Borcunu öde, hak etmediğin şeyi de alma!


Nebiler Sultanı (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadislerinde bize şöyle bir nasihatte bulunuyor: "Allah size, analara isyânı, kız çocuklarının diri diri gömülmesini, (eda edilecek hukuk ve borçların) eda edilmemesini, (hak edilmedik şeylerin de) alınmasını haram kılmıştır. Güft u gûyu, (dedikodu) çokça sual sormayı, (şurada-burada) servet tüketip (israf etmeyi de) kerih görmüştür." Bu hadiste bize yönelik farklı farklı emirler vardır. Bu emirlerin her biri özellikle sosyal hayatımızı düzene koymaya matuftur. İlk emir anne hakkının gözetilmesine dairdir. Ayaklarının altına cennetin serildiği annelere karşı saygısızlıkta bulunma, serkeşlik etme, "ukûk-ı ümmehât" sözüyle ifâde ediliyor. "Ukûk"un bir manası da kesip atma olduğundan annesine başkaldıran evlat, sanki onunla arasındaki bütün hukukî münasebetleri kesip ve onu yalnızlığa atıyor gibi bir manayı hatırlatıyor. Burada aklımıza "Babaya isyan da aynı ölçüde haram olduğu halde, neden sadece anne zikredilmiştir?" şeklinde bir soru gelebilir. Bunun birkaç sebebi olabilir. Öncelikle anne, kadın olması itibarıyla himayeye muhtaçtır. Bir kısım zaafları vardır ve şefkatte erkeklerin önündedir. Fıtratlarındaki incelik ve mukavemetsizlikten ötürü de serkeşlikten daha çok ve daha çabuk müteessir olurlar. İkinci olarak, anneler çok narin ve kırılgandır. Çocuklarının üzerinde sayılamayacak kadar çok emekleri vardır. Onlar şefkat kahramanlarıdır. Karşılıksız severler çocuklarını; onlardan hiçbir beklentileri yoktur. Görecekleri bir kabalık, maruz kalacakları bir saygısızlık onların kristal kalplerini tuz buz eder. Bu sebeple kendilerini terk edilmiş ve yalnız hissederler. Allah Resûlü (aleyhi's-salâtü ve's-selâm) bu meselenin insanlığın en büyük yaralarından biri olduğunu gördüğünden tesiri kıyamete kadar sürecek bir uyarıda bulunmuştur. Bir diğer uyarı da kız çocuklarının diri diri gömülmemeleri konusundadır. Cahiliye devrinde, belli yörelerde ve toplumun belli kesimlerinde dünyaya gelen kız çocukları, büyük çoğunluğu itibarıyla diri diri toprağa gömülürdü. Bu vahşice âdeti, kimileri tuhaf bir cahiliye gayretiyle, kimileri geçim sıkıntısı sebebiyle sürdürüyorlardı. Bazıları da bunu servet ve sâmânlarının, kızları vasıtasıyla başkalarının eline geçmemesi için yapıyorlardı. Hangi sebeple yapılırsa yapılsın, bu bir vahşetti ve mutlaka önlenmeliydi, önlendi de. Ve önlenme istikâmetinde Kur'ân-ı Kerim ve Sünnet-i Sahîha'da bir hayli emir, saadet nüzûl ve şeref südûr oldu. Bugün de "töre" adı altında işlenen cinayetlere, belli yerlerde kız çocuklarının evlattan bile sayılmayacak kadar değersiz görülmesine bakınca bu uyarının da sadece o zamana ait olmadığı anlaşılıyor. Bir diğer uyarıda birbirine yakın ve alakalı iki hususa temas ediliyor. Birinci şıkta, edâ edilmesi gerekli olan hukuk ve borçların mutlaka ödenmesi; ikinci şıkta, alınması ve istenmesi şer'an yasak olan şeylerden uzak durulması ikazında bulunuluyor. Yani bir Müslüman'a verilmesi gerekli olan bir şeyi vermemek ve ondan alınmaması lâzım gelen şeyi almak haramdır, deniyor. Bu haramın çizgisi de ana-babaya başkaldırma, kız çocuklarını diri diri gömme çizgisiyle aynıdır. Aynı zamanda bu uyarılardan birincisini; zekât, sadaka ve fukaraya yardım gibi hakları yerine getirmek, ikincisini de, dilencilik ve gayr-i meşru alışverişlerde bulunmamak şeklinde anlamak da mümkündür. Günümüze bakan yönüyle bu uyarılardan, doğrudan doğruya zimmete geçirilen paraları, ödenmeyen çek ve senetleri, hileli iflas ve türlü spekülâsyonları anlamak mümkündür. Bir ikaz da basit dilencilikten, milletin dînî ve millî hislerini istismara kadar her türlü haksız talebe dairdir. Bütün gayr-i meşru yollarla elde edilen haksız kazançlar bu kategoriye girer. Şimdilerde resmî-gayr-i resmi, bir kısım sonradan görmelerin açık-kapalı, milletten menfaat taleplerini ve büyük-küçük mafya örgütlerinin, binbir türlü yollarla, yığınları soyup-soğana çevirdiklerini görünce bu ikazın da ne kadar taze olduğu anlaşılıyor. Bu kısa ve muhtevâlı hadîste, anne baba hukuku, evlat hukuku ve topluma karşı görevler hatırlatıldıktan sonra üç hususa daha temas ediliyor. Onları da inşallah önümüzdeki hafta anlamaya çalışalım.
<< Önceki Haber Borcunu öde, hak etmediğin şeyi de alma! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER