Müthiş bir
trafik.
Hareketli bir diplomasi.
Heyetler gidiyor, heyetler geliyor.
Problemli ülkeler arasında buzlar eriyor, çünkü dünya liderleri ve dünya kadroları artık
politika üretiyor.
Yâni statükocular gitti, dünyanın her tarafında çare arayıcılar iş başına geldi.
Ama bir kısım Türk politikacısı hâlâ
Ankara dışına çıkmıyor.
İstanbul’a bile gelmiyor.
Ne
Bağdat Caddesi’nde şööyle bir yürüyor, ne de merak edip
İstinye Park’ı geziyor...
Çatık kaş.
Öhö öhö.
Çok ciddi adamlar bunlar.
***
Gençlikleri de çok mazbut geçmiştir sanırım.
Hiçbiri
kavga edip karakola düşmedi. Cebindeki son kuruşu arkadaşına verip yağmurda yürüyerek eve hiç dönmedi.
Okumaya da pek
vakit bulamadıklarına göre bâri gezerek ve görerek beslenmeliydiler. Olmadı... Emeklilikleri bile dar bir hücrede geçer çoğunun.
- Sokak Kültürü yok.
- Halk Adamı değil.
- Salon Adamı da değil.
- E Aristokrat hiç değil.
Ne bu?
Ağır abi, molla.
Burnundan kıl aldırtmaz.
Hiçbir ihtilafı çözmez. Yedi düvelle küs. Çünkü ciddi adam.
80 yıldır, 90 yıldır bu böyle.
***
Fransa’daki Türk İklimi, “daha iyi olabilirdi”ye rağmen yeni dünya için bir
kazanç, bir ufuk.
Dün İsviçre’de atılan imzalar artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını söylüyor.
Yorgo Papandreu, İsmail Cem’in kabrini ziyaret ederek, 90 yıllık o köhne ve demode diplomasiyi
yıkıp geçiyor... Ne güzel.
Çarşamba günü
Ermenilerle birlikte top oynayacağız.
Küçükken de oynardık. Yandaki arsada... 3 korner = 1 penaltıydı.
Ermeni arkadaşlarımdan hiç kopmadım. Milli Maçı da birlikte seyredeceğiz.