12 Haziran seçimlerinde
CHP-MHP koalisyonu hayali gerçekleşmeyen
kriz lobisi pes etmedi ve seçim sonrasında gene harekete geçti.
Merkez Bankası'nın (MB) gayet başarılı şekilde Türk parasına
rekabet gücü kazandırmasını kasıtlı olarak yanlış yorumlayıp, "dövize spekülatif atak var" söylentisini piyasalara yaymaya çalıştı.
Oysa dün MB maksimum 1 lira 64 kuruştan toplam 79 milyon dolar satın aldı. Şimdi kriz lobisinin sözcülerine sormak gerekiyor.
Dövize spekülatif atak olan piyasada bir MB döviz alımı yapar mı? Tabii ki yapamaz. Anlayacağınız kriz lobisinin
AK Parti düşmanlığı, doğrusu onlara bir
akıl kaybı yaşattırıyor. AK Parti öyle ayarlarını bozdu ki, bütün
ekonomik gerçekleri bir yana bırakıp artık gülünç duruma düşüyorlar.
Gelelim CHP'nin dün yaptığına...
Ergenekon sanığı milletvekillerinin serbest bırakılmadığını bahane ederek, CHP milletvekilleri Meclis'in açılışında
yemin etmedi. Zaten CHP, ülkeyi bürokratların yönettiğine inanır ve öyle devam etmesini ister. CHP yasaların da bugüne dek bürokratlarca yapıldığını ve bugünden sonra da bürokratlarca yapılması gerektiğini düşünerek milletvekilliği yeminini etmedi. Oysa yemin edip yasaları yeniden yapmak ve yeni hukuk oluşturmak siyasetçinin görevidir. Ama memur CHP bunu bir türlü anlayamıyor.
CHP'nin belki de bir başka amacı var. Çünkü seçim öncesinde Taraf'ta Neşe Düzel'e konuşan
Diyarbakır Barosu Başkanı
Emin Aktar, kendisinin katıldığı bir düşünce olmasa da
PKK ve
Kürt sorununun çözümüne direnecek statükocu çevrelerin, çözüm için Öcalan'ın hapisten çıkarılması karşılığında Ergenekoncuların salıverilme denklemlerinin kurulduğunu açıklamıştı.
Ardından SODEP Başkanı Hüseyin
Ergün yine Taraf'ta Neşe Düzel'e Ergenekon'u,
Balyoz ve PKK'yı affedip bu toplumda artık
temiz bir sayfa açmak gerektiğini ileri sürdü. Anlayacağınız, siyasi çevrelerde dillendirilen, tartışılan bu konunun Ergenekon ayağı biraz da CHP tarafından tasarlanmış gibi görünüyor. Çünkü
aday gösterdiği
Ergenekon sanıkları hapisten çıkarılmadı diye dün Meclis'te yemin etmeyen CHP, Ergenekon örgütü için "nerede o? Gösterin ben de üye olacağım" diyen genel başkanı Kılıçdaroğlu'yla birlikte
darbe girişimlerini ve
Hrant Dink,
Rahip Santoro,
Danıştay, Zirve katliamlarını
hesap sormadan kapatmak niyetinde gözüküyor.
Gelelim dün yaşanan bir başka olaya...
JP Morgan yatırım bankası, 21 Haziran
raporunda, "cari açık ve enflasyon riskleri var" diyerek, yatırımcıya
Türkiye varlıklarını azaltmalarını önermişti. Aynı JP Morgan dün, daha raporunun mürekkebi kurumadan, "Ne yapalım, işte biz de yanılırız" diyerek, Türkiye hakkındaki görüşünü değiştirdi ve Türkiye'de cari açık ve enflasyon riski olmadığını açıkladı.
Petrol fiyatlarındaki gerilemenin Türkiye'de enflasyonu 1.5 puan, cari açığın milli gelire oranını ise 1.8 puan gerileteceğini belirten JP Morgan, yatırımcılara, şu anda Türk hisse senetlerinin çok
ucuz olduğunu ve almalarını
tavsiye etti. Dün yayınlanan bu rapor, yemin etmeyerek
piyasaları da gereceğini düşünen CHP'yi herhalde epey germiştir. Aynı
soğuk duş etkisini kriz lobisi de yaşamıştır tabii.
Anlayacağınız, AK Parti'yi iktidardan uzaklaştırmak için önümüzdeki günlerde kriz lobisi daha pek çok girişimde bulunacak. Ama hükümet bütçede mali disiplini bozmadığı sürece hiçbir şey yapamazlar.
Stres testi sonuçları da bunu gösteriyor. Bir iç ya da dış şok halinde, dolar/TL kuru yüzde 40 yükselse bile, bankaların öz sermayeleri yeterli olmaya devam ediyor. Kriz lobisi ve CHP el ele verip ne yaparsa yapsınlar ekonomide kriz çıkartamazlar. Siyasette ise bol bol kriz çıkarıyorlar ve bunu da hep beraber ibretle ve büyük bir bıkkınlıkla izliyoruz zaten.