AKP’nin yeni “
açılımı”, 12
Eylül 1980 öncesi gerçekleşmiş
Çorum,
Maraş, 1
Mayıs katliamları, daha sonraki
Sivas ve
Başbağlar katliamları konusunda ortaya çıktı.
Bu katliamlarla ilgili bugüne kadar çok fazla iddia ortaya atıldı; belgeler bulundu, sorumlular izlendi ama her şey ortada kaldı.
Toplumsal hafızamızın zayıflığı, bu olayların üzerlerinin örtülmesine bir ölçüde yardımcı oluyor.
Örneğin, son
Ergenekon davaları dolayısıyla ortaya atılan planlar içinde “cami
bombalama” iddiası ortaya çıkınca, herkes böyle bir şey ilk kez gündeme geliyormuş gibi konuştu. Oysa
12 Eylül 1980 öncesindeki Çorum ve
Kahramanmaraş olaylarının tezgâhlanmasında “cami bombalama” unsuru kuvvetle kullanılmış, katliam planı yürürlüğe konulurken bazı şahısların
Sünni mahallelerinde dolaşıp “Aleviler cami bombaladı” söylentisini yaydıkları resmi belgelere de geçmişti.
“
Cami bombalamayı düşünmek için aklını kaybetmiş olmak gerekir” sözünü yakın günlerde çok duyduk. Ama
Türkiye 1980 öncesindeki
iç savaş ortamına götürülürken “cami bombalama”yı düşünmüş olanlar vardı ve bunlar Çorum’da, Kahramanmaraş’ta gayet başarılı olmuşlardı.
***
Bu katliamların, bunca yıl sonra da olsa araştırılmak üzere
Meclis gündemine taşınması kuşkusuz, en azından sembolik olarak önemlidir.
Ancak,
Susurluk olayının ardından kurulan Meclis
komisyonunun faaliyetlerine ve yaşadıklarına bakıldığında, bu olayların aydınlanmasına komisyon araştırmalarının ne ölçüde katkıda bulunacağı merak konusu oluyor.
Susurluk komisyonu çağırdığında bazı asker kişiler gelmemiş, hatta davete
cevap dahi vermemişlerdi. Bugün kurulacak Meclis komisyonu, olaylar sırasında kamu görevlisi olanları, hatta o dönemin içişleri bakanlarını, istihbarat yetkililerini çağırıp doğru soruları sorabilecek mi?
Sivas katliamı sırasında, güvenlik güçlerinin müdahale etmemiş olması defalarca gündeme getirildiği halde bunun sorumlusu olan
kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunabilecek mi?
Madımak Oteli yanarken askeri birliğin geri çekilmesinin hesabını sorabilecek mi, en azından bunu halkın bilgisine sunabilecek mi?
1 Mayıs 1977’de
Taksim civarında görevli asker ve
sivil güvenlikçilerin listesini alıp bunları çağırabilecek, o gün ne yaptıklarını; kimden, ne emir aldıklarını anlattırabilecek mi?
O olayda ölenlerin bazılarının üzerinde kurşun yarası olduğuna ilişkin ilk raporların kimler tarafından yok edildiğini araştıracak mı?
Yoksa “bir daha bunlar olmasın” deyip icraatını tamamlayacak, görevini yapmış olmanın huzuru içine dağılacak mı?
Büyük ihtimalle böyle olacaktır. Ama o yıllarda yaşanan olaylar gözümüzün önünden geçtiğinde bu kadarına bile “
şükür” diyeceğiz.