Bankalar işsizliği arttırdı


Bankaların 2009 yılı verileri dün açıklandı. Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu Başkanı Tevfik Bilgin, basın toplantısında bankaların kârlarının bir önceki yıla göre yüzde 49 oranında arttığını belirtti. Bankaların, 2008’de 13,4 milyar lira olan kârları, 2009’da 20 milyar liraya yükseldi. BDDK Başkanı, bankacılık sektörünün rakamlarını açıklarken insan unsuruna pek yer vermedi. “Bankalar, kârlarını arttırırken toplum bundan ne kazandı” sorusu cevapsız kaldı. Sorulmayan ve cevabı verilmeyen bu soruyu biz soralım. Peki, bankalar kârlarını arttırırken toplumsal sorumluluklarını yerine getirdiler mi? Getirmediler mi? Hayır. Getirmediler. Türkiye’de faaliyet gösteren 49 bankada 2008 yılında yurtiçinde 182 bin 28 kişi çalışıyordu. 2009’da çalışan sayısı 181 bin 466’ya geriledi. Yurtdışı şubelerde çalışan sayısı da aynı dönemde 593’ten 565’e düştü. Anlayacağınız bankalar kârlarını hızla yükseltirken personel sayısını azalttı. Pek çok kişiyi işten çıkarttı. Oysa bankalar şube sayılarını son bir yıl içerisinde yurtiçinde ve yurtdışında 9 bin 160’dan, 9 bin 498’e yükseltti. Şube sayısının artmasına rağmen çalışan personel sayısının azalması bankalar tarafından “elektronik bankacığa ağırlık verdik” diyerek açıklanabilir. Ama bu cevap bankaları sosyal sorumluluktan kurtarmaz. Çünkü ekonomik krizle mücadele ederken, krizi fırsat bilip, hem kârını arttırıp hem de personel çıkartmak işletmecilik ahlakına uygun bir davranış olamaz. Dün, TÜİK tarafından açıklanan, işsizlik rakamlarının, yüzde 13,1 olmasında bankaların davranışlarının küçümsenmeyecek payının olduğunu söyleyebiliriz. Gelelim bankaların ödeyecekleri vergilere... BDDK Başkanı, bankaların, 20 milyar liralık kârlarından, yaklaşık 5 milyar lira, vergi ödeyeceklerini belirtti. Halbuki daha fazla vergi ödemeleri gerekiyor. Çünkü, bankalar, vergi matrahlarını düşürmek için olmayan riskler yaratıp fazla karşılık ayırdılar. Böylece kârlarını düşük gösterdiler. Ayrılan bu “gereksiz karşılıkların” yeniden incelenmesinde fayda var. Çünkü haksız elde edilen kazançların vergilendirilmesi, vergi politikasının temel unsurudur. Bankalar niye haksız kazançlar elde ettiler? Bir örnek verelim. “Kredili mevduat hesabı” belki duymuşsunuzdur. Bu hesaptan, banka, sizin için sıkışık olduğunuz dönemde bir ödeme yaparsa, yüzde 50 faiz alıyor. Yani hastanenin acil servisine gittiğinizde, normal sağlık hizmeti ücretinin, beş katı talep edilmesi gibi bir şey, bu yapılan. Ahlaki değil. Bu şekilde tahsil edilen yüksek faiz oranı “haksız kazanç” elde etmeye girer. İşte bu nedenle, banka kârlarının, içinde bulunduğumuz koşullarda doğru olarak tesbit edilip vergilendirilmesinde toplumsal fayda var. Çünkü artık özel sektörde “yatırım kararları” verilirken toplumsal fayda dikkate alınıyor. “Çok kârlı” olsa bile, ülkeler, çevreyi kirleten yatırımlara izin vermiyorlar. Bankaların çevreyi kirletmesine biz de izin vermeyelim.
<< Önceki Haber Bankalar işsizliği arttırdı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER