Konuyu yakından takip etmeyenler için önce kısa bir hatırlatmayla başlayalım yazıya.
Fenerbahçe Orduevi içinde
Orgeneral İlker Başbuğ’un
Genelkurmay Başkanlığı döneminde başlayan
lojman inşaatı bitti sayılır.
Eski parayla 32 trilyon 750 milyar liraya mal olması planlanan lüks dairelerin inşaatı “kaçak” başlamıştı.
Kaçak hesabı sadece vatandaştan sorulabildiği için muhtemeldir, kılıfına uydurulup konutlar iskana açılır.
Denize sıfır, 200 metrekare ve her türlü konforun düşünüldüğü bu konutlar, “lojman” statüsünde formüle edildi. Tabiri caizse ölünceye kadar kime tahsis edildiyse o oturacak, bir tek tapusu kendinde olmayacak.
Aslında bir yerde “ömür boyu” kullanımlı tapusuz bedava lüks konutlar...
Denebilir ki, ömür boyu tahsis olmaz. Doğrudur, kağıt üzerinde böyledir ama eski bir genelkurmay başkanını o lojmandan çıkarmaya kimse cüret edemez, bu noktada fiili durum oluşur.
Şimdi cevabı merak edilen soru şu: İnşaatına kaçak başlanan
denize sıfır bu lüks daireler hangi
paşalara tahsis edilecek?
Projenin asli sahibi olarak ilk sırada
İlker Başbuğ var.
Liste aşağı yukarı belli... Listeyi şekillendiren de ağırlıklı olarak İlker Paşa ve hanımefendi... Bir yerde komşularını da kendileri belirlemiş.
Son şurada
Kara Kuvvetleri Komutanlığı engellenen
Hasan Iğsız ve talihsiz bir şekilde Jandarma Genel Komutanlığı’ndan
emekliliğini istemek zorunda kalan Atilla
Işık, komşu olarak seçilmiş şanslı paşalardan.
Aydoğan Babaoğlu,
Metin Ataç,
Ergenekon sanığı
Tuncer Kılınç, İlker Paşa’ya komşuluk yapacak diğer şanslı emekli
generaller.
Kimse şaşırmasın, Tuncer Paşa, İlker Paşa’nın kadim dostudur. Milli
Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği döneminde yardımcılığını yaptı, eşler iyi anlaşır. Askeri first lady, Tuncer Paşa gözaltına alındığında hemen eşinin yanına koşmuştu.
6 daire doldu, geriye kaldı 4 daire. İddiaya göre,
Genelkurmay Başkanı Işık
Koşaner,
Kara Kuvvetleri Komutanı Erdal Ceylanoğlu,
Deniz Kuvvetleri Komutanı
Eşref Uğur Yiğit ve
Hava Kuvvetleri Komutanı
Hasan Aksay için boş tutulacakmış. Bundan komutanların haberi var mı, bilmiyorum.
Listeye baktığınızda “Neden
Yaşar Büyükanıt yok?” diye sorabilirsiniz? Komşu arayışları sırasında “eş çekişmesi” nedeniyle üzerinin çizildiği konuşuluyor.
Hilmi Özkök’ün hem talebi olmamış hem gündeme bile gelmemiş.
Öyle ya, “kendine ev alma komşu al” diye boşuna söylememişler!
Kemal Bey’i ayağına çağırdı
Nihayet Kemal Bey, gerçeği anladı. Her kafadan çıkan düzensiz sesleri “parti içi
demokrasi” sanarak, “biz biat kültüründen gelmiyoruz” deyip bu kakafoniye biraz da çanak tutarak yola devam edemeyeceğini gördü.
Dün meclis grup kürsüsünde partililere “tek ses olmalıyız” demek zorunda kaldı, parti disiplinini hatırladı. Hızını alamadı devam etti: “Orduyu eleştirmek
CHP Genel Başkanlığı katında ancak olur.”
Gafların prensi
Süheyl Batum’a da bayramlık ağızlarını açmak isteyen partililere de mesajı açıktı: Ordu eleştirilecekse ancak ben eleştiririm.
Eyvallah!
Kakafoniden senfoniye geçme iradesi gösterdi. Fakat bakıyorum, Kemal Bey’in işi hayli zor. Parti, her an patlamaya hazır “canlı
bomba” dolu...
Sanki bunlar yetmiyormuş gibi sırada olanlar var. Nazlı bir şekilde DSP’den
istifa eden
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz
Büyükerşen, partiye
katılım için dün CHP
Meclis Grubu’na gelmedi.
Biliyorsunuz, önemli katılımlar genellikle parti gruplarında gerçekleştirilir.
Oktay Ekşi,
Sabahat Akkiraz gibi...
CHP kulislerinde konuşuluyordu, Kemal Bey, Büyükerşen’i aramış: “Katılımı nasıl yapacağız, Ankara’ya gelecek misiniz?”
Mağrur Büyük Başkan şöyle demiş: “Siz gelin Eskişehir’e. Hem burada büyük bir
şölen yaparız.”
Süheyl Batum gibi o da her genel
başkanlık arayışında ismi öne çıkanlardandı. Bakalım, Kemal Bey’i daha ne gibi sürprizler bekliyor.