Eminim bu yazının başlığına benzer başlıklarla çıkan birçok
gazete haberi okumuşsunuzdur. Ama benim yazım biraz farklı.
Geçen gün Britanya'nın ünlü Financial
Times gazetesinde yayımlanan, son mutluluk araştırmalarının bulgularıyla ilgili makaleden esinleniyor ("The seven secrets of a happy life," 28
Ağustos). Bu bayram gününde lütfen, günümüzün siyasi konularından uzak (ama belki de siyasi konuların anası olan) bir konuda yazmak isteğimi makul karşılayın.
Efendim, Batı ülkelerinde mutluluğun sırlarını ortaya çıkarmaya çalışan araştırmalarda elde edilen son bulguların en birincisine göre, "Para pek az mutluluk getiriyor..." Bunun nedeni şöyle açıklanıyor: Varlıklı kimseler, diğerlerine nazaran insanı mutlu etmeyen, daha çok gerginlik ve stres getiren, başta çalışmak, çocuk bakmak ve
alış veriş yapmak gibi faaliyetlerle daha çok meşgul oluyorlar. Buna karşılık dar gelirli kimseler ise dostlarıyla
vakit geçirmek, işten sonra dinlenmek ve televizyon seyretmek gibi mutluluk getiren faaliyetlerde daha çok bulunuyorlar. Nedeni ne olursa olsun tartışmasız gerçek şu ki görece yoksulların, görece zenginlere nazaran daha mutlu hayatları olabiliyor ve genellikle de oluyor. Sizi bilmiyorum ama, tek başına paranın mutluluk getirmediği bana akla yatkın geliyor.
İkinci bulguya göre, "
Mutluluk getirmesi açısından, iyi dostlar paranın alabileceği şeylerden çok daha değerli..." Dostları çok olan ve onlarla sık görüşenler, diğerlerine nazaran çok daha mutlu insanlar. Sizi bilmiyorum ama, bana göre bu bulgu tam gerçeği yansıtıyor.
Üçüncü bulguya göre, "Piyangoda para kazanmak insanları hemen mutlu etmiyor..." Bunun için aradan en az iki sene geçmesi gerekiyor. Sizi bilmem ama, ben bu bulguyu makul bulmuyorum. Tam tersine: Piyangoda kazanılan para aniden mutlu edebilir, ama uzun vadede etmez. Buna ek bir bulgu ise tamamen makul: Mutluluk getirme açısından çalışarak kazanılan bir lira, piyangoda kazanılan bir liradan çok daha kıymetlidir...
Dördüncü bulguya göre, "İşten atılmak büyük bir mutsuzluk kaynağıdır. Ama çok sayıda başka kimse işten atılmazsa, bu insana o kadar çok ağır gelmez..." Başkalarını bilmiyorum, ama kendi deneyimlerim bunu doğrulamıyor. Hayatımda bir kez, hem de aşağılanarak işten atıldım. Bu 1-2 gün bana çok ağır geldi, ama sonra öyle yeni iş kapıları açıldı ki, eskisine göre çok daha mutlu oldum ve atıldığıma şükrettim.
Beşinci bulguya göre, "Şişman dostlar insanı zayıflara nazaran daha çok mutlu eder..." Çünkü etraftaki insanlar şişman olunca,
zayıflama çabasına girilmiyormuş. Sizleri bilmem, ama benim tecrübelerim bunu tamamen doğruluyor. Üstelik şişman dost ve akrabalarım diğerlerine nazaran çok daha eğlenceli insanlar...
Altıncı bulguya göre, "Boşanmak mutluluk getirebilir..." Bilemeyeceğim. Ben hep aynı eşle evli oldum, bu da hayatta yaptığım en doğru
tercih. Mutlu bir evlilik ya da birliktelik muhakkak ki hayatta mutluluğun en temel şartlarından biridir. Ama doğrudur, mutlu olmayan bir evlilik ya da birliktelikten, boşanarak ya da ayrılarak kurtulmak insanı ziyadesiyle mutlu edebilir.
Yedinci bulguya göre de, hayatlarından memnun olanlar daha sağlıklı olma, daha uzun yaşama ve daha çok para kazanma eğilimindedir. Dolayısıyla kişilerin mutlu olması, topluma da kazandırır. Ayrıca "Mutluluk bulaşıcıdır..." Çünkü mutlu insanlar, onları mutlu eden değerleri çevrelerindekilerle paylaşır. Makul: Çevrenizde mutlu insanlar varsa sizin de mutlu olma olasılığınız yükselir.
Bana göre mutlu olmamın başka sırları da var. Milli
takımlar, hele çok takdir ettiğim basketbol takımımız uluslararası bir başarı kazanınca çok mutlu oluyorum.
Beşiktaş her zaman için gönlümün
şampiyonudur, ama Beşiktaş her maç kazandığında mutlu olurum; şampiyon olunca mutluluğum
tavan yapar.
12 Eylül'de referandumdan "Evet" çıkarsa, ülkem ve halkım adına çok mutlu olacak, bayram edeceğim. Tersi durumda ise "Yalan dolanla milleti kandırmayı başardılar..." diye çok hayıflanacağım. İyi bayramlar...