Demokrat
Yargı Derneği
Eşbaşkanı Osman Can, "Belki de
Yüksek Seçim Kurulu 60 günden 120 güne çıkararak darbecilerin 12
Eylül günü
zaman aşımından yararlanmaları imkanı sağladı." dedi.
Geçici 15. maddenin kaldırılması üzerine darbecilerin yargılanması için nereye gidileceğini soran Osman Can, "Darbeciler yargılansın diye hangi yargıya gideceksiniz. Bu yargı sistemi adaletsizlik amacı üzerine kurulmuş zaten. 1981
Anayasası darbecilerin biçimlendirilmiş yargı sistemi var." diye konuştu.
Yargıtay ve
Danıştay'ın kompozisyonunun daima belli bir ideolojinin
egemen olacağı şekilde tasarlandığını anlatan Osman Can, "Bu yapı bu şekilde olduğu sürece ki bu Yargıtay ve Danıştay Anayasa üyelerini seçiyor. Yüksek Seçim Kurulu üyelerini seçiyor. Referandumu 60 güden 120 güne çıkaran. Belki de bir ihtimal hani zaman aşımı tartışması var.
12 Eylül günü zaman aşımı tartışması var hani, o zaman aşımından yararlanmalarını da sağlayan
YSK. Onları seçiyorlar.
Rekabet Kurulu vs onları da seçiyor." diye konuştu.
Referandumda '
evet' çıkması halinde arzu edilen yeni anayasanın "çok daha hızlı imkan dahiline gireceğini" anlatan Can, "13 Eylül'den itibaren bir domino etkisiyle karşı karşıya olacağız. Buna hazır olalım." dedi.
'Yetmez Ama Evet Platformu'nun
İzmir Tepekule
Kongre ve
Sergi Merkezindeki panelinde konuşan Can, salonda bulunan dinleyicileri ve panelin başında panelistlere boyalı su döken protestocuları selamladığını ifade etti.
Halk oylaması sürecinin insanların birbirleriyle ''akrabalıklarını'' ortaya çıkardığını söyleyen Can, Türkiye'nin bu süreçte farklı bir moda girdiğini; toplumun 'öteki' ile kurduğu ilişkinin ve sistemin referanslarının değişmeye başladığını dile getirdi.
Can, söz konusu değişen referansların mevcut anayasaya
vücut veren ancak 100 yıllık tarihsel süreç içinde, modernleşme tarihimizden bugüne kadar toplumsal referanslar, toplumsal dinamik güçlerin ürettiği referanslar olmadığını; daha farklı silahlı üçlerin, bürokratik güçlerin, aydın diye kendini nitelendirilen basit düşüne ilkelerini kaybetmiş, eklektik düşünen insanların referansları olduğunu söyledi.
Toplumun değiştiğini ve bazı şeylerin farkına vararak
siyaset yapmaya başladığın anlatan Can, 13 Eylül'den sonra bu eski referansların
tasfiye edileceğini ifade etti.
Can, "61 Anayasası'nda 63 tane temel hakla ilgili maddeler vardır. Ama devlet aygıtı öyle yapılandırıldı ki, temel hak ve özgürlükleri hayata geçirmemek üzere kurgulandı. Onlar hayata geçmedi." diye konuştu.
Eski TKP Genel Sekreteri
Taraf Gazetesi Yazarı Nabi Yağcı da, panelin başında ÖDP tişörtlü
gençlerin protestosuna atfen, ''Genç bir arkadaştı o. Eminim ki hiç dayak yememiş. Eğer yemiş olsaydı, bugün verdiğimiz mücadelenin 'yetmez ama evet' mücadelesinin bu dayaklara son verme mücadelesi olduğunu anlardı. Ve fikrimize katılmasa da, buna fikirlerle karşılık verirdi." diye konuştu.
Yeni anayasanın özellikle
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
Diyarbakır mitinginden sonra konuşulmaya başlandığını belirten Yağcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu
anayasa paketi, işin hiç de kolay olmadığını gösteriyor. Mükemmel bir anayasa derken neyi kast ediyoruz, bunu düşünelim. Anayasanın ilk 4 maddesine dokunmayan hiçbir anayasa mükemmel değildir. Ama bu konjonktür buna uygun mu?
CHP, MHP bu maddeler değişmesin diye '
nöbet tutuyor'. Aslında
AK Parti de hazır değil buna. O 4 maddenin altına en iyi maddeleri ekleyin, kan uyuşmazlığı olur. O 4 madde Kemalist Cumhuriyetin temel felsefesini, hukuksal norm haline getiren maddelerdir. Halk oylamasında 'evet' çıkarsa işimiz asıl ondan sonra başlayacak. Çünkü asıl zor olan yapılacak ve başımızda ciddi güçler göreceğiz."
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve
Taraf Gazetesi Yazarı
Ferhat Kentel de, bugünün koşullarının 12 Eylül öncesindeki gibi olmadığını ifade ederek, ''Bugün bu anayasaya İslamcılar, ülkücüler, solcular, sosyalistler 'evet' diyor. Yani benim bir parçam bir başkasında var aslında. Ben başörtüsü takmıyorum diye başörtüsü mücadelesi vermeyecek miyim?'' diye konuştu.
Taraf Gazetesi Yazarı, Şair, Çevirmen
Roni Margulies de, ''Devletle itişen, 12 Eylül Anayasası'nın değişmesi için didinenlerin'' solcular olması gerekirken, bu kesimin, ''sağcı'', ''İslamcı'', ''gelenekçi'', ''gerici'' şeklinde adlandırdığı bir hükümetin darbeyle, silahla yapılmış bir anayasayı değiştirmesine karşı çıktıklarını, böyle bir anayasayı koruduklarını söyledi.
Devletin her zaman Cumhuriyetin kurulduğu 1923'ten referans aldığını; ancak o dönemde
halka oldukça ''seçkinci'' bir pencereden bakıldığını belirten Margulies, şöyle konuştu:
''Aydın
Milletvekili Kemalist Mahmut Esat Bey bakıyor Aydınlılara, beğenmiyor milleti. Çünkü millet opera dinlemesi gerekirken, türkü dinliyor, bale yapması gerekirken zeybek oynuyor.
Fransızca konuşması gerekirken,
köylü şivesiyle konuşuyor. O zaman kararlaştırıyor ki, millet bir Fransız gibi olmalı ama aynı zamanda Türk,
Müslüman,
Sünni ve de laik olacak. Geriye de kimse kalmıyor. Herkesi bu şekilde 'adam etmeye' çalışırsan bir
baskı kurman gerekir. İşte şimdiye dek hep buralardan referanslar alındı.''
Margulies, anayasa değişikliğinin 12 Eylül'e ufak bir ''delik açacağını'' belirterek, ''Hiç olmamasından iyidir. 'Evet' oylarının yüzde 60'ın üzerinde olmasını diliyorum. Yoksa mutlaka bir şey bulurlar söyleyecek. Bu yüzden bu son haftayı iyi değerlendirelim." dedi.
Margulies, Kenan
Evren hakkında suç duyurusunda bulunma hazırlıklarını tamamladığını da sözlerine ekledi.
Vakit Gazetesi Yazarı
Abdurrahman Dilipak da, anayasanın bütünü değişse bile yetmeyeceğini, uzun ince bir yolda olduğumuzu belirtti.
"Bu süreci iyi değerlendirelim, derim. Artık anayasa mahkemesine
dava açma hakkımız var." diyen Dilipak, yetersizliklere rağmen ileriye doğru atılmış bir adım olan değişiklerin yetersiz olduğunu; ancak 'evet' demek gerektiğini söyledi.
Azınlıkların sürece katılmadığını dikkat çeken Dilipak, "Biraz kendinizi özeleştiriye tabi tutmak lazım. Patrik, Hahambaşı ve diğer azınlıkların liderleri niye sürece katılmıyor." diye sordu.