ABD ekonomisinde borçlanma tavanı krizi politik bir manevrayla çözüldü. Fakat "ABD ekonomisi nasıl yaşatılacak" sorusunun cevabı henüz verilmedi.
Durum çok da iç açıcı değil. ABD ekonomisinin büyümesini sağlayan iç talep oldukça zayıf. Çünkü ABD'li ailelerin borçları çok yüksek. Hane halkı borçlarının toplamı, milli gelirin yüzde 107'si düzeyinde olduğu için aileler fazla
tüketim yapamıyor.
Bu da iç talebi çok daraltıyor tabii.
O halde ne yapılacak? Bu soruya
cevap verebilmek için ABD ekonomisinin yeni bir strateji belirlemesi gerekiyor.
Bu yeni stratejiye göre, iç
pazar tıkandığı için küresel pazara daha çok tüketim malı satılması planlanıyor. Mesela Çin, milli gelirinin, yüzde 60'ını ihracattan elde ederken, ABD milli gelirinin sadece yüzde 25'ini ihracattan sağlıyor.
Bu nedenle, ABD'nin eylüldeki G-20 toplantısına getireceği yeni öneriler var.
Bu önerilerden biri şu... Çin,
Türkiye,
Hindistan,
Brezilya, G.
Afrika,
Meksika,
Rusya, G.
Kore ve Endonezya'nın iç pazarlarının ABD tüketim mallarına açılması istenecek. Saydığımız dokuz
ülke halen ABD
ihraç mallarının yüzde 15'ini satın alıyor.
Oysa bu ülkelerin gelecek on yılda dünya
ekonomik büyümesinin yüzde 70'ini sağlayacağı tahmin ediliyor.
Bu tahmine göre, gelişen bu dokuz ülkenin fakirlikten kurtulan ve zenginleşerek orta
sınıfına katılan vatandaşları bundan böyle daha çok tüketecek. Sadece Çin'de 500 milyon insan fakirlikten kurtuldu. Hindistan da aynı yolda.
İşte bu nedenle bu ülkelerin iç pazarlarını ABD mallarına açmaları isteniyor. Böylece yeni orta sınıfların tüketiminin bir kısmını ABD sanayisinin sağlaması düşünülüyor. Aksi takdirde ABD ekonomisi varlığını sürdüremeyecek.
Peki ABD dünyanın yeni orta sınıflarına ne üretip satacak? Yüksek teknolojili tüketim malları ve yeşil enerji ürünleri yeni stratejinin tüketim malları olarak sayılıyor. Mesela Apple'ın
iPad'leri ABD ekonomisi için bir kurtarıcı olabilecek. Çünkü yeni orta sınıf bu ürünü talep ediyor. Bir iPad satışından ABD'ye 80 dolar kâr kalıyor. iPad üreten Asyalı üreticilere ise bir iPad satışından sadece 4 dolar kâr payı veriliyor.
ABD'nin bu türden çok kârlı ürünleri var.
Yine tüketim mallarına örnek olarak ABD'den ihraç edilen
tahta yemek çubukları (chopsticks) Uzakdoğu restoranlarında günde 2 milyon adet tüketiliyor. Bu tür ürünler ABD ekonomisine yeni küresel pazarlar sağlayacak.
Peki ABD eylüldeki G-20 toplantısına başka ne tür öneriler getirecek? Gelişmekte olan ülkelerin iç pazarlarının ABD mallarına açılması isteğinin yanı sıra, ABD, küresel finansal standartların da belirlenmesini talep edecek. Çünkü dünya ekonomisinin büyümesi ve ABD tüketim mallarının küresel pazarlarda satılması için muhtemel finansal krizlerin gelecekte önlenmesi gerekiyor. Dolayısıyla yeni finansal mimarinin oluşturulması zorunlu oluyor.
Gelelim yeni planın nasıl değerlendirildiğine...
Bu yeni plana,
İngiltere eski Başbakanı
Gordon Brown "
Küresel New Deal" diyor. Hatırlanacaktır, 1929 büyük bunalımının ardından Başkan Franklin D. Roosevelt'in, yüzde 4'ten 25'e çıkan işsizliği düşürmek, ekonomiyi tekrar eski seviyesine getirmek ve finansal sistemi yeniden yapılandırmak için aldığı kararlara "New Deal" adı verilmişti. İşte bu "New Deal" sadece ABD'nin sınırlarıyla yetinmeyeceği için küresel düzeyde planlanıyor.
Peki Türkiye, eylülde G-20 toplantısında önüne gelecek bu yeni plana karşı nasıl tavır almalı?
Türkiye, ABD tüketim mallarına iç pazarların açılması önerisine karşı mutlaka ABD iç pazarının da Türk mallarına açılmasını şart koşmalı.
Çünkü ABD iç pazarını Türkiye'nin tüketim mallarına bir türlü açmaya yanaşmadı. Tekstildeki kotaları yıllardır kaldırmadı. Türkiye'nin
demir ve çelik ihracatına sınırlamalar getirdi.
Türkiye, ABD iç pazarı Türk mallarına açılmadan yeni plana kesinlikle "
evet" dememeli.
Zira ABD iç pazarı Türkiye'nin ihraç malları açısından çok önemli. İç tüketimi azalsa da 312 milyon nüfusu olan ABD'ye Türkiye'nin satacak çok malı var. Bu pazarlık fırsatını Türkiye'nin kaçırmaması gerekiyor. ABD ile "kazan-kazan" ilişkisi kurulmalı, o kazanırken, Türkiye de kazanmalı. Türkiye'nin artık dünyadaki önemli oyunculardan biri olduğu unutulmamalı.