Mert'in bir televizyonda yaptığı açıklamaları eleştiren Erdoğan, "Söylemek istediği şu; güya biz duble yolları
Dersim'de olduğu gibi kolay harekât yapılsın diye inşa ediyoruz. Açık açık söylüyorum, bu mertlik değil namertliktir. Böyle bir izansızlık, densizlik olur mu?" dedi.
Başbakan Erdoğan, partisince
Hükümet Meydanı'nda düzenlenen mitingde vatandaşlara hitap etti.
"HASAN DAĞI'NA ODUNA GİDER"
Başbakan Erdoğan,
CHP'nin dış
politikasını eleştirerek, şunları söyledi:
"Konya'dan soruyorum. Bu yeni CHP'nin
dış politikasını bilen var mı? Telaviv'e
selam göndermekten başka dış politika adına sar ettikleri tek cümle duydunuz mu? Hakkını yemeyelim. Önceki gün bir gazeteciye aynen şunları söylüyor; 'Dayan
Yorgo biz geliyoruz' diyor. Çok enteresan.
Medya, duydunuz mu bunları? Yunanistan'ın en büyük gazetesi de bununla dalga geçti. Ne dedi biliyor musunuz, 'Dayan Yorgo Kılıçdaroğlu geliyor' diye başlık attı.
Dalgasını geçiyor.
Konya'nın tam bu duruma denk düşen bir atasözü var. Konyalılar, çok hoş: 'Ağzına kılığına bakmaz, Hasan Dağı'na oduna gider'."
"MEDYAYA, ÇETELERE RAĞMEN GELDİK"
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz bu makamlara medyayla gelmedik, medyaya rağmen geldik. Biz bu makamlara
sermaye ile gelmedik, sermayeye rağmen geldik. Biz bu makamlara sizinle geldik, milletin desteği, kararı, hayır duaları ile geldik. Biz bu makamlara uluslararası çetelerin, ulusalcı çetelerin değil, milletin takdiri ile geldik. Arkamıza milletimizi alarak hamdolsun bu günlere geldik. Biz, manşetlerle çarpışarak büyüdük. Biz, '
muhtar bile olamaz' diyen zihinlere rağmen buralara geldik. Bunu diyen medyaydı biliyorsunuz. Ne oldu? Kudret, kuvvet sahibi Allah'tır. Millete rağmen bir şey olmaz evvelallah."
"SERVET YAVRUMU GÖRMÜYORLAR"
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi son günlerde bir
kampanya var. O malum medya da bazı yazarlar bizi BDP'ye karşı sert bir dil kullanmakla eleştiriyorlar. En son Diyarbakır'da yaptığımız konuşmanın BDP'ye karşı çok sert olduğunu ifade ediyorlar. Bu yazarlar, Kastamonu'da şehit olan Recep
Şahin polisimiz görmüyorlar. Bu yazarlar, Silopi'de şehit olan polislerimiz
Gökmen Şimşek ve
Muharrem Ünlü'yü görmüyorlar. Bu yazarlar, bizim 150'den fazla
seçim büromuza
molotof atıldığını görmüyorlar. Milletvekillerimizin nasıl saldırıya uğradığını görmüyorlar. Hakkari'de sabah namazından çıkarak evine gelen benim
Kürt kökenli kardeşim imam efendiyi görmüyorlar.
Cizre'de imam hatip yurduna molotof atmak suretiyle 13-14 yaşındaki çocukları yakanları görmüyorlar. Zorla kapattırılan kepenkleri görmüyorlar. Bu medya, Hopa'da atılan taşlar neticesinde bulunduğum otobüsten aldığı isabetle taş başına gelince düşen ve şu anda da
beyin ameliyatından sonra şuuru kapalı olarak hastanede yoğun bakımda yatan benim koruma polisim
Servet yavrumu görmüyorlar."
"BİR KIZ PANZERE SALDIRIYOR; BUNLARIN GÖREVİ NE?"
Başbakan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Bu sabah bakıyorum bir televizyon kanalında Ankara'da polis panzerine tırmanan bir tane kız mıdır kadın mıdır bilemem ve oradan panzer yetmiyormuş orada hırsını alamıyor kalkanla duran polisimize elindeki sopayla saldırıyor, kalkanına vuruyor.
Polis yerinde sabrediyor. Ve kalkıyor polis bunlara bir şey yapamaz. Gelecek polisin kalkanına vuracak, panzerine saldıracak. Ne işe yarıyor ya, ne yapmaya geliyor, bunların görevi ne? Neymiş, Hopa'nın hesabını sormaya geliyorlarmış."
"BU ÜLKENİN MEYDANLARI BOŞ DEĞİL"
Başbakan Erdoğan, "Bu
ülkenin meydanları boş değil. Ama bakıyorsun ana muhalefet partisi polisi savunmuyor. Polise saldıranları, bu ülkenin başbakanına saldıranları savunuyor. Çünkü CHP'nin pankartının yanında Halkevleri'nin afişleri. Onda şu yazıyor; 'Tek yol
sokak, tek yol devrim'. Bununla ne anlıyor benim milletim? Ben biliyorum ne anladıklarını. Tek yol
sandık,
demokrasi demiyor. Bunların devrimden ne anladıklarını biliriz. Eğer sen Konya'ya hızlı teni getiriyorsan bunun adı ulaşımda devrimdir.
BDP'nin
öfke, şiddet dilini, gençlerin kanından, anaların gözyaşından beslenen dilini duymazsan geliyorlar. BDP'nin zorbaca, zalimce bölgede uyguladığı faşizmi görmüyorlar, göremiyorlar. BDP ile MHP arasında, BDP ile CHP arasındaki muhabbeti görmüyor, görmek istemiyor, bunu sorgulamıyorlar." diye konuştu.
"NAMERTLİK, DENSİZLİK, İZANSIZLIK..."
Gazeteci-
Yazar Nuray Mert'i de sert sözlerle eleştiren Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Size çok enteresan bir şey anlatacağım. Bir bayan gazeteci. Köşe yazıları yazıyor. Zaman zaman da televizyonlarda da yorum yapıyor. Son yıllarda kendini kaybetmiş şekilde
AK Parti'ye karşı kin kusuyor. İşi nereye götürdü biliyor musunuz?
PKK'nın yayın organına açıklama yapıyor. 'Aslında zor ve yol politikaları her zaman beraber gidiyor', ifade bu. Neymiş? 1935 yılında
Dersim katliamı öncesinde buraya yapılacak harekât için yol inşa edilmiş. AK Parti'nin duble yollarını da işte bu şekilde yorumluyor. Söylemek istediği şu; güya biz duble yolları Dersim'de olduğu gibi kolay harekât yapılsın diye inşa ediyoruz.
Açık açık söylüyorum; bu mertlik değil namertliktir. Böyle bir izansızlık, densizlik olur mu?Yol medeniyettir. Yolu olmayan bir ülke medeniyeti konuşabilir mi? Yani biz bu milleti, insanımı hendeklerden sıçraya sıçraya mı göndereceğim? Bir yönetimin görevi bu. Ya siz kime şirin görünmeye çalışıyorsunuz? PKK ile BDP'yle bu muhabbetiniz nereden kaynaklanıyor? BDP'ye karşı bu kadar uysal, AK Parti'ye karşı nasıl bu kadar
saldırgan olabiliyorsunuz? Güya bayansın. Cizre'de yüzleri yakılan Kürt çocuklarını görmezden gelip PKK'nın, BDP'nin sırtını neden böyle sıvazlıyorsunuz?
CHP'nin, MHP'nin yöneticilerinden bir ses duydunuz mu? Bu yavrular bu hale geldi, var mı sesleri? Yok, çıkmaz. Çünkü danışıklı gidiyorlar. Allah'ın izniyle bir kez daha AK Parti çıkacak ve iktidara gelecek. Bu manşetlere, bu malum medyaya rağmen bir kez daha iktidara geleceğiz.
İmam hatip, başörtüsü düşmanı, Allan'ın ayetine 'sinir bozucu' diyen, 'Statükonun Allah'ın Ankara'da' diyen CHP'ye, MHP'ye rağmen inşallah iktidara geleceğiz."