Kılıçdaroğlu, İstasyon Meydanı'nda partisince düzenlene mitingde yaptığı konuşmada, geçmişte
Diyarbakır Cezaevinde büyük acılar ve travmalar yaşandığını, işkence yapıldığını ve
ailelerin perişan edildiğini belirterek, bu cezaevini müze haline getireceklerini söyledi.
Kente gelen gelen her yurttaşın Diyarbakırlı gençlerin çektiği acıları, o
hapishaneyi gezerek göreceğini bildiren Kılıçdaroğlu, ''Bunu şunun için söylüyorum. Geçmişimiz ve geleceğimizle yüzleşeceğiz, acılarımızı paylaşacağız. Biz
özgürlük ve
demokrasi istiyorsak, önce geçmişimizle yüzleşerek yapacağız bunu. Hapishaneyi müze yapacağız ve halka armağan edeceğiz. Her gelen geçmişte 'yaşanan dramları görsün' diye'' şeklinde konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, geçmişte büyük acılar yaşandığını hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti:
''
OHAL vardı burada. 'OHAL'i kaldırdık.' dediler. OHAL'in burada resmi adı kalktı. Şimdi Türkiye'de OHAL her yerde var. Doğuda, batıda, kuzeyde ve güneyde de var.
Recep
beyin iktidarında neler oldu. Diyorlar '
Faili meçhuller bitti.' 2003 ve 2010 yılı arasında
faili meçhullerin sayısı 110 kişi. 110 faili meçhul var ve halen aydınlatılamamış. 'Dur ihtarına uymadı' diye kolluk güçlerince vurulan ve öldürülen kişi sayısı 315. Cezaevlerinde
tutuklu ve hükümlü olup
tedavi için izin verilmeyen, bu yüzden hayatını kaybeden kişi sayısı 212'dir ve daha önemlisi, kişiyi suçluyorsunuz tutukluyorsunuz. Tutuklu sayısı 2005 yılında 28 bin kişi, 2009'da 52 bin 512 kişi. Daha bunlar mahkum olmamış. Yakalıyorsunuz, 'Haydi içeri' diyorsunuz. İçerde aylarca niçin tutuklandığını dahi bilmiyorsunuz.
Daha önemlisi sadece düşüncesini açıkladığı için 2010'un ilk 6 ayında 596 kişi yargılanıyor. Düşünce suçu işlediği için öngörülen
hapis cezası bin 219 yıl. 21'inci yüzyılın Türkiyesinde düşüncesini açıkladı diye bin 219 yıl hapis cezası istenir mi? Bunu isteyen hükümet demokrat olabilir mi? Özgürlükçü olabilir mi? Barışı ve kardeşliği getirebilir mi?
Taş atan çocuklara geliyorum. 'Taş attı' diye yüzlerce çocuk tutuklandı. 2009'da 177 çocuk 'taş attı' diye yargılandı. 772 yıl hapse mahkum edildi. Eski DGM'lerin adını değiştirdiler, yeni adı özel yetkili
mahkemeler. Bu mahkemeler olduğu sürece Türkiye'ye demokrasi gelmez, yargı bağımsız olmaz. Demokrasi ve özgürlük gelecekse her alanda gelmeli. İnsanlarımız düşünce,
inanç, kimliklerinden ötürü hor görülmemeli. Her insan eşit yurttaşlık temelinde beraber olmalı.''
Faili meçhullerin aydınlatılması için verdikleri 6 önergenin reddedildiğini, faili meçhullerin görmezlikten gelindiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, kayıpların bulunması için
komisyon kurma
tekliflerinin kabul edilmediğini bildirdi.
Kılıçdaroğlu, İstanbul'da kayıplarla ilgili bir derneği ziyaret ettiğini hatırlatarak, şöyle dedi:
''Ağlayan bir anne şunu söyledi: 'Çocuğum kayıp, onun öldüğünü, öldürüldüğünü biliyorum. Ama mezarını görmek istiyorum. Hiç değilse başında bir Fatiha okuyayım.' dedi. Gelsene uluslararası standartlarda bir komisyon kuralım. Gelsene, gelemez. Çünkü o değişim ve dönüşümden yana bir parti değildir. Bunların iktidarında da 100'ün üstünde faili meçhul var, kayıplar var.
AKP demokrat bir parti değildir. Yüzde 10 barajı 12
Eylül ürünü bir yasal
düzenleme.
12 Eylül hukukuna karşı mısınız? 'Yüzde 10 barajını indirelim' dedik. Geldiler mi? Çünkü bunlar demokrat değil. Milli iradeye inanmıyorlar. Çünkü bunlar başka partiye verilen oylarla kendi milletvekillerini çıkarıyorlar. Biz demokrat özgürlükçü ve halktan yanayız. Ey Recep
Tayyip Erdoğan gel kaldıralım yüzde 10 barajını. Sen darbelere karşısın değil mi? Biz de darbelere karşıyız. Bütün darbeler diyor ki; 'TSK'nın 35. maddesi var.' Ona dayandırıyorlar. O zaman gel bunu değiştirelim. 'Efendim siz popülizm yapıyorsunuz,
kanun teklifi veremezsiniz.' Arkadaşlara talimat verdim ve teklif verildi. AKP geldi mi? Gelmedi, gelemez özgürlükçü, demokrat ve yürekli değil. İnsan haklarından yana, kadın erkek eşitliğinden, çocuklardan yana, aile mutluluğundan, iş ve aştan yana değil AKP.''
-''DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ GETİRECEĞİZ''
Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi
özel yetkili mahkemelerden kurtaracaklarını dile getirerek, şöyle devam etti:
''Ne demek özel yetkili mahkeme?
Recep Tayyip Erdoğan'ın mahkemeleri, Recep Tayyip Erdoğan'ın savcıları... Özel yetkili mahkemeleri kaldıracağım. Halkın iradesine saygı göstereceğiz. Halkın iradesiyle seçilen belediye başkanları aylarca hapiste tutuyorlar. Hatırlarsınız kelepçelediler, sıraya dizdiler, fotoğrafını çekip medyaya
servis yaptılar. Eğer insanların iradesine saygılıysanız o insanları neden tutuklu tutuyorsunuz. O insanlar da avukatları da neden tutuklandığını bilmiyorlar. Çünkü
gizlilik kararı getiriyoruz. O nedenle bu ucubeyi de hukuk sistemimizden kaldıracağız. Daha özgürlükçü, uygar ülkede olması gereken yargı sistemini getireceğiz.
Bağımsız, insan haklarından yana bir yargı düzeni kuracağız. Düşünce özgürlüğü getireceğiz, Her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı bir Türkiye'yi ayağa kaldıracağız.
Bize 'Siz Hakkari'ye, Diyarbakır'a, Siirt'e, Bitlis'e, Sivas'ın ötesine gidemezsiniz' dediler. İşte geldik arkadaşlar. Ama bir şeyde haklılar onu söyleyeyim. Biz yeteri kadar Diyarbakır'a gelmedik. Sizinle yeteri kadar konuşmadık, dertlerinizi dinlemedik. Ankara'da oturduk 'Bize oy verin' dedik. Ama şimdi bunu değiştiriyoruz. Yeni bir
CHP, yeni bir anlayış, daha özgürlükçü bir parti, daha çok demokrasiyi içine sindiren bir parti. Size geliyoruz, ayağınıza geliyoruz. Daha çok geleceğiz, daha çok konuşup çayınızı içeceğiz.''