıyor, kavga çıkıyor!
Ortalığı kızıştırmak için Arınç’ın ‘sivri’ sözler söylemesini dört gözle bekleyenler az değildir!
‘Sivri dilli’ olması bazı konularda Arınç’ın erdemidir; “AKP’yi bekleyen en büyük
tehlike mevki, makam, para, ahlak dışı ilişkilerdir” diyen kişi, Arınç’tır!
Fakat özellikle laiklik gibi konularda sivri dil gerilim yaratıyor.
Mehmet Gündem’e yaptığı açıklamada Arınç, AKP’de gördüğü hataları anlatırken, “kavganın AKP’ye de Sayın
Başbakan’a da faydası olmadığını düşünüyorum” diyerek uyarıda bulunmuş, siyasette “istismar edilir, yanlış anlamalara yol açar” nitelikteki konuşmalardan sakınılmasını istemişti. (Yeni
Şafak, 6,7 Nisan)
Şimdi Sayın Arınç bu sözlerini kendisi için masasının üzerine yerleştirmeli, “istismar edilecek, yanlış anlamalara yol açacak” üsluptan sakınmalıdır.
O zaman Türkiye önümüzdeki yılları lüzumsuz kavgalarla heba etmez,
demokrasi de daha sağlıklı gelişir. “Kabinenin Bülent ağabey”inden kamuoyunun da beklediği bu olsa gerek.