Gezegenin tarihindeki en sıcak 10 yılı geride bıraktık. Yıl sonu geldiğinde, muhtemelen gelmiş geçmiş en sıcak yılı geride bırakmış olacağız.
Dört bir yanda tüm sıcaklık
rekorları kırıldı: Pakistan'da gölgede 53 derecenin üstünü gördük...
Rusya bin yılın en yüksek hararetiyle kavruldu, 15 bin insan sıcaktan öldü, yangınlar çevrede nükleer tehdit yarattı,
Sibirya tundralarında 1 milyon kilometrekare (
Türkiye'nin birbuçuk katına yakın) donmuş toprağın çözülmesi rekor hıza ulaştı, ülkede tahıl hasatının üçte biri yandı gitti. Rusya'daki sıcak hava dalgası, insan kaynaklı iklim değişikliğine bağlı olduğu bilim dünyasında tartışmasız kabul edilen ilk felaket oldu...
Pakistan'da bir Nuh Tufanı oluştuğunu söylesek abartmış olmayız: Yer-gök suya kesti, gökyüzünün tüm suları muson olup insanların başına yağdı; ülkede devasa iç
denizler peyda oldu, İndus nehri normal hacminin 40 katına çıkarak taştı, bentlerini çiğneyip aştı. Ülkenin beşte biri sulara gömüldü, 20 milyon insan evsiz barksız kaldı, tufandan etkilenenlerin sayısı 40 milyona (Türkiye nüfusunun yarısından fazlasına) ulaştı!
Öte yandan
Kuzey Kutup bölgesinde deniz buzları görülmemiş bir hızla eriyor, devasa buzdağları kopuyor, okyanusların
ısınmasıyla mikroskopik canlı nüfus çöküşe ve böylelikle denizlerde beslenme zinciri hızla kopuşa doğru gidiyor. Latin Amerika'da Brezilya'da, Meksika'da, Karadeniz'de Rize'de rekor yağışlar dağ yamaçlarını yerle bir etti, insanları çamur deryasında silip süpürdü... Nijer'de hem sel, hem kuraklık vardı:
Nüfusun yüzde 80'ini ve 400 bin çocuğu
açlık ve kıtlığa mahkûm etti! Gerisi de öyle gitti zaten: Doğu Avrupa'da, Keşmir'de, Hindistan'da, Çin'de, Kuzey Kore'de, Vietnam'da taşkınlar, heyelanlar, seller ve yangınlarla hayatları cehenneme dönen milyonlar vardı.
Kısacası, küresel ısınma tehdidi yok artık.
Küresel ısınmanın kendisi geldi! Gezegen, devrilme noktalarına çok yakın.
İklimin kontrolden tamamen çıkması birkaç yılın meselesi... Önce dehşetli öfkelenmenin ve hemen ardından da sakince harekete geçmenin tam zamanı... Günümüzde hükümetlerin uyguladığı enerji
politikaları hem
yoksul ve güçsüz kitleler, hem de gelecek kuşaklar açısından korkunç adaletsizliklere yol açıyor. Politikacıları harekete geçirmek için yıllardır dünyanın dört bir yanında
çağrılarda bulunduk, yüzbinlerce dilekçe yolladık, milyonlarca e-
mail attık,
protesto ve gösterilerde bulunduk. Ama onlar yeterince hızlı bir biçimde harekete geçemediler...
Ama artık yeter! Tamam!.. Gezegenin iklimini istikrara kavuşturmak, küresel adalete ilişkin, ahlâki bir mesele. Bir mânevi sorumluluk. Kendimizi hangi siyasî, ideolojik, dinî, etnik, kültürel gruba, partiye, topluluğa ait hissediyor olursak olalım, farketmez - zerrece farketmez. Gençler, gençleri ve dünyadaki diğer canlı türlerini destekleyen yaşlılar, bu harika
gezegeni koruyacak etkili bir politika belirlenmesi için önce birleşmek, sonra da vargücümüzle bastırmak zorundayız.
Yarın dünyanın bütün ülkelerinde
eylem var!.. Yaratıcı çözümler peşindeyiz: Yerel, yavaş, yatay. Yerel: yani
küçük, ama evrensel ve dayanıklı direniş odakları... Yavaş, yani usulca ama hemen ve hızla yürütülen eylemler... Yatay, yani asla bir merkezden değil, web'i de kullanarak fotoğraflarla, fıkra ve hikâyelerle, videolarla, müziklerle, kol kola, omuz omuza, diz dize bir örgütlenme biçimi...
10
Ekim Pazar günü saat 15.00'te
Galatasaray'dan başlayıp
Taksim'e kadar eğlenceli bir yürüyüş yapacağız. Taksim Gezi Parkı'nda şenliğimiz, sergilerimiz, çocuk orkestrası konserlerimiz, konuşmalarımız var. Noam Chomsky ve Richard Falk gibi dünyanın önde gelen düşünür ve aktivistleri de aramızda olacak... Öyleyse, 10/10/10'da Galatasaray ve Taksim'de buluşmak üzere!
Yukarıdaki pek az kısaltarak aktardığım çağrıyı Ömer Madra yaptı (bkz.). Söylediklerinin önemini ondan daha iyi anlatamayacağım için, bugün köşemi ona bıraktım.