Faiz lobisi ve Acemoğlu


Faiz paranın fiyatı olarak bilinir. Eğer para arzı sabitken para talebi artarsa, faizler de artar. Ama bizdeki faiz lobisi kolay para kazanmaya alıştığı için para talebini dikkate almadan sürekli yüksek faiz almak arzusunda. Oysa son dokuz yılda devletin iki yakası bir araya geldiği için kamu kaynaklı para talebi azaldı. Daha doğrusu kamunun, "dışlama etkisi" dediğimiz para ve sermaye piyasalarından aşırı para toplama eylemi ortadan kalktı. Böylece paranın fiyatı düştü. Dolayısıyla özel sektör daha ucuza kredi bulduğu için yatırımlarını çoğalttı ve bütün bunların sonucunda Türkiye'de refah seviyesi yükseldi. Ayrıca hatırlatalım, faiz haddi, para politikasının önemli bir aracı değildir. Faiz lobisi, faiz hadlerini sanki para politikasının en önemli aracı olarak sunmaya çalışıyor. Halbuki para politikasının en önemli aracı açık piyasa işlemleri dediğimiz merkez bankalarının bono alıp satması işlemidir. Çünkü para politikası zaten para arzını artırıp eksiltmek anlamına gelir. Dolayısıyla enflasyonla ve deflasyonla mücadele ederken para arzının miktarını ayarlamanız gerekir. Bunu da en iyi yerine getirecek araç açık piyasa işlemleridir. Mevduat munzam karşılık ayarlaması bile artık modası geçmiş bir uygulamadır. Bütün bunlar pekala bilinirken, birkaç gündür yazılı basında iktisatçı Daron Acemoğlu'nun "sıfır faiz olmaz" dediği tartışılıyor. Oysa Acemoğlu bu değerlendirmeyi, "uzun vadede sıfır reel faiz olmaz" şeklinde yapıyor. Ve söylediği de bazı durumlar hariç (ABD'de krizde nominal tahvil faizleri bile negatif oldu) doğrudur. Çünkü uzun vadede sıfır reel faiz nedeniyle tasarruf sahipleri ödüllendirilmedikleri için tasarruf etmekten kaçınır. Acemoğlu'ndan alıntılanan bu sözleri, faiz lobisi, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 12 Haziran seçimleri öncesinde söylediği "hedefimiz sıfır reel faiz" açıklamasına bir cevap olarak kullanmak istiyor. Oysa Erdoğan, ABD ve AB'de negatif olan kısa vadeli reel faizleri dikkate almış ve Türkiye'ye aşırı sıcak para girişini önlemek amacıyla kısa vadede reel faizlerin sıfır olmasını önermişti. Çünkü enflasyondan arındırılmış faiz anlamına gelen "reel faizler" yüksek düzeyde olursa sıcak para girişi artar, paranız aşırı değerlenir. İhracatta rekabet gücünü kaybedersiniz. Zaten bir yıl öncesine kadar Merkez Bankası'nın izlediği bu yanlış para politikaları nedeniyle cari açığın arttığını unutmayalım. Nitekim Başbakan Erdoğan, artan cari açığı dikkate alarak, doğru olan faiz politikasını dile getirdi. "Hedefimiz, kısa vadede sıfır reel faiz" diyerek sıcak para girişine izin verilmemesini önerdi. Kaldı ki ekonomistim diyenler şunu bilir, uzun vadede reel faizin sınırı ekonominin büyüme hızıyla kısıtlıdır. Çünkü vergi tabanı bir ekonominin reel büyüme hızıyla orantılı olarak çoğalır. Eğer reel büyüme hızından daha yüksek reel faiz öderseniz kamu borçlarını geri ödeyemezsiniz. Anlayacağınız, sürekli faiz artışı isteyen faiz lobisi Acemoğlu'nun sözlerini çarpıtıyor. Faiz lobisi, ünlü bir iktisatçıyı kendi haksız taleplerini sanki destekliyormuş gibi göstermek istiyor. Halbuki Acemoğlu aynı konuşmasında, "Finansal sektörün politik gücü yüksek. Siyasetin hep onların isteği doğrultusunda yürümesi sağlıklı olmaz" diyor. Faiz lobisi acaba niye bu sözleri görmezden geliyor? İşlerine gelmiyor tabii. Lobi daha önce de buna benzer bir çarpıtmayı 2008 krizinde yapmıştı. O zaman da, Nobel Ödüllü bir iktisatçı olan Paul Krugman'ın Polonya'daki konuşmasında Türkiye'yi riskli ülkeler arasında saydığı yazıldı. Oysa Krugman o konuşmasında Türkiye'den bahsetmemişti bile. Nitekim ünlü iktisatçı haberi yalanladı da kurulan tuzağı böylece boşa çıkardı. Hatırlamakta fayda var.
<< Önceki Haber Faiz lobisi ve Acemoğlu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER