Prof. Dr. Türköne,
Balıkesir Sivil Güçler Birliği tarafından düzenlenen "Hak ve
Özgürlükler Bağlamında Yeni
Anayasa ve Türkiye'nin Kazanımları" konulu konferansta konuştu. Otel Basri'de düzenlenen konferansa, kalabalık bir topluluk katıldı. Konuşmasının başında Türkiye'de yaşanan
darbelere değinen Türköne, 12
Eylül askeri darbesiyle koskoca bir neslin hayatının karartıldığı söyledi: "Bu ülkeyi kan gölüne çevirip sonra da döktükleri kanı durdurma bahanesiyle darbe yapanlara karşı ilk defa bir başbakan, bu kadar açık bir tavır koyuyor. Askerler, darbeye zemin hazırlamak ve meşrulaştırmak için bu memleketin evlatlarını kahletti. Bunun adı kahpeliktir.
12 Eylül'de kanı dökenler, kanı durdurdu, çünkü musluğu ellerindeydi. Eğer bu yapılanların hesabını sormazsanız, başını okşamaya kıyamadığınız çocuklarınızın da başına aynı şeyler gelir. Tıpkı
Balyoz,
Kafes ve benzeri darbe planlarında olduğu gibi, 'Birileri gelse de düzeltse' dedirtmek için planlar yapılır." şeklinde konuştu.
Aynı filmin ülkede 50 yıl boyunca bozulmadan tekrarlandığını ve bütün olayların onun bir parçası olduğunu ifade eden Mümtaz'er Türköne, tek amacın da elinde
silah olanların ülkeyi yönetme isteği olduğunu kaydetti. Silahı olanların. ülkeyi dağ
kanunlarıyla yönetmek istediğine dikkat çeken Türköne, "Bundan kurtulmak lazım. Bu zihniyeti, bir daha dirilmeyecek şekilde tabuta koyup gömmek lazım. Bunlara meşru dairede, hukuk çerçevesinde zorla haddini bildirmek lazım. Bunu yapacak güç ise halktır. Kaynağı halktan olmayan bir yetkiyi kimse kullanamaz. Bizden sonraki nesli bu tür belalardan korumak gerekiyor, bunun da yolu
hesap sormaktır. Gerekirse bu işi yapanları mezardan çıkarıp ibret için asmak lazım." dedi.
Elinde silah olanların çok iyi denetlenmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Türköne, ancak denetim işini yapacak olan Anayasa ve kanunlar darbelerden sonra hazırlandığı için yapılamadığını dile getirdi. Darbe yapanların 1960 ve 1982 anayasalarında hazırladıkları kanunlarla kendi düzenlerini kalıcı hale getirdiğini vurgulayan Türköne, şunları söyledi: "Örneğin Türkiye'de Cumhurbaşkanı ve
Başbakan suç işlediğinde, nasıl yargılanacağı kanunlarla bellidir.
Genelkurmay Başkanı suç işlediği zaman ise nerede yargılanacağına dair bir kanun yok. Bütün bunlara rağmen Türkiye'de son sekiz yılda çok iyi gelişmeler yaşandı. Bir sabah vakti orgenerallerin kapısının çalınması, o ülkede bir şeylerin değiştiğini gösterir. Bunlar olduktan sonra birileri Kenan
Evren gibi devlet başkanı olma hesabı yapamaz."
TSK içinde 100 bin Mehmetçiğin
subay ve astsubayların özel işlerinde kullanıldığını, 65 binininse sosyal tesisler ve orduevlerinde
garson olarak çalıştırıldığını vurgulayan Türköne, bu sayının 185 bin askere sahip
İngiliz ordusuna yakın olduğuna dikkat çekti.
Ergenekon davasına da değinen Türköne, başlamasıyla birlikte Türkiye'de
faili meçhul cinayetlerin de bittiğini aktardı.