Polonya'nın önde gelen gazetesi Gazeta Wyborcza, ağustos ayının sonlarında, ABD Başkanı Barack Obama'nın tartışmalara yol açan
füze savunma kalkanının bir bölümünü Polonya ve Çek Cumhuriyeti'ne yerleştirmekten "hemen hemen vazgeçtiğini", bunun yerine
İsrail,
Türkiye ya da
Balkan ülkelerinin düşünüldüğünü yazdı.
Sorular üzerine
Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu, Türkiye'ye ne ABD'den ne de NATO'dan böyle bir talep geldiğini söyledi. (Asian Defence, 3
Eylül)
Reuters ajansı 11 Eylül'de yayımladığı bir haberde, Obama yönetiminin Kongre'yi,
İran'a komşu olan yegane NATO üyesi Türkiye'ye 7,8 milyar dolar değerinde
Patriot PAC - 3 savunma füzesi bataryaları ve ilgili malzeme satma olasılığını bildirdiğini yazdı. Haber, gerçekleşmesi halinde bu satışın, son yılların devletten devlete en yüksek değerde satışlarından biri olacağını ve Türkiye'nin yeniden ABD'nin en büyük
silah alıcılarından biri haline geleceğini yazdı.
Türkiye
Savunma Bakanlığı, bu haber üzerine yaptığı açıklamada, "Uzun Menzilli Bölge Hava ve
Füze Savunma Sistemi Projesi"nin TSK'nın 10 yıllık tedarik planına dahil olduğunu; Çin, Rus ve
Amerikan firmalarının katıldığı
ihale sürecinin başlatıldığını; projeye ilişkin nihai kararın ise Savunma
Sanayi İcra Komitesi tarafından alınacağını bildirdi.
Bu haberlerin akla getirdiği çok çeşitli sorular var: ABD'nin (ya da NATO'nun) füze kalkanını Türkiye'ye yerleştirme talebi Ankara'ya bugüne kadar gelmemiş ise de, bundan sonra gelebilir mi? Bu konudaki söylentilerle, Türkiye'ye yapılacak füze satışı arasında nasıl bir ilgi olabilir? Türkiye'nin, böyle bir füze savunma sistemine ihtiyacı var mıdır? Bu ihtiyacın doğmasında silah sanayii lobilerinin bir rolü olabilir mi? Söz konusu füzelere ihtiyaç varsa, ihaleye konu olan füzeler bu ihtiyacın karşılanması açısından yeterli midir? Türkiye yaklaşık 8 milyar dolarlık bir silah satın alımını yapacak mali güce sahip midir? Türkiye'nin füzelerden çok daha öncelikli savunma ihtiyaçları yok mudur? Türkiye 8 milyar doları füze satın almaya mı harcamalıdır, yoksa eğitim, sağlık, çevre başta olmak üzere başka,
sivil alanlardaki ihtiyaçlarının karşılanmasına mı öncelik vermelidir? ABD ya da NATO füzelerinin Türkiye'ye yerleştirilmesi ya da Türkiye'nin füze savunma sistemi satın alması, İran ve
Rusya başta olmak üzere komşu ülkelerin Türkiye'ye bakışını ne şekilde etkileyebilir? Komşularla anlaşmazlıkları konuşarak,
ekonomik karşılıklı bağımlılığı artırarak, "yumuşak güç" kullanarak sıfıra indirme politikası ile füzelerle silahlanma politikası ne ölçüde tutarlıdır? Bunlar akla gelen soruların başlıcaları.
Elbette ki, benim bu sorulara cevaplarım var. Ben Türkiye'ye böyle bir füze sisteminin ABD veya NATO tarafından yerleştirilmesinin ya da Türkiye'nin kendisi tarafından satın alınmasının Rusya ve İran başta olmak üzere komşularla ilişkilere zarar vermesinden, Türkiye'nin üzerine husumet çekmesinden kaygı duyarım. Türkiye'nin savunmasını güçlendirmek ve güvenliğini artırmak için demokratikleşerek kendi iç sorunlarını çözmeye öncelik vermesi gerektiğine inanıyorum. Eğer bu kadar kaynak ayırmaya gücümüz varsa 8 milyar doların başta eğitim, sağlık ve çevre gibi sivil alanlara harcanmasını bin defa
tercih ederim. Bütün bu görüşlerimde yanılıyor olabileceğimi de kabul ederim. 8 milyar dolarlık füze alımına ihtiyacımız olduğuna, mantıklı bir şekilde ikna edilebilirsem, yukarıdaki görüşlerimden vazgeçmeye de hazırım.
Esas önemli olan şu: Böylesine önemli konularda kararlar kapalı kapılar ardında alınmamalı. 8 milyar dolarlık füze alım ihalesi, savunma politikaları konusunda geniş bir tartışmaya vesile olmalı. Zira sadece medyanın ve parlamentonun değil, bütün toplumun savunma konularında bilgi sahibi olmasına, bunlarla ciddiyetle ilgilenmesine büyük ihtiyacımız var. Savunma, sadece askerlere bırakılamayacak kadar önemli bir konu.