Bu nasıl bir "diyet" ise; öde öde bitmiyor..
Küresel krizi "onların" yüzü suyu hürmetine "teğet geçtiğimiz" öyküsünü öylesine sık tekrarlayıp beynimize kazıdılar ki; neredeyse "bankalar olmasaydı batardık" sanacağız.
2008'den bu yana ekonomi kan ağlarken "kâr rekorları" kırmakla kalmayıp,
kredi kartı kirliliği, yüksek
komisyon ücretleri, pahalı işlem tarifeleriyle övünüp, durdular.
Bugün gelinen noktada; Rekabet Kurulu'nun 8 bankaya yönelik soruşturması söz konusu. Şikâyetler; 8 bankanın aralarında "
promosyon karteli" kurması... Açık ifadeyle
maaş dağıtım ihalelerinde özel firmalara verilecek promosyon üzerinden centilmenlik (!) anlaşmasına varması...
Buraya kadar olan bitene bakıp; her
sektör gibi bankacılıkta da
rekabet dışı girişimlerin olabileceğine hükmedebilirsiniz.. Fakat bunu soruşturmak için Rekabet Kurulu'nun devreye girmesi üzerine işin "şova" dönüştürülmesi, başka dinamiklere işaret ediyor. Şöyle ki;
Küresel kriz "bizim sayemizde" geçti; bunun bir ödülü olmalı.
Eğer bizi "soruşturursanız" 7 milyar $ gider ki bu da sizler için iyi olmaz.
Borsa'daki aşağıya doğru seyir; bizi soruşturduğunuz için oldu, bankalarımızın değeri 1 günde 5.7 milyar $ eridi.
Bütün bu saçma sapan iddialar; "paranın ekonomideki stratejik konumundan" yararlanıp "finansal tiranlık" iddiasından başka bir şey değil.
Maksat, "promosyon karteli" kurarak rekabeti zedeleyen bankalar hakkında 8 Mart'ta verilecek kararı etkilemek...
Bu sayede bir yanda alikıran baş kesen üslubu sürdürecek diğer yanda "bizi asla soruşturamazsınız" algısı ve referansı yaratarak bundan sonrası için "özel imtiyaz" elde edecekler.
İki semt ötedeki şubeye para transferini dahi "
taksi tarifesinden" daha kazık hale getirmelerini bizzat Ali
Babacan eleştirince, geri adım atmak şöyle dursun; aba altından
sopa göstermeye devam ettiler.
Bu; nasıl olur? "Krizde dik durmamızı" bunlara borçluyuz (!) diye ödeyeceğimiz bedelin bir sınırı olmayacak mı?
Tıpkı Kaddafi'nin "üzerime gelmeyin, petrol kuyularını ateşe veririm" şantajı gibi, şimdi de bunlar; "bizi soruşturamazsınız, yoksa
piyasaları ateşe veririz" tehdidi savuruyor.
Borsa'daki iniş-çıkışın hikmetini "kendilerinden menkul" sanıyorlar. Oysa böyle bir şey yok ve eğer küresel krizin teğet geçmesinde bir payları var ise,
toplum olarak bunun karşılığını onlara, fazlasıyla ödedik.
Kamunun denetiminden, yargının soruşturmasından "yırtma" gayreti, beyhudedir ve finansal tiranlık rüyasındaki bankalar, fena halde yanılıyorlar.