Topçu Albay olduğunu iddia eden ve ismini açıkça yazan bir şahıstan
mektup aldım. Islak
imza yok, el yazısı yok, bilgisayar çıktısından ibaret...
Mektuptaki ismin “gerçek” olduğunu sanmıyorum, hatta asker bile olmayabilir. Burada önemli olan b
ölüm, mektuptaki iddia...
Şöyle diyor: “
Mart ayı içerisinde birlik komutanları tarafından sözlü bir emir verilerek herkesten
Ergenekon zanlılarının
avukat paraları için
yardım edilmesi istendi.”
Ya vermeyen olursa?
Devam ediyor: “Hiçbir yazılı emir yok, ihtiyacın miktarı bilinmiyor, yapılan yardımın yerine ulaşıp ulaşamayacağı konusunda endişelerimiz var ama komutanlarımız tarafından aba altından
sopa gösterilerek mutlaka para vermemiz gerektiği söyleniyor, biz de mecburen veriyoruz.”
İstenen yardımın miktarı belli mi?
Cevap: “Verdiğimiz paranın miktarı bile beğenilmiyor. 5 lira verdiğimiz için
ihanet etmişiz gibi davranılıyor.”
Bu iddiaların ardından şu tespite yer veriliyor: “Devletin sağladığı imkanlar dışında şehitlerinden geri kalanlara sorumluluğunu yerine getirme konusunda böyle geniş çaplı bir
kampanya TSK’nde henüz görülmedi.”
Küçük bir araştırma yaptım, bu iddiaları teyit edecek benzer bilgilere ulaştım.
Bu arada bazı internet sitelerinde yardımın belgeleri yayınlandı...
Hadi diyelim, yanlış
alarm, belgeler sahte, hepsi yalan...
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral İlker Başbuğ’un 16 Mart 2010 tarihli Hürriyet’teki röportajını yeniden okudum.
Balyoz operasyonuna gönderme yapılarak yöneltilen “Tutukluların aileleriyle ilgileniliyor mu?” sorusuna Başbuğ şu cevabı veriyor: “Tutuklu
personelin maaşlarının yarısı kesiliyor, yaş ve
sağlık durumu var, avukat ücretleri ödenmeli.”
Nasıl bir yardım düşünüyorsunuz?
Başbuğ, bu soruya da şöyle karşılık veriyor: “Şu anda kendi aramızda yardım ediliyor, resmen değil. Ama
vakıf düşünüyoruz. Ölüm ve yaralanmalarda devreye giren
dayanışma vakfı gibi...”
Şimdi,
Genelkurmay Başkanı’na soruyorum:
Ergenekon sanıkları, Balyoz ve
Kafes şüphelileri için TSK bünyesinde nasıl bir
yardım kampanyası yürütülüyor? Subay ve ast
subaylar bu yardıma zorlanıyor mu?
Efendim, bu şahıslar hakkında henüz
mahkeme kararı yok, suçlu muamelesi yapılması doğru mu?
O halde şu soruma
cevap verebilir misiniz: Bu
soruşturma ve davalardaki
askeri personel için gösterilen insani duyarlılık, haklarında hiçbir
mahkeme kararı olmadan YAŞ kararıyla atılan personel için neden gösterilmedi?
27
Nisan mı, 28 Nisan mı?
27 Nisan muhtırası ve 28 Nisan direnişinin üzerinden tam 3 yıl geçti. Aradan geçen süre içinde ne değişti?
AK Parti, yüzde 47 oyla
rekor kırarak yeniden tek başına iktidara geldi.
Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı oldu. Cumhurbaşkanının
halk tarafından
seçimini öngören
düzenleme halkoyuyla kabul edildi.
Ergenekon soruşturması başladı, cumhuriyet tarihinin en kritik davasına dönüştü. Kafes,
Poyrazköy, Balyoz soruşturmaları birbirini izledi. Demokratik
açılım, siyasete yeni bir boyut kazandırdı.
Yani, muhtıraya direnen 28 Nisan inancı kazandı.
Ne değişmedi?
CHP, hala bıraktığımız yerde duruyor. İnatla, statükonun sözcülüğünü sürdürüyor. MHP, 22 Temmuz seçimlerinden sonra CHP’nin çekim kuvvetinden sıyrılır gibi olsa da zamanla gövdesine tekrar yapıştı. Genelkurmay, o bildiriyi sitesinde özenle korudu.
27 Nisan ruhu öldü.
Referandumdan neden korkuyorsunuz?
Şimdiye kadar pek tahminleri tutmasa da önemli değil, belki bu sefer tuttururlar. SONAR’ın yaptığı son ankete göre; AK Parti yüzde 28.5, CHP yüzde 27, MHP ise yüzde 21 civarında oya sahip gözüküyor.
Eğer bu rakamlar doğruysa, AK Parti’nin tek başına meclisten geçirmeye çalıştığı anayasa paketini referandumdan sağ salim kurtarması mümkün olmaz.
O halde CHP ve MHP referandumdan neden bu kadar korkuyor?
Bence hiç tereddüt etmesinler, bakın önlerinde SONAR’ın da anketi var, AK Parti’ye dersi sandıkta versinler.
AK Parti sandığa çakılırsa,
erken seçim de kaçınılmaz olur, mevcut tablo muhalefet için tadından yenmez hale gelir. Ergenekon’a da gerek kalmaz, onlar da yer üstüne çıkar.
Kızılelma koalisyonu kurulur,
Baykal Başbakan, Bahçeli
Başbakan Yardımcısı olur. Ergenekon STK olarak yoluna devam eder.
Anayasa Mahkemesi ve
HSYK koruma altına alınır. AB yoluna
mayın döşenir.
Daha ne istiyorsunuz? Haydi referanduma...