Kurban
Bayramı'na yaklaşıyoruz. Yarın arefe, ardından bayram. Arefe, "bilmek, tanımak, idrak etmek" manalarına geliyor.
Allah'a imanla serfiraz bahtiyar kulların, Hakk'ın irfanına erecekleri, O'nu vicdanlarının derinliklerinde duyup tanıyacakları gündür Arefe. Hakiki bayramın bir öncesidir. O gün milyonlarca insan
Arafat meydanında bir araya gelir. Ma'rifetin doruklarına ulaşma heyecanıyla gözyaşları ceyhun olur. Kelimeler hıçkırıklara karışır. Herkes, dua demetini ulu dergâha sanki elleriyle takdim ediyormuş gibi yüreği kıpır kıpırdır.
Arafat ovası, ilahî tecellilerin en taşlaşmış kalplerde bile hissedildiği müstesna bir güne şahitlik eder. Duanın reddedilme ihtimali yoktur o gün. Çünkü her şeyin Sahibi kapıları ardına kadar açmış,
sema ehli kafileler halinde yeryüzüne gönderilmiştir. İnsanlar, kendilerine ait her şeyden -elbiselerinden bile- azade olmuş, iki bez parçasına sarılarak huzura en yalın halleriyle gelmişlerdir. Allah ile kul arasında gölge edecek hiçbir arizî unsur kalmamıştır. Öyleyse dem bu demdir.
Vakit dua vaktidir.
Hacılar oradan biz buradan dualarımızla, niyazlarımızla Ma'rifet yamaçlarına doğru yelken açmalıyız. Arefe gününü
Kadir gecesi gibi değerlendirmeli, herkesi duaya, zikre
teşvik etmeliyiz. Sesimizi en ücra yerlere ulaşacak kadar yükseltmeli ve "Allah aşkına, gelin bir de duanın gücünü kullanalım; gönülden Allah'a yalvaralım!" diye haykırmalıyız. Milletimizi ve bütün Müslümanları bu çok özel günde Hakk'ın kapısında tazarru ve niyazda bulunmaya davet etmeliyiz.
Gelin dişimizi sıkıp hiç olmazsa bu geceden sonra, her gece teheccüde kalkalım.
Kadın-erkek hepimiz önce gecenin zulmetini birkaç rek'at namazla aydınlatalım. Sonra da bütün samimiyetimizle dergâh-ı ilahîye el açalım; büyük-
küçük acı ve ızdıraplarımızı, arzu ve isteklerimizi bir bir Cenâb-ı Hakk'a şerh edelim. Bizi gören, soluklarımızı duyan, içimizden geçenleri bilen ve iniltilerimizi değerlendiren her şeye Kâdir, her şeye
Hâkim, istediğini istediği gibi yapan, yaptığı her şeyde farklı hikmetler gözeten Mevlâmızın varlığını düşünelim; O'nun merhameti, iradesi, meşieti sayesinde her şeyin üstesinden gelebileceğimiz inancıyla gerilip bir kez daha O'nun kapısının tokmağına dokunarak inleyelim..
Her birimiz önem verdiğimiz ve gönlümüze uygun bulduğumuz bir duayla güne başlayalım. Kulûbu'd-Dâria'dan dualar okuyalım. Şâh-ı Nakşibend'in evrâd-ı kudsiyesi,
Ahmed Rufaî hazretlerinin tazarruları,
Abdülkadir Geylânî'nin kudsi virdleri, Hasan Şâzilî'nin duaları ya da İmâm-ı Rabbânî, Hâce-i Ahrar, Ebu'l-Hasen Harakânî, Mevlâna Hâlid ve Hazreti
Bediüzzaman gibi Hak dostlarının hususî niyazları ile Yüce Dergâh'a yönelelim. Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz'den şerefsudûr olmuş münacâtları ve
Cevşen-i Kebîr gibi meşhur duaları kendi arzu ve isteklerimize şefaatçi yapalım. Bu virdleri müteakiben, dertlerimize bir derman göndermesini, yaralarımızı
tedavi etmesini ve müslümanları mazlumiyetten, mağduriyetten, mağlubiyetten kurtarmasını
mübarek Arefe hürmetine, imanımızı, irfanımızı, yakînimizi, teslimiyetimizi, sadakatimizi artırmasını Cenâb-ı Hak'tan dilenelim.
Arefe gününü bin tane İhlâs'la zinetlendirmek, bayramın ilk günü sabah namazıyla bayram namazı arasında on dokuz tane
Fetih Sûresi okumak da büyüklerimizin hususiyetle
tavsiye ettikleri ibadetlerden. Fetih Sûresini tek başına okuyamayacak olanların paylaşarak okumaları da mümkün. Bu arada Arefe günü sabah namazında teşrik tekbirlerine başlayacağımızı, bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar her farzın ardından sesli olarak okumamız gerektiğini unutmamak gerekiyor. Unutursak bir vacibi terk etmiş, vacibin sevabından mahrum kalmış oluruz.
Evet, önce Arefe geliyor sonra bayram. Muhterem
Fethullah Gülen Hocaefendi, bir sohbetinde şöyle buyuruyor: "Dünya itminana ermiş ruhlar için bir Arafat'tır. Dünyada geçen zaman da, bayrama nisbeten arefe günü gibidir. Gerçek bayrama gelince, o daha ötede, ötelerin de ötesindedir. Bu itibarla Arafat dolu dolu yaşanmalıdır. Hac esnasında Arafat'ı kaçıran insanlar, onu bir yıl sonra tekrar yakalayabilir. Fakat dünya-
ahiret teşbihi içinde verdiğimiz Arafat bir kere idrak edilir ve fevt edilince de bütün bütün kaçırılmış olur."
Öyleyse hakiki bayramlar için Arefe'yi iyi değerlendirmek gerek. Hepimizin Arefe'si dolu, bayramı mübarek olsun..