Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan,
Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda vatandaşlara "
Tarih şehri,
medeniyet şehri, kardeşlik şehri Diyarbakır'ı selamlıyorum. Diyarbakır
Mekke ve Medine'den sonra en fazla
sahabe yatan şehir. Öyle bir şehir ki 5. Harem-i Şerif'e sahip. Diyarbakır huzur, en çok da kardeşlik demektir" diye seslendi.
Erdoğan, "Sizin karşınızda
siyaset adamı yok, sizin karşısınızda sizden biri var. Kardeşiniz, kader arkadaşınız yol arkadaşınız, sessiz yığınların sesi kardeşiniz var. Samimiyetin diliyle konuşuyoruz" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan eşi
Emine Erdoğan, kızı
Sümeyye Erdoğan ile
Sağlık Bakanı Recep
Akdağ,
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdulkadir
Aksu,
Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet
Mehdi Eker, Diyarbakır Milletvekilleri
İhsan Arslan, Kutbettin Arzu, Abdurahman Kurt, Ali İhsan Merdanoğlu, Osman Aslan, AK Parti Diyarbakır İl Başkanı
Halit Advan ve AK Parti Diyarbakır milletvekili adaylarıyla birlikte platforma çıktı.
Diyarbakır'a
demokrasi ve hukuk için geldiğini anlatan Başbakan Erdoğan, "Daha önce geldim. O gün sizi yine tehdit ettiler ve korktular. Bizimle hasret gidermenizi engellemek istediler. Ama Diyarbakır bütün engellere rağmen yüzde 40 sandığa gitti yüzde 95
evet dedi. 12 Eylül'deki cesaretiniz için sizlere teşekkür ediyorum. Fakat bu BDP ve destekledikleri bağımsızlar bir tarafta demokrasi ve
özgürlük diyorlar. Sizin demokratik hakkınızı tehditle, korkutarak el koyuyorlar. Ey BDP sizin özgürlükten anladığınız bu mu? Biz milli iradeye, özgürlüklere, bırakın kendi kararını kendi özgür oyunu kullansınlar. Ama bunu yapamazlar, yapsalar biliyorlar başlarına neler geleceğini. Soruyorum şu an bunlara boğun eğmeyenlere ne oldu?
Kürt ve Zaza kardeşlerime ya da burada yaşayan Türk kardeşlerime ne getirdi? Bunlar bireysel saltanatlarını sürdüyorlar. Sizin karşınızda siyaset adamı yok, sizin karşısınızda sizden biri var. Kardeşiniz, kader arkadaşınız yol arkadaşınız, sessiz yığınların sesi kardeşiniz var. Samimiyetin diliyle konuşuyoruz. Statükonun diliyle değil, gönül diliyle konuşuyoruz. Biz Diyarbakır'da söylediğini Ankara'da
İstanbul'da unutanlardan değiliz. Allah'a hamdolsun her zaman milletin diliyle konuştuk" ifadelerini kullandı.
"HEPİMİZ SELAHADDİN-İ EYYUBÎ'NİN TORUNLARIYIZ"
Suriye'nin başkenti Şam'a defalarca gittiğini anlatan Başbakan Erdoğan şunları söyledi: "Nice zatların kabirleri orada. Hz. Bilal, Hz. Zeynep oradadır. Öyle bir kabir var ki bize bizi anlatır. Tarihin en büyük komutanlarından biri Selahaddin Eyyubi'nin kabirleri var. Evet işte o Selahaddin Eyyübi'nin türbesinde fatiha okuduktan sonra huzur içinde çıkarsınız. Yanında üç tane gül gibi daha
mezar var. Üzerinde 3 tane ay
yıldız var. Osmanlı'nın ilk hava şehitleri var. O şehitler öyle talihli ki Selahaddin Eyyubi gibi bir komutanın yanında yatıyorlar. Selahaddin Eyyubi bir tek namazını cemaatsiz kılmadı.
Kudüs işgal altındayken bir kez tebessüm etmedi. Sultan Selahaddin'in son haline bakın ve ibret alın. Böyle bir kumandanın etnik kökenin mezhebinin bir önemi olabilir mi? Böyle bir
sultan gönüllerin sultanı olmaz mı. Biz hep birlikte onun torunuyuz. Bizi birbirimize düşürenlere, benim için ne Türk ve Kürt milliyetçiliği var. Hepsi benim kardeşim canım ciğerimdir. Ama bunlar ne diyor, benim Kürt kardeşimin hangi sorununu çözdüler. Biz çözdük çözmeye devam edeceğiz. Yola böyle koyulduk. Bizi bölmek istiyorlar. Bu BDP ve
PKK Kürt kardeşimi seviyorlarsa sabah namazından çıkan imamı, neden
İmam Hatip öğrencilerinin kaldığı yurdu ateşe veriyor. Bunlar derdi başka. Kürtlerin dini
Zerdüştlük diyenler. Çanakkale'de hepsi
koyun koyuna yatıyor. Sarıkamış'ta yatıyor. Biz bu savaşları birlikte kazandık. Bu mücadele hep birlikte verdik. Diyarbakır biz ebediyen kardeşiz."
"DİYARBAKIR CEZAEVİ'NDE YÜKSELEN SESİ İSTANBUL DUYDU"
Kürtlerin yaşadığı acının kaynağının
CHP olduğunu savunan Başbakan Erdoğan, "Diyarbakır 5 koğuşta yükselen feryadı da İstanbul duydu. Statükonun neler yaptığını çok iyi biliyorum. Asimilasyon politikalarını da biliyorum. Ama dikkat edin artık sona erdi. Diyarbakır Cezaevi'nde oğlunu görmeye giden ancak konuşamayan annenin acısını biliyorum. Ama şimdi konuşuyor mu? Biz kader arkadaşıyız. Bu ülkede birlikte mazlum oldu. CHP'nin tem parti dönemini birlikte yaşadık. Kürt meselesinin patenti CHP'ye aittir. Kürt kardeşlerimin yaşadığı acının kaynağı CHP'dir. Ahmadî Xanî'nin eseri elimde. Bunu CHP yasaklamıştı. Biz
Kültür Bakanlığı olarak yayınladık. CHP nerede biz nerede? 9 yıl boyunca Kürt meselesinin çözümü için elimizden geleni yaptık. CHP Genel Başkanı dün buraya geldi. Kaç ay öncesine kadar bile Kürt diyemeyen biri şimdi ağzına
sakız yaptı. Çünkü sandığa günler kaldı. Biz Diyarbakır,
Mardin dedik onlar illa Siliviri dedi.
Kürtçe kitapları ve kasetleri bunlar yasakladı. Kürt kültürünü bunlar reddetti.
Asit kuyularını,
Ergenekon terör örgünü bunlar sahiplendi. Bunlar hangi yüzle buraya geliyor? CHP'ye BDP sahip çıkıyor. Dayanışma içindeler. Bunlara kucak açıyor.
Hakkari'de nasıl kucak açtı. Diyarbakır'da da öyle yaptı." ifadelerini kullandı.
"BDP'YE GÖRE APO PEYGAMBERDİR, BUNLARLA NAMAZLA İLGİSİ YOK"
Bu seçimlerin 'haddini bildirme seçimi' olacağını söyleyen Erdoğan, "Zılgıt da bizim horon da bizim. Zeybek de bizim
halay da bizim. Ulu Cami'de
kıblemiz neresiyse Süleymaniye'de Selimiye'de de kıble odur. Bunların
Cuma ile alakası yok. Cuma cem etmek demektir. Biz köyde cuma kılmayız. Hemen arka tarafta kendilerince cemaat oluşturuyorlar. İmamın liyakat sahibi olması lazım. Rastgele cuma kılınmaz. Birileri de tribünden izler gibi izlemeye geliyor. Bunların amacı dine fesat sokmaktır. Siz zaten açıklamışsınız Kürtlerin dini Zerdüştlüktür. Bunlara göre Apo peygamberdir. Bunlar fesatlıktır fitnedir. Bilmeyenler bilsin duymayanlar duysun. Bu bağımsızlara bu BDP'lilere
cevap verilmesi gerekir. Biriside çıkıp diyorki devletin imamının arkasından namaz çıkılmaz. Haddini bil haddini. Bu seçimler haddini bildirme seçimi olacak. Bunlar çete, bunlar
terörist, çocukların arkasına sığınarak oy devşirmeye çalışıyorlar" diye konuştu.
CHP'yi eleştiren Başbakan Erdoğan, "Kürtçe'yi bunlar yasakladı. Diyarbakır'daki işkencelere, asit kuyularına bunlar sahip çıktı. Biz 'Diyarbakır, Van' dedikçe onlar '
Silivri' dediler. Bir de 'yerini gösterin üye olacağım' dedi. Bunlar hangi yüzle karşınıza çıkıyorlar. Bunlara şimdi BDP sahip çıkıyor. Hakkari'de 157 oy aldılar sadece. Hakkari mitinginde BDP, CHP'ye kucak açtı. BDP'lilerden biri Elazığ'da MHP'yi destekleyeceklerini açıkladı.
Ses kaydı yakında çıkar. CHP ile BDP
sivil faşizm yapıyorlar" dedi.
"BDP, BU TOPRAKLARDA KAN OLSUN İSTİYOR"
Kepenklerin kapatılarak esnafın
ekonomik özgürlüğüne el konulduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, "Bu esnaflar Kürt değil mi? Bu nasıl Kürt sevgisi. Biz de öyle bir dert yok. Biz 'gençler ölmesin' dedikçe MHP ve BDP
Kürt sorunu biterse biz ne yapacağız dediler. Kürt meselesini büyük oranda çözdük, çözüyoruz. 2005'te ne dediysem bu sözlerin arkasındayız. Biz ölene kadar Kürt sorunuyla mı yaşayacağız? Biz demokratik
açılım sürecini başlattık. OHAL'i kaldırdık. Çekiç gücü gönderdik. Kürtçe serbest oldu mu? Terörden doğan zararları ödemeye başladık. Kürtçe propagandanın önünü açtık. 24 saat Kürtçe yayın yapılıyor. 'Analar ağlamasın' dedikçe onlar 'analar ağlasın' dedi. Kürt partililerime zarar veriliyor. Bu nasıl bir Kürtlerin yanında olmaktır. Benim grubum içinde 60 Kürt vekilim var. Kabinemde 4 bakanım Kürt. Biz 'şehit gelmesin' dedikçe MHP bunların üzerinden
rant sağladı. Diyarbakır'dan sesleniyorum BDP'ye Kürt sorunu biterse siz dışarıda kalacaksınız. Rantınız bitecek. Sizin acınız bunların rant kaynağı haline döndü. BDP, bu topraklarda kan olsun istiyor. Biz özgürlük getirdikçe bunlar rahatsız oluyor" diye konuştu.