CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu,
Türkiye'nin önünde ciddi sorunlar olduğunu belirterek, "Bu ciddi sorunları güçlerimizi birleştirerek yola çıkarak ancak aşabiliriz. Türkiye bizi bu ciddi hamleyi yapmak için bekliyor" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin 12 Haziran'da yapılacak milletvekili genel
seçimi için hazırladığı Seçim Bildirgesini genel merkezde düzenlenen toplantıda açıkladı.
Milletvekili adaylarının da tanıtıldığı toplantının başlangıcında, CHP'yi ve projelerini anlatan kısa filmin gösterimi yapıldı. Ardından da CHP'nin milletvekili adaylarının isimleri okundu.
Kılıçdaroğlu, toplantıda yaptığı konuşmaya ''Adaylarımızı tanıdık, umuyorum ki önümüzdeki seçimlerde bütün adaylarımız
ön seçimle gelecekler. Bunun çalışmasını yapacağız'' diyerek başladı.
Milletvekili adayı belirlemenin zor olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Burukluk yaşayanlar olacak ama hep beraber yaralarımızı sarıp yolumuza devam edeceğiz. Çünkü Türkiye'nin önünde ciddi sorunlar var. Bu ciddi sorunları güçlerimizi birleştirerek yola çıkarak ancak aşabiliriz. Türkiye bizi bu ciddi hamleyi yapmak için bekliyor'' diye konuştu.
CHP'nin sadece Türk si
yasal yaşamında değil, dünya
siyasetinde de çok önemli bir yere sahip olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''CHP ciddi değişimler dönüşümler yapan,
Cumhuriyeti kuran, devrimleri gerçekleştiren bir partidir. Attığı en önemli ve birinci adım budur. Sonra çok partili yaşama adım attı, hiçbir
baskı altında kalmadan kendi özgür iradesiyle çok partili yaşama geçti ve
iktidarı devretti. Bu ikinci büyük adımdır. Ve üçüncü büyük adımı sosyal
demokrasiyi Türkiye'ye getirerek attı. Sosyal demokrasinin özünde insan vardır. Siyaset insan için vardır. İnsanı yüceltmek, alın terine değer vermenin gereği olarak sosyal demokrasiyi getirdi ve önemli bir adım attı. Şimdi önümüzde dördüncü adım var. Demokrasi ve özgürlüğü getireceğiz. Demokrasi ve
özgürlük için yolumuza devam edeceğiz. Bizim temel felsefemiz,
hedefimiz, attığımız üç adımın devamı olarak çağdaşlaşmanın da gereği olarak dördüncü büyük adımı atacağız. Bunun için mücadele edeceğiz, bunun için iktidar olmamız gerekiyor.''
Demokrasi ve özgürlüğün gelmesi için yeni ve çağdaş bir anayasaya ihtiyaç olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''İlk yapacağımız iş birilerinin yaptığı gibi değil, bizim evrensel değerlere sahip olarak demokrasi ve özgürlüğü getirmemiz gerekiyor. Herkesin imrendiği ve 'Evet
Türkiye Cumhuriyeti çağdaş bir ülkedir, Türkiye Cumhuriyeti'nde demokrasi var, özgürlükler var, sabahın beşinde kimsenin kapısı çalınmıyor evi polis basılmıyor' diyecek. Bu özgürlüğü getireceğiz Türkiye'ye. Onun için biz ilk hamlemizi anayasa ile yapacağız. Ama anayasa yaparken öyle oturacağız da bir partinin mutfağında anayasa hazırlayacağız diye bir düşüncemiz yok. Geniş katılımlı herkesin üzerinde düşündüğü taşındığı düşüncesini özgürce dile getirdiği,
sivil toplumun bir anlamda fiilen çalışmalara katıldığı, üniversitelerin, baroların, meslek kuruluşlarının çalışmalara katıldığı
destek verdiği ve her yurttaşın eline aldığı zaman gururla elinde taşıyacağı, '
evet bu benim anayasamdır' diyeceği bir anayasayı yaşama geçireceğiz.''
''BASKILARA DİRENDİK, BUNDAN SONRA DA DİRENECEĞİZ''
CHP'nin eşitliği, katılımcılığı, kuvvetler ayrılığı ilkesini, alınterini ve demokrasiyi savunacağını kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Baskılara karşı direndik, bundan sonra da direneceğiz'' dedi.
Kılıçdaroğlu, baskıya karşı direnen kendileriyle aynı düşüncede olmayan bile olsa onun yanında yer alacaklarını belirterek, insanın en değerli varlık olduğuna ve farklı da olsa düşünceye saygıya inandıklarını ifade etti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Birilerinin baskılarıyla karar verip, birilerinin hoşgörüsüyle
beraat kararı veren bir yargı istemiyoruz.
Yargı kamu vicdanının temsil etmelidir'' dedi.
Yargının bağımsız olması ve evrensel kurallar içinde çalışması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Birilerinin baskılarıyla karar verip, birilerinin hoşgörüsüyle beraat kararı veren bir yargı istemiyoruz. Yargı, kamu vicdanının temsil etmelidir. Verdiği karar kamu vicdanında kabul görmelidir'' diye konuştu.
Güçler ayrılığı ilkesinin de çok önemli olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, bu çerçevede yargının bağımsızlığı ile ilgili ciddi projeleri, ciddi hedefleri ve ciddi öncelikleri bulunduğunu kaydetti.
Önce Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu değiştireceklerini bildiren Kılıçdaroğlu, Yargıçlar Kurulu oluşturacaklarını söyledi.
Bu kurulda, bakanın ve müsteşarın, yani siyasi otoritenin yeri olmadığını belirten Kılıçdaroğlu,Yargıçlar Kurulunun,
Teftiş Kurulunun bağlandığı bir otorite haline geleceğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, ''Siyasi otorite yargıçları denetlemeyecek. 'Git şu yargıca ceza yaz' demeyecek. Daha bağımsız, daha özgür bir yapı sağlayacağız. Yargıçlar Kurulunun ayrı bir bütçesi olacak. O bütçesiyle yola çıkacak. O bütçesini yasaların öngördüğü şekilde harcayacak. '
Maliye Bakanı bana izin verir mi vermez mi?' diye bir kaygı içerisine girmeyecek. Tam özgür, özerk, kamu vicdanını tam yansıtan bir yargıyı ayağa kaldıracağız'' diye konuştu.
Hedeflerinden birisinin de Adalet Akademisi olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, bu akademiyi de Yargıçlar Kuruluna bağlayacaklarını bildirdi. Sınavla seçilen yargıçların orada eğitileceğini belirten Kılıçdaroğlu, ondan sonra görevlerinin başına dönüp özgürce görev yapacaklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''12
Eylül ürünü olan devlet güvenlik mahkemeleri vardı. O devlet güvenlik mahkemelerinin adını değiştirdik, özel yetkili ağır ceza mahkemesi dedik. Doğal yargıçlık ilkesine aykırı. Bunu da değiştireceğiz. Özel yetkili mahkemeler olmayacak. Birilerin borazanı olan mahkemeler olmayacak, birilerinin talimatıyla hareket eden mahkemeler olmayacak.
Nasıl dünyada, sosyal demokraside, insan haklarında, özgürlüklerde evrensel kuralları benimsiyorsak, yargıda da evrensel kuralları benimseyeceğiz. Mademki biz özgür dünyanın bir parçası olacaksak. Yargıda da öyle olacağız. Yargımız da güven vermeli. 'Evet, Ankara'da yargıçlar var denebilmeli' Bunu sağlayacağız.''
YÜZDE 10 BARAJI
Adli Tıp Kurumunu da özerk bir yapıya kavuşturacaklarını ve siyasetin vesayetinden kurtaracaklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, orada da insanların özgürce görevlerini yapacaklarını ve kendi vicdanlarına göre raporlarını hazırlayıp yargı organlarına veya diğer organlara sunacaklarını ifade etti.
Geçen hafta genel seçimlerde yüzde on barajı olmasının getirdiği bir
kriz yaşandığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Düşünün, ben bir siyasal partiye oy veriyorum, ama o siyasal partiye verdiğim oy dolayısıyla o siyasal parti milletvekili çıkaramıyor, barajı aşamadığı için. Benim oyumla başka bir siyasi parti milletvekili çıkarıyor. Buna da
milli irade deniyor. Bunun adı, Türkçesi milli irade hırsızlığıdır, bu hırsızlığa izin vermeyeceğiz.
Mademki demokrasi diyoruz, mademki özgürlükler diyoruz, mademki çağdaş uygarlık diyoruz, mademki milli irade diyoruz, o zaman milli iradenini parlamentoya tam yansıması lazım. Hem
12 Eylül'e karşı olacaksın ya da karşı olduğunu söyleyeceksin ama sonra dönüp 12 Eylül'ün getirdiği bir yasanın arkasına sığınacaksın. Bunu kabul etmiyoruz. Yüzde 10 seçim barajını kaldırmak Cumhuriyet Halk Partisinin boynunun borcu olacak, bunu kaldıracağız.''
Önümüzdeki seçimlerde Türkiye'nin bütün illerinde ön seçim yapmayı hedeflediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, 12 Eylül döneminin getirdiği Siyasal Partiler Yasası'nı da değiştireceklerini, lider sultasını kaldıracaklarını, normal vatandaşın kendi milletvekilini seçmesinin yollarını açacaklarını kaydetti. Kılıçdaroğlu, ''Bu da benim sözümdür, sizin sözünüzdür. Bu sözün arkasında duracağım'' diye konuştu.
Demokrasi ve özgürlük derken sivil toplumun unutulmaması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sivil toplum örgütlerinde insanların
gönüllü olarak bir araya gelip ortak bir hedefe kilitlendiğini söyledi.
Sivil toplumları daha da güçlendireceklerini bildiren Kılıçdaroğlu, sivil toplumda kısıtlayıcı olmayacaklarını, destekleyici olacaklarını ve bu örgütlerin önünü açacaklarını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, ''Engelleyici olmayacağız, onların güçlenmelerinin yolunu açacağız.
Cezalandırıcı olmayacağız, tam tersine yüreklendirici olacağız. Onlar yüreklendirilecek ve yollarına devam edecekler. Sivil toplum anlayışımızda dışlayıcı değil, kapsayıcı olacağız. Herkesi kucaklayacağız. Bizim gibi düşünmeyebilirler, bizimle aynı dünya görüşünü paylaşmayabilirler. Ama unutmayalım ki, onların da bir hedefleri, bir söylemleri, bir düşünceleri var. Madem ki demokrasi, önce onları dinleyeceğiz. Önce onları dinleyeceğiz ki karşılıklı saygı dediğimiz kuralı toplumun her aşamasında yaşamımızda
egemen kılalım'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu,
TBMM'nin ihtisas komisyonlarında her yasa görüşülürken o yasayla ilgili düşünceleri olan tüm sivil toplum kuruluşlarını davet edeceklerini ve onların görüşlerini alacaklarını belirterek, böylece yasanın sadece TBMM çatısı altında oluşup bitmeyeceğini sivil toplumun da görüşünün alınarak toplumun desteğiyle çıkmış olacağını bildirdi.
İnsanın özgürlüğü için siyaset yaptıklarını ve insanın düşüncede, davranışlarında özgür olması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''baskılara son veren bir devlet anlayışının, düşüncelerini özgürce ifade edebilen bir insan modelinin egemen kılınacağını, toplumu rahatsız eden operasyonların son bulacağını'' söyledi.
''
Kürt yurttaşlarımızın kendi kimlikleri önündeki engelleri kaldıracağız. Onlar kendi kimliklerini, kültürlerini özgürce yaşayacaklar'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''
Faili meçhulleri aydınlatacağız. Kayıplar var, o kayıplar için de uluslararası kurallar neyse onun gereğini yapacağız. 21. yüzyılın Türkiyesi'nde ne kayıplar ne de faili meçhuller olacak. İnsana değer veriyorsak hiçbir insan kaybı olmamalı, hiçbir insan kör bir kurşuna hedef olup, yok olmamalı. Eğer insan kutsalsa, onun kutsallığına saygı olarak hem kayıpları hem faili meçhulleri aydınlatacağız. Failleri yargıya teslim edeceğiz. Bu CHP'nin demokrasi sözüdür.
Hali hazırda başbakan olan kişi.
Diyarbakır'a gidip 'size yeni bir
hapishane yapacağım' demişti. Diyarbakırlılar oy verirse, halihazırdaki
Başbakanımız onlara ikinci, üçüncü hapishaneyi de yapacaktır. Biz onlara hapishane değil,
fabrika sözü veriyoruz, mahkumiyet değil, iş-aş sözü veriyoruz. Bütün Doğu'ya, Güney
doğu'ya, bütün Türkiye'ye veriyoruz o sözü.
İşkence merkezi olarak bir dönem anılan Diyarbakır Cezaevi'ni, Toplumsal Barış Müzesi haline getireceğiz.''
''HİÇ KİMSE, BEN EŞİT MİYİM DEĞİL MİYİM DİYE BİR KAYGI DUYMAYACAK''
Kılıçdaroğlu,
Alevi vatandaşların da eşit yurttaşlık taleplerini bütün aşamalarda hayata geçireceklerini belirterek, ''Hiç kimse, ben eşit miyim değil miyim diye bir kaygı duymayacak. Bu ülkede yaşıyorsa, aynı havayı teneffüs ediyorsa, hepimiz eşitiz, özgürüz, hepimiz beraber çalışacağız'' diye konuştu.
Siyaseti kirlilikten arındırmak için dokunulmazlığı kaldıracaklarını ve Türk demokrasisi ''
dokunulmazlık ayıbından kurtaracakları'' sözünü veren Kılıçdaroğlu, ''Kürsü dokunulmazlığına eyvallah, başımızın üstünde yeri var, düşünceye eyvallah, kitap yazmaya tamam ama, ihaleye fesat karıştıran birisinin Türkiye'de millet adına söz söyleme hakkı var mı?
Hayali ihracat yapan birisinin parlamentoya çıkıp ta 'ben Türkiye'de milleti temsil ediyorum' demeye hakkı var mıdır?'' dedi.
İktidarlarının ilk 4 ayında Siyasi Ahlak Yasası'nı çıkartacaklarını, hedeflerinin toplumla barışık, toplumun güven duyduğu siyaset adamını egemen kılmak olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, toplumla siyasetçiler arasında var olduğunu belirttiği ''güvensizlik köprüsünü'' yıkacaklarını, vatandaşla siyasetçi arasında sağlıklı bir güven ilişkisi kuracaklarını söyledi.
Türkiye'nin yaklaşık 9 yıldır
AK Parti tarafından yönetildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, 9 yıllık tabloya bakıldığında üreten değil, tüketen bir Türkiye gördüklerini, işsizliğin temel bir sorun olarak kalıcı hale geldiğinin görüldüğünü kaydetti.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Küçülen kentleri görüyoruz. Bayburtlu kardeşlerim, milletvekili sayısı düşen illerin seçmenleri unutmasınlar ve kendilerine sorsunlar 'ne oldu bu Bayburt'a, ne oldu milletvekili sayısı düşen illere, niye biz böyle kan kaybediyoruz'. Soru sorarlarsa yanıtı çok açık, sizin kentinizde yaşayan yurttaşları göçe zorlayan nedir? İzlenen
ekonomik politika onları göçe zorladı. Kentiniz
büyümedi, milletvekili sayınız da düştü. Yine gitsinler en yakın adliyeye sorsunlar, o kentlerde büyüyen ne? Büyüyen icra takibi. O zaman ekonomi yönetiminde bir sorun var. Biz büyüyen Türkiye istiyoruz, bacaları tüten bir Türkiye istiyoruz, fabrikalarında alınteri döken işçiler istiyoruz.
İşsizlik dolayısıyla kahır çeken bir Türkiye istemiyoruz. Çocuklarına sabah kahvaltısı veremedi diye
intihar eden anneler istemiyoruz, herkesin ürettiği, çalıştığı, alınteri döktüğü, huzurlu ve mutlu bir Türkiye istiyoruz. Bunun yolu üretmekten geçiyor. Onun için üreten Türkiye, çalışan Türkiye, fabrikaları çalışan Türkiye,
rekabet ortamında alınteri dökerek, acımasız rekabeti aşan bir Türkiye istiyoruz.
Ekonomide üç sacayağımız var. Birincisi güçlü bir sosyal devlet istiyoruz. Siyasetin, ekonominin, yaşamın odağında da insan olması lazım. İnsan varsa her şey var, insan mutluysa toplum,
aile mutludur. onun için güçlü bir sosyal devlet bizim hedeflerimizden birisidir. İkinci ayağımız istikrarlı bir büyüme istiyoruz. Sıcak paraya teslim olan bir ekonomi istemiyoruz. İstikrarlı, kendine güvenen, özgüveni olan bir ekonomi istiyoruz. Sıcak paraya teslim olmamış, kendi iç dinamikleriyle büyümeyi sağlayan, uluslararası piyasaya açılan, dünyadan kopmamış, dünya için markalar yaratmış bir ekonomi istiyoruz. Üçüncü ayağımız rekabetçi bir ekonomi istiyoruz. Üretirsek bunların hepsi olacak. İlk kez Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir siyasi parti bir hedef koydu, yüzde 7 büyüme, Doğu,
Güneydoğu için yüzde 9 hedefi koyduk. Bütün köşe yazarları, 'iddialı hedef' dedi. Evet, biz iddialıyız, bir hedef koyacaksak adım gibi hedef koyacağız. Çünkü bizim gönlümüzde yatan bu ülkede herkesin zenginlikten nasibini alması, zenginlik vatandaşa dokunacak. O da pay alacak,
refah birileri için değil, toplum için olacak. Herkes refahtan pay alacak ki huzurlu bir Türkiye'yi ayağa kaldıralım.''
TEŞVİK UYGULAMA MÜSTEŞARLIĞI
Kılıçdaroğlu, her yıl 800 bin kişiye
iş imkanı sağlayacaklarını da belirterek, AK Parti'nin ekonomi politikasının işsizlik ürettiğini iddia etti. Herkesin refahtan pay aldığı bir Türkiye'yi
halkın iktidarında kuracaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, Teşvik Uygulama Müsteşarlığını kuracaklarını belirterek, iş adamlarının
teşvik almak için yaptığı bürokratik işlemlerin farklı kurumlara değil, tek bir müsteşarlığa başvurmasını sağlayacaklarını söyledi.
''
İş adamının önündeki bütün engelleri kaldıracağız, yeter ki sen yatırım yap
arkadaş, istihdam yarat, önündeki engelleri kaldıracağız'' diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Türkiye'de bürokrasiden şikayet eden iş adamını bırakmayacağız, bürokrasiden şikayet ortadan kalkacak. Biz iş adamlarımız, Mısır'a gitti, niye Mısır'a gidiyorlar? Türkiye'de
toprak mı kalmadı, fabrika yeri mi yok? Ürünlerini satamıyorlar mı? Buradan söz, Mısır'ın sağladığı bütün olanakların daha fazlasını Türkiye'de sağlayacağız. Onlar Doğu, Güneydoğu'ya gelsinler, yatırım yapsınlar, istihdam yaratsınlar yeter ki gerekirse
vergi dahi almayacağız.
KOBİ'lere, sıfır faizli
kredi vereceğiz. Ne kadar vergi veriyor, ne kadar sosyal güvenlik
primi ödüyor, diyelim 100 lira. 100 lira öderse bir yıl sonra bankadan 100 lira sıfır faizli kredi alacak.
Yatırım yapacak, istihdam yaratacak, bu proje Türkiye'yi ayağa kaldıracak projelerden birisidir.
İşveren vergisini ödeyecek, primini ödeyecek, nasıl olsa kredi olarak alacağım diye. Böylelikle devletin vergi, prim tahsis edemiyorum olayı kalmayacak. Her seferinde uygulanan politikalar nedeniyle borç batağına batıp da vergisini, sosyal güvenlik primini ödemeyen iş adamı için 2 yılda bir mali af da çıkamayacak. Ne kadar vergi verir, ne kadar sosyal güvenlik primi ödersem o kadar çok kredi alacak.''
''EN BÜYÜK BÜROKRATİK OPERASYONU BAŞLATACAĞIZ''
Kılıçdaroğlu,
Gelir İdaresi Başkanlığını da bağımsız, özerk bir kurum haline getireceklerini, tüm sosyal güvenlik primlerinin de Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından toplanacağını belirterek, ''Cumhuriyet tarihinin en büyük bürokratik operasyonunu başlatacağız. Milyonlarca kağıdı tedavülden kaldıracağız. İş adamı vergisini vergi dairesine, primlerini sosyal güvenlik kuruman verir. Bunun akılla bağdaşır yönü var mı?'' dedi.
İş adamlarının değişik kurumlara birden fazla
beyanname verdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, bu projeyle bürokraside Cumhuriyet tarihinin de en büyük tasarrufunu gerçekleştireceklerini vurguladı.
Kılıçdaroğlu, ''Gelir İdaresi Başkanlığı, millete
hizmet eden, vergileri adil toplayan, bürokrasiyi kaldıran, güçlü, tutarlı, herkesin saygı duyduğu bir idare haline gelecek. Oradan, siyasi otoriteyi kaldıracağız. Başkanlık, sadece vergileri toplayacak, kuralları koyacak'' diye konuştu.
Ekonomi idaresinde de çok başlılık olduğunu, ekonomi yönetiminde dağınıklık olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ''
Hazine, maliye, planlama bir tarafta. Birisi karar alır, öbürü uymaz. O nedenle Türkiye bu nedenle. Bakmayın siz gazetelerin 'ekonomide çok başarılıyız' dediklerine. Bunlar doğru değil. Başarılı olsalardı 9 yılda 4 kez af kanunu çıkarmazlardı'' dedi.