Hatırlayalım, BBP Lideri
Muhsin Yazıcıoğlu’nu taşıyan helikopterin enkazına ancak 47 saat sonra ulaşılabildi. Sırasıyla; Hacıömerli, Kırcaova, Kızılcık Yaylası,
Çardak, Andırın’a bağlı Geben Beldesi, Tüllüce mevkiindeki Sisne Köyü, Sülücetepe ve Parpi bölgesindeki Yeşilköy’de
arama yapıldı.
Umuda
yolculuk, 27
Mart günü öğle saatlerinde sona erdi. İçişleri Bakanı Beşir
Atalay, saat 14.00 sularında helikopter enkazına ulaşıldığını açıkladı. Atalay, “Döngel köyü Şahinkayası mevkiinde Sisne-
Elmalı arasında helikopter enkazının bulunduğu bilgisi bana geldi” dedi.
Bakanın
tarif ettiği yer, Kes Dağı’nın zirvesindeki “Kanlı Çukur” noktasıydı. Üstelik, enkazı bulanlar, Döngel Köyü’nden aramaya
gönüllü olarak katılan 17 kişilik ekipti.
Buraya kadar tamam...
Şimdi, yeni bir gelişmeyi aktaracağım. Öncelikle şunu bilmenizi isterim, niyetim, asla
komplo teorisi kurmak değildir. “Döngel Köyü” deyince, aklıma hep helikopter enkazı gelir.
İki gün önce, cumartesi günü Döngel Köyü Alaçayır Deresi mevkiinde toprağa gömülmüş halde askeri
mühimmat bulunuyor. Jandarma, durumu hemen
Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildiriyor.
Kısa süreli bilgilendirme trafiğinin ardından Malatya’daki
özel yetkili savcı Şeref Gürkan, olaya el koyuyor. Gürkan, o gün
nöbetçi savcı.
El konulan cephanelikte numaraları kazınmış 7 Law (66 mm)
silahı var. Bunlardan ikisi MKE ibareli ve tümü dolu...
Diğer silah ve mühimmatın listesi ise şöyle; 7 adet haki renkli
Alman yapımı
savunma el
bombası, 2 adet haki renkli
Amerikan yapımı savunma
el bombası, 3 adet döküm gövdeli MKE yapımı savunma el bombası, 2 adet MKE yapımı ta arruz el bombası, 1 adet
demir gövdeli Rus yapımı savunma el bombası, 1 adet MKE yapımı sis kutusu...
Cephaneliğin fotoğraflarını görünce “Topraktan silah fışkırıyor” başlığını atmak geçti içimden. 29
Nisan günü
Genelkurmay Başkanı Başbuğ ile
Gazeteci Mehmet Ali
Birand arasındaki geyiği hatırladım.
“Topraktan silah fışkırıyor...” deyince Birand, Başbuğ şu cevabı vermişti: “Sayın Birand sizin gibi duayen bir ismin fışkırma ifadesini kullanması doğru mu?” Birand, görüşünde ısrarlıydı: “Eee, fışkırıyor...” Başbuğ: “Fışkırmak ne demek? Kazmayı nereye vursan silah çıkar demek. Siz şurada 3 mermi, çöpte 1
tüfek bulununca son dakika giriyorsunuz.”
Oysa,
Ergenekon cephaneliği, Başbuğ’un ifade ettiği gibi, 3 mermi ve 1 tüfekten ibaret değildi. Law silahı da basit bir
boru değildi.
Meraklısı için 3. İddianamenin eklerinde ayrıntılı olarak yer alıyor: 89 adet el bombası, 21 adet el bombası gövdesi, 24 adet el bombası fünyesi, 12 adet bubi tuzaklı bomba, 13 adet tüfek bombası, 17 adet dolu Law silahı, 6 adet boş Law silahı, 8 adet otomatik tüfek, 57 adet ruhsatsız tabanca, 11 kilogram C-3
patlayıcı, 1160 gram tahrip kalıbı, 21 adet TNT patlayıcı, 820 gram
plastik patlayıcı, 58 metre infilak fitili, 58 adet değişik bomba vs...
Tamam, “fışkırma” demeyelim, ismini siz
koyun. 7 dolu Law silahı, Döngel köyünde ne arıyor?
Neyse...
Asıl mesele, operasyonun ismi değil. Meğer, Muhsin başkanın hayatını kaybettiği o topraklar, birileri için cephanelikmiş... Çok önceden ayak basmışlar...