Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, 22
Ekim Cuma günü Atina'da düzenlenecek
Akdeniz Ülkeleri ve
İklim Değişikliği
Konferansı'na katılacak.
Konferans öncesi Başbakan Erdoğan yaptığı açıklamada
Yunanistan'a "Ege'de uçuşları NATO denetlesin, birlikte petrol arayalım, kıta sahanlığını çözelim,
silahlanma bütçesini azaltalım" önerilerini yaptı.
Başbakan Erdoğan'ın önerilerinin hayata geçirilmesi, iki
ülkenin de silah tüccarlarının ve askeriyenin hegemonyasından kurtuluşu olabilir.
Peki niye
Türkiye ve
Yunanistan silah tüccarlarının ve askeriyenin hegemonyasından kurtulmalı? Dokuz gün önce Sabah'ta Stelyo Berberakis'in haberine göre,
Euro Bölgesi Başkanı
Jean Claude Juncker Yunanistan'daki
ekonomik krizin en büyük nedeninin AB ülkelerinin silah satmak için Atina'ya borç para vermesi ve ardından da bu parayla silah almaya zorlaması olduğunu ileri sürdü. Askeri harcamaların tutarını incelediğimizde Juncker'in sözleri adeta doğrulanıyor. Yunanistan, 1988-2009 arasında toplam 218.4 milyar dolar askeri harcama yapıyor. Askeri harcamaların, Juncker'in ileri sürdüğü gibi borç verilip silah alınmaya zorlanmasıyla bu seviyelere yükseldiğini bize gösteriyor. Çünkü Yunanistan'ın
vergi toplayarak böyle yüksek askeri harcamayı finanse etmesi mümkün değil. Ve bu yüksek tutarlı askeri harcamaların sonunda Yunanistan borç krizine girip battı. Tabii Yunanistan'a yapılan bu
uygulama aynen Türkiye'ye de yapıldı. Yunanistan askeri harcama yaptıkça Türkiye de mecburen askeri harcamalarını artırıp AB ülkelerinden borçlanarak silah aldı. Türkiye de son 22 yılda toplam 379.5 milyar dolar tutarında askeri harcama yaptı.
Gelelim Başbakan Erdoğan'ın Yunanistan'a önerisine... Yunanistan ve Türkiye'nin son 22 yılda yaptığı toplam askeri harcama tutarı 597.9 milyar doları buluyor.
İki ülke her yıl ortalama 27.1 milyar dolar tutarında toplam askeri harcama yapmış. Eğer Başbakan Erdoğan'ın barış önerisiyle iki ülke askeri harcamalarını azaltırsa kamu maliyesi sorunlarını çözerek geleceklerini garanti altına alabilir. Aksi takdirde iki ülke de silah tüccarı AB ülkelerinin elinde iyi bir silah pazarı olmaya devam eder.
Peki Yunanistan ve Türkiye nasıl bir barışçıl ekonomik
model kurabilir?
Bu konuda daha önce Turgut Özal'a danışmanlık yapan Yunanlı Prof. Dimitri Kitsikis'in öne sürdüğü teze tekrar bakmakta fayda var. Prof. Kitsikis'e göre,
Osmanlı İmparatorluğu,
Yunanlılar için "400 yıllık bir kölelik" dönemi değil, tam tersine, Yunan kültürünün kesin surette katkıda bulunduğu ve Yunanlıların öğünç duymaları gereken, evrensel tarihin görkemli bir yapıtıdır. 400 yıllık kölelik söyleminin Batılı devletlerin yayılma emellerine bağlı olarak işlendiğini ve iki
halk arasında yaratılan nefretin bu amaca
hizmet ettiğini ileri süren Kitsikis, Türk-Yunan konfederasyonu yoluyla yeni Osmanlı'yı canlandırma düşüncesindedir. Kitsikis'in tasarımı bazılarına hayal olarak görünebilir. Ama ilk aşamada, Ege'de kurulacak bir ekonomik
işbirliği alanının her iki ülkeye de büyük katkı sağlayacağı açıktır. Denemekte fayda var. Böylece AB'nin Türkiye'yi dışarıda tutma oyunu da sona erer. Juncker'in itiraflarından anlaşılıyor ki, Türkiye AB'ye tam üye yapılmayarak Yunanistan ve Türkiye silah pazarı olarak kullanılmaya devam ediliyor.