Bazı kesimler,
içki üzerinde mahalle
baskısı oluşturulduğunu ve son düzenlemelerle ülkede adım adım alkollü içki yasağına doğru gidildiğini söylüyorlar. Aslında bu coğrafyada içki üzerinde
mahalle baskısı yeni değil. Anadolu'da bazı muhafazakâr şehirlerde bu baskı eskiden de vardı.
Bugün yeni olan şey, içki
satışıyla ve sunumuyla ilgili yönetmeliğin yürürlüğe sokulması, içki kullanımına 24 yaş gibi çok yüksek bir sınırın getirilmesi. Kendini muhafazakâr olarak tanımlayan bir partiden beklenebilecek bir adım bu aslında.
Batı'daki Hıristiyan Demokrat partiler de dahil dünyadaki bütün muhafazakâr partiler
iktidara geldiklerinde bu türden kısıtlamalar getiriyorlar. Yani
yasaklamıyorlar ama kısıtlıyorlar! Zaten liberal partileri de muhafazakârlardan ayıran temel noktalardan biri bu. Liberaller, sadece yasaklara değil, kısıtlamalara da karşılar. Muhafazakârlar ise genellikle yasaklamıyorlar ama bireyi bir
takım dini, sosyal, kültürel değerler, gelenekler adına sınırlıyorlar.
AK Parti de muhafazakâr bir parti. Nasıl devletçi ve otoriter CHP'den özgürlükçü ve sol refleksler beklemek yanlışsa, AK Parti'den de hayatın her alanında liberal refleksler beklemek yanlış. Ama, AK Parti'nin bu ülkede içkiyi yasakladığını söylemek de doğrusu büyük bir çarpıtma. Ama nedense son zamanlarda bazı kesimler, iktidar partisini yıpratmak için 'içki yasaklanıyor' korkusunu topluma yaymaya çalışıyorlar.
Gelelim dün The
Wall Street Journal'da birinci sayfadan büyükçe verilen habere… Dünkü haberde, İngiltere'nin alkollü içki devi Diageo PLC.'nin
Türkiye'deki Mey İçki
Sanayi ve
Ticaret AŞ'yi satın almak üzere olduğu duyuruldu. Mey İçki'nin Türkiye'nin her tarafında 50 bin satış bayisi var. Ve Türkiye'de rakı pazarının yüzde 80'i Mey İçki'nin elinde bulunuyor. Mey'e talip olan
İngiliz Diageo PLC ise Smirnoff votka, Tanqueray cin ve Johnnie Walker viskisini üretiyor.
İngilizlerin içki devi, Mey İçki'ye ne kadar para yatıracak derseniz… Habere göre, ödenecek para 2.1 milyar dolar olacak. Siz olsanız içkinin yasaklanacağını düşündüğünüz ülkeye 2.1 milyar dolar yatırır mısınız? Zaten bazılarının, AK Parti hakkında çıkardığı "içkiyi yasaklayacaklar" söylentilerine İngilizler hiç inanmamış olacaklar ki, bu kadar büyük bir parayı Türkiye'de içki sektörüne yatırmaya hazırlanıyorlar. Hem niye inansınlar ki? Bugün
Ortadoğu'yu alt üst eden hareketlenmenin rüzgârı hiç de yasak yönünde esmiyor. Rüzgâr, bireysel hak ve özgürlükler yönünde esiyor.
Ortadoğu, küreselleşmeye entegre oluyor. Ama bizde endişeli modernler her şeye olduğu gibi küreselleşmeye de toptan karşı çıktıkları için, küreselleşmenin kendilerine getirdiği faydayı göremiyorlar. AK Parti'ye de o kadar toptan karşılar ki, bu partinin bırakın Türkiye'de içkiyi yasaklamayı, 'içkiyi yasaklama düşüncesini' bile artık aklından geçiremeyeceğini anlayamıyorlar. Oysa bir durup Ortadoğu'ya baksalar… Ortadoğu'da esen devrim rüzgârı küreselleşme olgusuna dayanıyor. Sanal ortam üzerinden örgütlenen Arap gençliği, internet,
Facebook, twitter, e-
mail gibi silahlarıyla büyük bir devrim yapıyor. Arap gençliği, AK Parti'nin Türkiye'deki başarılı
modelini kendi ülkesinde görmek istiyor. Dün Taraf'ta Neşe Düzel'e konuşan Ortadoğu'yu en iyi bilen gazeteci
Cengiz Çandar, niye Arap gençlerinin kendi ülkelerinde Türkiye modelini görmek istediklerini şöyle açıklıyor:
"Bugün Ortadoğu için müthiş bir örnek oluşturan 'Türkiye modeli' denen şey, aslında AK Parti iktidarındaki bir Türkiye demektir. Türkiye modeli, Kemalistlerin iktidarda olduğu bir Türkiye demek değildir. Ortadoğu'daki
Müslüman kitleler, AK Parti gibi
İslam referanslı bir partinin yönettiği laik, demokratik Türkiye'yi örnek olarak alıyorlar ve kendileri de Türkiye gibi bir başarı öyküsü olmak istiyorlar." Dolayısıyla AK Parti bu örnek modeli istese de bozamaz. İçkiye yasak getirmeyi düşünmek, küreselleşmenin bütün imkânlarını akıllıca kullanan AK Parti'yi model olmaktan uzaklaştırır. İşte İngiliz içki şirketi bu gerçeği görüyor olmalı ki, hiç endişelenmeden 2.5 milyar doları Türkiye'de içkiye yatırıyor.