Yaşar Büyükanıt'ın "27
Nisan bildirisi
muhtıra değildi" açıklaması çok ilginç bir geri adım oldu.
Yaşar Büyükanıt Paşa ile
27 Nisan E-Muhtırası arasında aslında gerçek bir ilişki yok.
27 Nisan E-Muhtırası'nı yazdırıp yayınlatan, Yaşar Büyükanıt'ın o zaman 2. Başkanı olan ve şu sıralarda
darbecilikten gözaltına alınan General
Ergin Saygun'dur.
Bunu yazmak Yaşar Büyükanıt'ı temize çıkarmak olarak anlaşılmamalı.
Bir durum tespiti yapıyoruz.
Bu konuyu daha önce de iki defa yazdım.
Birincisi 27 Nisan E-Muhtırası verildiği günün ertesinde, bir de Yaşar Büyükanıt'ın "O bildiriyi bizzat kendim ellerimle yazdım" dedikten sonra bu konuyu kaleme aldım.
Şimdi... Yaşar Büyükanıt ve o zamanki
komutanları iki gün görüştükten sonra hükümete yönelik bir açıklama yapıp yapmamayı konuştular.
İki günlük değerlendirmenin sonucunda
Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt bir bildiri yayınlanmasını uygun bulmadı ve evine gitti.
Büyükanıt evine gittikten sonra 2. Başkan
Ergin Saygun bildiriyi bir sivile yazdırdı ve Genelkurmay'ın web sitesine koydurttu.
Tabii böyle bir bildiri yayınlanınca Yaşar Büyükanıt bildiriye sahip çıkmak zorunda kaldı. Çünkü kendisinin emirleri dinlenmeyen bir komutan olduğunun ortaya çıkmasını istemiyordu.
Takip eden aylarda 27 Nisan bildirisi hakkında konuşma gereği duyan Yaşar Büyükanıt hiç gereği yokken "27 Nisan bildirisini ben yazdım, kendi ellerimle yazdım" dedi.
Şimdi de "27 Nisan muhtıra değildi" diyor.
Bu sözler onun
general ve amirallerin darbecilikten gözaltına alındığı şu günlerde "korktuğuna" yorumlanıyor.
Ben bu işin Yaşar Büyükanıt'a uzanacağını sanmıyorum. Dolayısıyla "Korktu" tevilleri pek doğruyu yansıtmıyor.
Yaşar Büyükanıt'ın döneminde hükümete ve
cumhurbaşkanı seçimlerine yönelik askerden gelen en önemli
eylem 27 Nisan muhtırasıydı. O da Büyükanıt'tan habersiz, onun iradesine rağmen yayınlanmıştı.
Hatta Yaşar Büyükanıt
Mayıs 2009'da
Kanal D'de 32.Gün'de "Ben de
Ergenekon mağduruyum" demişti. 8 ya da 7 Mayıs 2009.)
Hatta bir resepsiyonda karşılaştığı Ergenekon savcılarıyla sohbet etmiş ve onlara "İşiniz kolay değil,
Allah yardımcınız olsun" demişti.
Elbette 27 Nisan 12 Mart'taki gibi bir muhtıra değildi. Çünkü güçsüz bir çıkıştı ve tabii ki sonuç alamadı. Ama hükümete yönelik bir müdahaleydi. Ve işin içinde
Genelkurmay Başkanı yoktu. Büyükanıt'ın "Ben de Ergenekon mağduruyum" derken, aslında "27 Nisan mağduruyum" dediğini konunun perde arkasını bilenler anlamış olmalı.
Aslında o günler hükümete yönelik bir müdahale çabası yok değildi.
Hatırlarsanız, karanlık Hudson Toplantıları o döneme denk geliyor. Bugün gözaltına alınan
SAREM Başkanı
Süha Tanyeri ile Ergin Saygun'un adı Zeyno Baran ile o toplantılara katıldılar diye anıldı.
Zeyno Baran'ın Türkiye'de darbe olabilir konulu yazısı 1
Aralık 2006'da Newsweek'te yayınlandı. 17 Kasım'daki Hudson toplantılarında kimlerin olduğunu yukarıda yazdım. Böylece Zeyno Baran'ın darbe öngörüsünü içeren yazının kaynağı da ortaya çıkmış oluyor.
Bu iki
AK Partili'ye mim koyalım!
Son günlerin yoğun gündemi arasında pek dikkat çekmedi ama iki AK Partili milletvekilinin "çok garip" hatta "acayip" sözleri basına yansıdı.
AK Parti'ye
kapatma davası açılacak söylentilerinin ayyuka çıktığı günlerde biri
Çorum'dan diğeri
Kahramanmaraş'tan iki milletvekili adeta
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'na "Gel partimizi kapat, işte sana
delil" gibi de anlaşılabilecek konuşmalar yaptılar.
Çorum
Milletvekili Ahmet Aydoğmuş'un "AK Parti'ye karşı çıkanların kanı bozuktur" cümlesi adeta "Şimdiye kadar onlar bizi fişliyordu, şimdi de biz onları fişliyoruz" diyen Kahramanmaraş Milletvekili
Avni Doğan'ın sözlerini tamamlıyordu.
Bu iki milletvekilinin böyle bir zamanda neden böyle cümleler kurduğunun üzerinde durulmalı ve isimlerinin yanına mim konulmalıdır.
AK Parti yönetimi hemen harekete geçti, bu iki milletvekili için
soruşturma açtı ama bu sözlerin verdiği tahribat, ikisi de partiden
ihraç edilse giderilemez.
Dün Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı "AK Parti ile ilgili soruşturma aşamasına geçildiği söylenemez" dedi.
Tuhaf kafa karıştıran bir açıklama. Ama ben bunu şöyle anladım:
AK Parti içindeki "bazıları" biraz daha konuşmalı ki yeterince delil olsun kapatma için.
Böyle kritik zamanda lüzumsuz açıklamalar yapan milletvekillerine ben mim koyarım, siz de bir düşünün.