Dünya ekonomisi bir
kriz yaşıyor, bu kesin. Ama bu kriz kimin krizi, işte bu konu nedense hâlâ kesin değil. Bazıları, bugünkü krizle ilgili gerçeği bildikleri halde insanların kafasını karıştırmaya devam ediyorlar.
Artık şu bilinmeli ki, bu kriz,
zengin ülkelerin krizi! Bu kriz, bizim gibi
gelişmekte olan ülkelerin krizi değil! Niye değil? Bakın... 2011'in ilk altı ayında dünyada şirket alım satımlarının tutarı 1.4 trilyon doları buldu. Ve bu tutar, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 40 arttı. Ayrıca bu rakam, 2008'in ilk yarısında yapılan şirket alımlarının da oldukça üzerinde bulunuyor. Peki şirket alım-satımları hangi ülkelerde yoğunlaşıyor?
Asya ülkelerinde yoğunlaşıyor. Çin,
Hindistan,
Tayvan,
Güney Kore, Hong-Kong'da şirket alımları çoğalıyor. Daha üç gün önce
Google+' class='textetiket' title='Google haberleri'>Google Inc., Motorola'nın
mobil telefon bölümünü 12.5 milyar dolara satın aldı. Niye satın aldı dersiniz? Aldı çünkü Asya'da mobil telefon pazarı hızla gelişiyor. Gelişmekte olan ülkeler cephesinde sadece Çin'de 500 milyon kişi fakirlikten kurtulup orta gelir sınıfına yükseldi. Bu yeni orta sınıfın cep telefonu talebi çok yüksek bir oranda artıyor.
İnternet kullanıcılarının sayısı hızla yükseliyor. Ayrıca orta sınıfa yeni katılan kesimlerin finansman işlemleri de çoğalıyor.
İşte bu nedenle Asya ülkelerinde
küçük bankalar birleşerek daha az maliyetle daha çok müşteriye
hizmet vermeyi hedefliyorlar. Bu birleşmelere de "rasyonel bankacılık" adı veriliyor son dönemde.
Aslında Asya'da yaşanan rasyonel bankacılık atılımını bizim de yapmamız gerekiyor. Bizim etkin çalışmayan bankalara ve onların lobisini yapanlara, bu da duyurulur. Sürekli
faiz artırımı isteyerek bizdeki bu bankaların verimsizliğini kapatamazsınız. Siz de Asya'da olduğu gibi rasyonel bankacılık yoluyla birleşin ve maliyetlerinizi düşürün. Çünkü Türkiye'de de son on yılda orta sınıfa 17 milyon yeni insan katıldı. Onların finansman ihtiyaçları, Asya ülkelerinde olduğu gibi bizde de verimli bankacılık talebini çoğaltıyor.
Gelelim kriz yaşayan zengin ülkelerin durumuna... IMF Başkanı Christine Lagarde'a göre, dünya ekonomisi 2011'de yüzde 4.3, 2012'de yüzde 4.4 büyüyecek. Bu büyümenin önemli kısmını gelişmekte olan ülkeler sağlayacak. Zira dünya
üretiminin on yıl önce üçte birini yapan gelişmekte olan ülkeler bugün dünya üretiminin yarıdan fazlasını yapıyorlar.
Başta da söyledik. Bugünkü kriz zengin ülkelerin krizi. Peki zengin ülkeler niye krize girdi? Bunlar, üretimden koptular. Sadece parayla ve servetle her işi halledeceklerini düşündüler. Oysa üretimden kopunca teknoloji üretimi azalıyor, çalışma saatleri geriliyor. Yeni teknoloji üretmekte zorlanıyorsunuz. Ayrıca üretim üzerinden alınan
vergiler de yok oluyor. İşte bu nedenle zengin ülkelerin devletleri vergi toplamakta zorlanıyor.
Nitekim
Avrupa'nın sorunlarını çözmek için buluşan
Angela Merkel ve Nicolas
Sarkozy Avrupa devletlerinin mali krizine çare olarak eylül ayından başlamak üzere finansal işlemlerden vergi alınmasını önerdiler. Bu öneriye dün mali piyasalar hemen tepki gösterdi. Çünkü üretimden vergi alamayınca, vergi salmak için servete ve tasarruflara yöneldiğinizde
sistem tepki gösterir.
Kısacası zengin ülkeler üretimden koptular ve gerileme sürecine girdiler. Şimdi dünyada yeni bir dönem başladı. Aslında bu büyük bir dönüşüm ve bu dönüşümün adına bugün kriz deniyor. Dünyanın sarsılmaz sanılan zengin ülkeleri gerilerken, üretimleri düşerken,
Amerika bile borçlarını ödemekte zorlanırken, gelişmekte olan ülkeler üretiyorlar ve büyüyorlar. Şirket alıp satıyorlar. Şirketlerini rasyonel çalıştırmak için yeni şirket evliliklerine gidiyorlar. Hiç krizde olan böyle yatırımlar yapar mı? İleriye umutla bakar mı? Ama bazıları nedense bu krize biraz şaşı bakıyorlar.
Tekrar edelim. Bugünkü kriz, bizim gibi gelişen ve zenginleşen ülkelerin krizi değil. Bu kriz, eski zenginlerin krizi. Zaten bizde de "kriz var" diye bağıranlar eskide kalanlar. Bugün gerçekten onlar için bir kriz durumu var. Bizdeki eski zenginlerin ekonomisi krizde! Ama Türkiye'de zenginleşen yeni orta sınıfların ve küresel
rekabet içinde çalışan
Anadolu sermayesinin ekonomisi krizde değil. Asya gibi Anadolu da zenginleşiyor, yükseliyor. Bu büyük dönüşümü, "Türkiye'de kriz var" diye sunmak, biraz ayıp oluyor.