AK Parti Gaziantep milletvekili adayı Şamil
Tayyar,
CHP,
MHP ve
BDP arasındaki
işbirliğinin global
Ergenekon'un planlarının bir parçası olduğunu iddia etti. Tayyar, 1947 İtalya'sında anti-Amerikancıların revize edilmesi için uygulamaya konulan
senaryonun, bugün
Türkiye için de farklı şekillerde hayata geçirilmek istendiğini söyledi.
Eğitim-Bir-Sen' class='textetiket' title='Eğitim Bir-Sen haberleri'>Eğitim Bir-Sen Gaziantep Şubesi üyeleriyle buluşan
Şamil Tayyar, 1947'de İtalya'da, yakın tarihte de farklı bir şekilde
Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki ülkelerde uygulanan yöntemin Türkiye versiyonunun
12 Haziran seçimlerinden önce uygulandığı savundu.
Mısırlı Khairi Abaza ve ile Türk yazar Soner Çağatay'ın kaleme aldığı 'İslamcıları Sandıkta Yenmek' konulu makalede, Amerika'nın 1947'de İtalya'da komünistlerin ülkenin kontrolünü ele geçirmelerini önlemek için yaptığı bazı girişimlerin anlatıldığını söyleyen Tayyar, makalede, Türkiye ile ilgili de çarpıcı tespitler olduğunu ifade etti. Pentagon'un söz konusu makaleyi ABD büyükelçiliklerindeki görevli diplomatlara örnek doktrin olarak gönderdiğini anlatan Tayyar, Politik kültüründeki zenginlik sebebiyle Türkiye'yi kırılması zor, sert bir fındığa benzeten yazıda, Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerde İslamcı partilerin daha başarılı olduğuna dikkat çekildiğini belirtti. Bunun altında yatan en önemli sebebin de verilen değişim sözü olduğuna vurgu yapan yazıda, bu harekete karşı yapılması gerekenler anlatılıyor. Yıllar önce uygulanan yöntemlerin, Türkiye'de hayata geçirilmesi gerektiği ve bununla ilgili atılacak adımlarla ilgili bilgilendirmenin yapıldığı yazıyla ilgili değerlendirmede bulunan Tayyar da planın, bir taraftan
iktidar partisi karşısındaki muhalefet partilerinin harekete geçirilmesi ve bununla birlikte de illegal yapıların da bir kaotik ortam oluşturarak iktidar partisi karşıtı güçlü bir muhalefetin oluşturulması olduğunu işaret etti.
CİDDİ BİR KAYNAK TRANSFERİ SAĞLANIYOR
Tayyar, "Bir taraftan
PKK ve Ergenekon'un işbirliği ve buna bağlı olarak sokakların hareketlendirilmesi, kan gölüne çevrilmesi, Edirne'den Hakkâri'ye kadar Türkiye'nin o çok önemli bölgelerinde
eylemler yapılması, ama diğer taraftan da muhalefetin
teşvik edilmesi, AK Parti'nin heyecan verici projelerine karşı alternatif projelerin üretilmesi… Yani senaryo aslında son dönemde CHP, MHP ve BDP arasındaki işbirliğinin bütün kodlarını çok açık bir şekilde ortaya koyuyor. Hatta öyle ki, bugün
bedelli askerlik, YGS sınavının kullanılması,
aile sigortası gibi projelerin bile aslında sosyal proje olmanın ötesinde çok özel projelerin birer parçası olarak karşımıza çıktığını görüyoruz." şeklinde konuştu.
"YURT DIŞINDAN TÜRKİYE'YE TRANSFER EDİLEN ÇOK CİDDİ PARALAR VAR"
AK Parti'yi soyut kavramlar üzerinden vurmak, indirmek ve alaşağı etmenin mümkün olmadığının anlaşıldığını belirten Tayyar, AK Parti'yi iktidara getiren sebeplerden, yeni sebepler üreterek, bir alternatif üretmek ve diğer taraftan da sokakların hareketlendirilmek istendiğini kaydetti. Bununla birlikte çok ciddi bir şekilde kaynak
transferi sağlandığına da vurgu yapan Tayyar, "Bugün Kemal Kılıçdaroğlu'nun
İstanbul mitingine gemilerle insanları taşıdılar. Bir organizasyon başarısının ötesinde başka bir şey var. Türkiye'nin her yerinde binlerce insanı miting meydanlarına taşıyorlar. Bu çok ciddi bir
maliyet gerektirir. Son dönemde bizim yaptığımız tespitlere göre de
yurt dışından Türkiye'ye transfer edilen çok ciddi paralar var. Yani bunların güçlü bir şekilde bir merkezlere kanalize edildiğini görüyoruz. Hatta bir çok mitin meydanlarında, biz bunu en son CHP'nin Gaziantep mitinginde de gördük. Birçok gence, oraya gelen hanımlara, insanlara günlük 50 lira yevmiye vermişler. Birçok yerde de bu istihbarat raporlarında tespit edilmiş vaziyete. Bu kadar kaynağın sadece parti imkanıyla açıklanması mümkün değil. Yani, AK Parti'yi iktidardan devirmenin mümkün olmadığını gördüler. Şuanda bütün çabalarını AK Parti'yi 330'un altında tutabilecek bir rakama indirmek. 276-330 aralığında bir çoğunluk ortaya çıkarsa hem AK Parti iktidarının güçlü olmayacağını, hem yeni bir anayasayı yapamayacaklarını hesaplıyorlar. Onun için de her türlü argümanı, enstrümanı tümden seferber etmiş vaziyetteler." dedi.
"İPUÇLARI BİR ARAYA GETİRİLDİĞİNDE BÜYÜK BİR SENARYO İLE KARŞI KARŞIYAYIZ"
Global Ergenekon'un Amerikalı neonların,
İsrail lobisinin ve küresel sermayenin bir araya geldiği çok büyük bir yapı olduğunu söyleyen Tayyar, "Bugün
Devlet Bahçeli Diyarbakır'a gidiyor ve miting düzenliyor. PKK ile ilgili bir iki laf ediyor ama BDP ile ilgili ettiği tek bir laf yok. Yani düşünün, siz bütün siyasi stratejiyi bu
terörle mücadele ayıracaksanız. Sonra Diyarbakır'a gidip BDP ile ilgili tek laf etmeyeceksiniz. Sonra MHP'nin
Cizre teşkilatı BDP'ye geçecek. Hakkâri'de CHP miting düzenleyecek ve mitin meydanlarını BDP'liler dolduracak. Sonra
Elazığ il başkanı, 'AK Parti'ye fırsat doğacaksa oylarımızı MHP'ye verelim diyecekler. Sonra
Selahattin Demirtaş, 'Türk milliyetçiliğini temsil eden MHP'nin parlamentoda temsil edilmemesi eksik olur' diye açıklama yapacak. Şimdi bütün bu ipuçlarını biz bir araya getirdiğimizde gerçekten çok büyük bir senaryo ile karşı karşıyayız. Ben buna daha önce global Ergenekon demiştim. Global Ergenekon Amerikalı neonların, İsrail lobisinin ve küresel sermayenin bir araya geldiği çok büyük bir yapıdır. Türkiye'deki Ergenekon ve PKK ise bu yapının zaman zaman ihtiyaç duyduğunda konjoktürel olarak kullandığı birer
taşeron yapıdır. Bu meseleye böyle baktığımızda daha sağlıklı bir yolda ilerleriz diye düşünüyorum." açıklamasında bulundu.
"REŞADİYE VE İSKENDERUN BASKINI GLOBAL ERGENEKON EYLEMİ"
Global Ergenekon'un Türkiye'de zaman zaman harekete geçtiğinde yaptığı eylemlere de Reşadiye ve
İskenderun baskınını örnek veren Tayyar, "
Başbakan ekibiyle önemli bir görüşme için ABD'ye gidiyor ve gittiği gün Reşadiye'de ve hiç kimsenin beklemediği yerde pusu kuruluyor ve yedi askerimiz şehit oluyor. Şimdi şükürler olsun, derin yapılar ve çetelerle yapılan mücadele öyle aşamaya geldi ki oyun kurmakta zorlanıyorlar. Bu tür eylemler yapmakta zorlanıyorlar. Bakın 2002'den bu yana tek bir
faili meçhul cinayet var. En sonu Abdullah Gül'ün başbakan olmasından hemen sonrasında yaşanan
Hablemitoğlu cinayetidir.
Şemdinli olayları,
Danıştay cinayeti, Rahip Santero cinayeti,
Hrant Dink cinayeti, Malatya'daki
misyoner cinayetinin failleri ele geçirildi. 2007 den günümüze kadar da bu tarz bir eylem yok. Bu bile yürütülen mücadelenin başarısını göstermesi açısından çok önemli." diye konuştu.