Bir kelle daha aldık diye.
Biraz
hafıza tazeleyelim. Çok eskilere gerek yok.
Önce Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı
Şaban Dişliye diş geçirdiler. Dişli her ne kadar “Yahu yaptığımda bir
usulsüzlük yok” dese de
istifa etmekten başka çare bulamadı.
Ardından yine Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet
Fırat’a sıra geldi. Ak Parti’nin korkulu rüyası haline gelen Kemal Kılıçtaroğlu belgelerle beslendi. Malum grubun medyası her gün yayın yaptı ve sonra … Sonrası malum “Yoğun iş temposu beni çok yordu. Biraz dinleneceğim” bahanesi ile istifa etti Fırat.
Melih Gökçek vardı sırada. Uzun süredir sıradaydı ama zor bir lokmaydı.
Ankara’yı kurtarmak lazımdı
Melih Gökçek ve Ak Parti zihniyetinden. Onu da attılar Kılıçtaroğlu’nun önüne. Epeyce hırpaladılar. Adaylık süreci uzadıkça da hin hin güldüler. Ama şimdilik deviremediler.
Tam bu sırada önlerine bir fırsat çıktı. Yılbaşında doğalgaz zehirlenmesi ile 7 gencin
vefat etmesi olayında “Belediyenin bir ihmali söz konusu olamaz mıydı?”. Buradan Gökçek’e yüklenmenin tam zamanıydı şimdi. Zayıf bir halka arandı ve çok ama çok kısa sürede bulundu.
Başkent Doğalgaz Dağıtım A.Ş Genel Müdürü Veysel Karani Demir … Demir süper bir fırsat verdi malum gruba. Söylediklerinde haklıydı. Olayda Belediye’nin bir ihmali yoktu. “Ama bir açık bulunmalıydı” diye aranırken Demir kendi ağzıyla düştü grubun eline. Sonradan izah etmeye çalıştıysa da söylediklerinin yenilir yutulur tarafı yoktu. Hemen yüklendi zayıf halkaya grup. Üç büyük gazetenin birden manşetine çekildi. “Çek git” denildi. Gökçek’e vuramadılar ama önemli bir Genel Müdürünü gafil avladılar. Demir’de ertesi gün beklendiği gibi istifa etti.
Başbakanlık sözcüsü
Akif Beki malum grubun hiç hoşuna gitmeyen uygulamalarıyla Onların gizli bir hedefi haline gelmişti. Beki, grubun her istediğini Başbakan’ın uçağına almıyordu. Ana uçağında kendilerinden bir temsilci mutlaka bulunsa bile bu Onları tatmin etmiyordu. Bunun üstüne birde uyarılara rağmen yalan yazan muhabirlerin
Başbakanlık Kartı iptal edilince iyice hınçları arttı. Sonunda Beki’de istifa etti. Beki’nin istifasında bu grubun etkisinin olduğunu zannetmiyorum. Ama onlar şimdi
halay çekip gülüşüyorlar “Bize bulaşan iflah olmuyor” diye.
Şimdi sırada
Anayasa Mahkemesi Başkanı var. Daha önce bir hamlede bulunmuşlardı. “Bir sizden bir bizden,
Paksüt’de KıIıç’ta istifa etsin” demişlerdi. Ama başaramadılar. Yeni bir fırsat ellerine geçti. “Kılıç’ın damadı Ankara Büyükşehir Belediyesi ile şaibeli bir takasa
imza attı” iddiası ile
Anayasa Mahkemesi’nin başkanına yüklenmeye başladılar. Başkan
Haşim Kılıç çok makul bir açıklama yaptı “Damadım dahil kimsenin ticari faaliyetlerini takip etme zorunda değilim” diye. Olsun önemli olan malum medya grubunun görüşü(!).
Bakalım bu hikayelerin sonu nereye kadar gidecek …