Amerikan derecelendirme şirketi
Moody's, dün,
İrlanda'nın notunu indirince
Avrupa Para Birliği ülkeleri için yeni bir telaş başladı.
Yunanistan,
Portekiz, İrlanda,
İspanya ve İtalya'da yaşanan devlet maliyesiyle ilgili krizler, euronun sürdürülebilirliğinin esaslı bir biçimde sorgulanmasına neden oldu.
Öyle ki, Harvard Üniversite'sinden Niall Ferguson, Avrupa'nın bir an önce federal devlete dönüşmesinin şart olduğunu ileri sürdü.
Ferguson haksız değil. Avrupa hemen bir federal devlete dönüşmeli, çünkü Avrupa
finans sistemi, para birliğinden dolayı bankalar yoluyla biribirine bağlandı. Ülkelerin devlet borç senetleri risk gözetilmeksizin bankalarca satın alındı. Portekiz, Yunanistan ve İrlanda devlet borçlanma senetlerinin sadece
Alman bankalarının portföylerindeki tutarı bile
Almanya milli gelirinin yüzde 4'üne ulaşıyor.
Bu durumda ülkelerin farklı maliye politikaları izlemeleri artık sistemin dengesini iyice bozuyor. Eğer Avrupa ayakta kalmak istiyorsa hemen ABD'de olduğu gibi federal bir devlet yapısına geçip, tek bir maliye politikası izlemesi gerekiyor. Zira farklı maliye politikaları riskleri çoğaltıyor.
Anlayacağınız, Avrupa'nın mevcut durumu hatalı, sistem böyle daha fazla devam edemez. Çünkü Avrupa'nın entegrasyon süreci; serbest ticaret bölgesi, gümrük birliği, genel piyasa, parasal birlik ve siyasi birlik olarak beş aşamada bütünleşme olarak planlandı. Beş aşamanın dördüncüsü olan para birliği, siyasi entegrasyonun ardından gelmeliydi. Para birliği dördüncü aşama değil, belki de beşinci aşama olmalıydı. Yani ortak para politikasına geçilmeden önce siyasi birliğin gereği olan ortak maliye politikasına geçilmeliydi.
Hatta Avrupa parası euroyu eleştiren ve sürdürülemeyeceğini ileri süren ünlü iktisatçı Milton Friedman ölmeden önce yaptığı bir röportajda "arkasında güçlü bir ordu olmadan güçlü bir para birimi olmaz" diyerek Avrupa'da tek bir maliye olması gerektiğini açıkça söylemişti. Çünkü "merkezi maliye" merkezi Avrupa ordusunun kurulmasını da gerektiriyor.
Aksi takdirde gereksiz
silah yatırımı yaparak, gelişmiş ülkeler çevre ülkeleri gereksiz silah alımlarına iterek silah pazarı haline getiriyorlar.
Bu da israfa neden oluyor.
Halbuki tek bir ordu olsa Almanya zorla Yunanistan'a denizaltı satamayacak.
Çünkü ortak
savunma politikası izlenecek. Hatırlanacaktır, Yunanistan'ın
bütçe açığının önemli bir kısmı her yıl harcanan 10 milyar dolarlık silah harcamasına bağlanıyor.
Mevcut durum aslında
Türkiye'yi de olumsuz etkiliyor. Yunanistan'a satılan silahları Türkiye de almaya mecbur bırakılıyor.
Böylece Türkiye de gereksiz yere silah harcaması yapıyor.
Gelelim Avrupa'da yaşanan mali krizlerin dünya ekonomisine etkisine… İrlanda'nın notunun düşmesi, İtalya'nın mali krizi
piyasaları olumsuz etkileyeceği düşünülürken, Çin'den gelen haber dünya piyasalarında olumlu bir gelişmeye dönüştü. Bu yılın ilk üç ayında yüzde 9.7 oranında büyüyen Çin ekonomisi, yılın ikinci üç aylık döneminde de beklentilerin üzerine çıkarak yüzde 9.5 oranında büyüdü.
Peki Çin ekonomisindeki
büyüme niye önemli? Önemli çünkü Çin, Türkiye ve diğer
gelişmekte olan ülkeler artık dünya üretiminin yarısından fazlasını yapıyorlar.
Bu bakımdan Çin, Türkiye,
Brezilya,
Hindistan,
Rusya,
Meksika ve
Güney Kore'nin büyümesi Avrupa'dan daha önemli oluyor. Gelişen ülkeler büyümeye devam ettiği sürece dünya ekonomisinde artık sorun yaşanmayacağı anlaşılıyor.
Bu yüzden Çin ekonomisinin dün açıklanan büyüme rakamının dünyaya yaptığı etki, bize gelişmiş ülkelerin önemini kaybettiğini gösterdi.
Niye derseniz...İtalya'da fert başına gelir 10 yıldır artmıyor ama Çin'de 2002'de fert başına bin 20 dolar olan gelir sürekli artıyor. 2011'de fert başına gelir 4 bin 283 dolara yükseldi. Bu da bize dünya ekonomisinde artık Çin'den gelen haberlerin niye bu kadar belirleyici ve etkili olduğunu gösteriyor.