Türk
Ordusu 4 ana ordudan oluşur:
1. Ordu’nun merkezi İstanbul’da, Selimiye’dedir. Daha çok Batı’dan gelebilecek tehlikelere karşı kurulmuştur. 2. Ordu’nun merkezi ise Malatya’dadır ve daha çok
Ortadoğu’dan,
Suriye,
Irak ve
İran üzerinden tehditler için örgütlenmiştir.
Erzincan merkezli 3. Ordu ise Sovyetler zamanında daha çok
Kafkasya bölgesinden gelebilecek tehlikeler için örgütlenmişti. 4. Ordu ya da ‘Ege Ordusu’ysa daha çok Yunanistan’a karşı kurulmuş, NATO dışında oluşturulmuş tek ordumuzdur.
ABD ise gerçek bir küresel güç olarak ordularını Türkiye’den daha farklı bir şekilde yapılandırmıştır. ABD tüm dünyayı savaş alanı saymış ve askeri gücünü 6 ana ordu şeklinde örgütlemiştir. Bunlardan Centcom Ortadoğu bölgesinden sorumludur; Eucom
Avrupa ve Rusya’dan; Northcom
Kuzey Amerika kıtasından; Southcom ise
Güney Amerika’dan sorumludur; Pacom
Pasifik Okyanusu bölgesine bakar; Africom’un sorumluluk alanı ise
Mısır hariç tüm
Afrika kıtasıdır. Bunların altında çeşitli kolordular da vardır.
Hedef Afrika’yı değiştirmek
Son günlerde en faal
Amerikan ordularının başında Africom geliyor. Africom Afrika’yı ‘değiştirebilmek’ için 2008 Ekim’inde kuruldu. Afrika ülkelerinin ABD’ye şüpheyle bakmalarının da etkisiyle Amerikalılar bu yeni orduya üs kurabilmek için
gönüllü bir Afrika ülkesi bulamadılar ve merkez Almanya’nın güneyi (
Stuttgart) oldu. Africom’a 3 ana göre verildi. Bunlar 1)
Petrol ve gaza ulaşımı sağlamak, 2) İslamcı şiddet gruplarını etkisiz hale getirmek 3) Afrika ülkelerini dönüştürmek.
Africom’da ABD, ‘
küçük ordu’ diyebileceğimiz farklı bir yöntemi denedi ve orduyu muharip güçlerden çok, daha etkili personelden oluşturdu. Africom personelinin % 25’den fazlası tarihçi, dil bilimci ve diğer uzmanlardan oluşuyor. Komutanlığın en önemli görevi Afrika ülkelerindeki ulusal ordular ile ilişkileri geliştirmek ve ABD Ordusu’na gerek kalmadan, yerel orduların gücü ile sonuç almak. Başka bir deyişle Amerikalılar maşa varken elini ateşe sürmek istemiyorlar ve Africom’dan Amerikan çıkarları için Afrika orduları içinde
işbirliği yapabilecek ortaklar bulmasını istiyorlar. Bu bağlamda ABD kıtadaki pekçok orduyu eğitiyor. Örneğin
Senegal ordusunun % 75’den fazlası Amerikan eğitiminden geçti bile. Libya’daki olaylar ABD’nin içişlerine karışma olasılığı konusunda bazı Afrika ülkelerini rahatsız ettiyse de, orduları eğitme programları son sürat deam ediyor. Bu bağlamda ABD özellikle Afrika’nın iki dev ordusu diyebileceğimiz
Nijerya ve
Güney Afrika ordularına özel bir önem veriyor .
Africom sadece orduları değil, Afrika elitlerini de eğitiyor. Bu bağlamda ‘hukukun üstünlüğü’, ‘
demokrasi’ vb. adlar altında kurslar veriliyor,
yönetici sınıf ile özel bir ilişki geliştiriliyor. Amerika’nın Afrika güvenliğinden anladığı en önemli husus onları dönüştürebilmek, serbest seçimlerin yapılabildiği, Amerika’ya dost ülkeler haline çevirebilmek. Amerikalılar bunun için olabildiğince az güç kullanmak istiyorlar, en azından olabildiğince az
ABD askeri gücüne ihtiyaç olsun istiyorlar. Buna da ‘ince güç’ ( smart power) diyorlar. Nitekim Tunus’ta ve Mısır’da değişim iç güçlerle, özellikle de orduların özel rolüyle gelmişti. Aynı şekilde Libya’da da değişim iç çatışmayla başladı, ancak beklendiği gibi gelişmeyen olaylar sonucunda NATO müdahalesi kaçınılmaz oldu. Ancak yine de Irak ve Afganistan’dan farklı olarak Libya’da da
Amerikan askeri ve parasından ziyade, yerel kaynaklar harcanarak bir mücadele veriliyor.
Africom şu sıralar Afrika’da üs kurmaya çalışıyor.
Liberya ve Fas buna yeşil ışık yaktı. Fakat ABD’nin askerlerini ve silahlarını Afrika’nın hangi köşesine yerleştireceğine henüz karar verilemedi. Şurası ise kesin: ABD, Ortadoğu’dan sonra Afrika’ya da bir daha çıkmamacasına yerleşiyor.