Bir
yolcu uçağı dışarıdan bakıldığında hiçbir ciddi sebep olmaksızın düştü ve içindeki yolcuların ve uçuş ekibinin hepsi öldü.
Dışarıdan bakıldığında hiçbir ciddi sebep görünmüyor. Çünkü, son bilgiler uçağın inişe geçtiği ve pisti gördüğü sırada radardan kaybolduğunu söylüyor.
Olay yerinde incelemelerde bulunan
Isparta Valisi'nin açıklamaları da şüphe uyandırıcı. Vali Ş e m s e t i n Uzun diyor ki, "O
bölge uçağın geçiş noktası değil,
uçak o noktaya nasıl düştü anlamak mümkün değil"
Şimdi... Bu tür
şüpheli durumlarda uçakta kimler vardı, acaba bir
sabotaj söz konusu mu gibi soruları sormak ve şüpheler üzerinde yoğunlaşmak gerekir. Ta ki, gerçek ortaya çıkana kadar!
Peki uçakta kimler vardı?
Uçakta bazı bilimadamları ve diğer sade vatandaşlarımız vardı.
Bilimadamları Isparta'daki bir bilimsel konferansa gidiyorlardı.
Boğaziçi Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Engin Arık da uçaktaydı. Prof. Arık
Türkiye'de
toryum rezervleri üzerinde yaptığı çarpıcı çalışmalar ve açıklamalarla biliniyordu. Ve tabii ki Engin Arık Toryum rezervlerimizin Türkiye'nin enerji bağımsızlığını sağlayabileceğini ileri sürüyordu. Ve kurulması düşünülen
nükleer santrallerin toryumlu nükleer santral olması gerektiğini ifade ediyordu!
Nükleer santral sahibi olmanın eşiğinde olan Türkiye için oldukça dikkat
çekici bir
tartışma konusu...
Nükleer santral yapımında
uranyum yerine toryum kullanılabiliyor.
Ve toryum için 21. yüzyılın en stratejik maddesi gözüyle bakılıyor.
Türkiye de bu maden bakımından oldukça zengin. Ülkemiz toryum açısından dünyada ikinci büyük rezerve sahip
ülke.
Ülkesinde hiç toryum rezervi olmayan
Japonya gibi ülkeler bile toryumlu
nükleer enerji santralleri yapımına yönelik çalışmalar yaparken Türkiye bu konuda da çağın gerisinde kalmayı sürdürüyor.
Rahmetli Prof. Dr. Engin Arık'a göre Türkiye'de toryum kullanıma sokulabilirse petrol ve doğalgaza ihtiyaç kalmayacağını savunuyordu. Engin Arık Türkiye'nin sayılı toryum uzmanlarından biriydi ve hep "Servetin üstünde oturuyoruz da haberimiz yok.
Türkiye'nin sahip olduğu toryum rezervi 120 trilyon dolarlık petrole eşdeğer" derdi.
Ankara Tai'de F-16 uçaklarının yazılımlarını gerçekleştiren mühendislerin arka arkaya
intihar etmeleri, daha doğrusu 'sır' ölümleri böylesi olaylarda akla bu tür şüpleri getiriyor.
Bu sebeple, özellikle herhangi bir alanda Türkiye'ye
bağımsızlık kazandıracak proje sahibi bilimadamlarının da içinde bulunduğu "kazalar" hakkında en azından olayın sonucu kesinleşene kadar şüpheci davranmak gerektiğini düşünenlerdenim. Bu şüphecilik bize bir şey kaybettirmez, aksine kazandırır.
Kazada yakınlarını kaybeden herkesin başı sağolsun.